
Ergenlik Çağında Demokrasi
Ülkenin çeşitli yerlerinde meydana gelen kargaşa ve asayiş olaylarını biliyorsunuz. Özellikle İnegöl ve Dörtyol ilçelerinde yaşananlar, sosyolojik bir vaka olarak incelenmeli.
Olayların çıkış sebepleri, devamında yaşananlar, tartışmalar gündemin belirlenmesinde etkin rol oynayacak. Peki ya sonuçları hakkında sağlıklı bir değerlendirme yapılabilecek mi sizce?
Malum, iki aydan kısa bir süre içinde referandum yapılacak. Konu ne? Hükümet, gerekli gördüğü birtakım anayasal değişiklikleri yasal uygulama gereği halkoyuna sunuyor. Çünkü mesele mecliste çözülemedi.
Elbette, sunulan içerik için “evet” ve “hayır” gibi iki tercih seçeneği var. Bir de boykot edecekler var ki onların durumu biraz daha karışık. Mitingler başladı. Özellikle siyasi partiler her iki cephenin temsilcileri gibi çalışacaklar. Peki, neye “evet” ya da ne ye “hayır” diyeceksiniz?
Demokrasilerde rutin bir uygulama aslında halkoylaması. Olgunlaşmış demokrasilerde kimi zaman kamuoyu fikrini direk olarak sandıkta söyleme fırsatı bulabiliyor. Ne gariptir ki bizde demokrasi henüz ergenlik çağına bile gelememiş. Çocuk demek mümkün değil, genç zaten değil. Onu olgunlaştırmaya çalıştıkça daha garip bir durum çıkıyor ortaya.
Soruyu tekrar soralım; halkoylamasında hangi değişiklikleri onaylayacaksınız? Neden “evet” ya da “hayır” diyeceksiniz? Şimdiki durum ile değişiklik sonrası durum arasındaki fark neler olacak? Çevrenizdeki on kişiye sorun bakalım, paket ile hangi maddeler değişecek, biliyorlar mı?
Bu bilgiyi verecek en yetkili ağızlar siyasiler ve hukukçular, onlar ne konuşuyorlar mitinglerde? Bu oylama, hükümeti ve icraatlarını oylama referandumuna dönüşmüştür. Hukukçular da bölünmüş durumdalar değil mi? Bana ya da sana göre bir hukuk anlayışımız var, hukuk ne yapsın, yasa ne yapsın?
Demokrasi adına bir gelişme yaşanacaksa bile bu kargaşada unutulup gidecek. İnegöl ve Dörtyol’da yaşanan olaylara biraz da bu açıdan bakmak gerekir sanırım. Yukarıdakiler ağız dalaşında, hakaret etmede ve oyunu çirkinleştirmede aşağıya örnek oluyorlar sanki. Tabi, halkın kendisinde istediği gibi bağırıp çağıracağı bir mikrofon yok. O da eline mikrofon alamayınca taş ve sopa alıyor.
Rutin bir uygulama değil mi halkoylaması? Değişiklik olursa ne olacak, olmazsa nasıl devam edecek, sorularına cevap verilebilse elimize yüzümüze bulaştırmadan referandum sonuçlanacak. O zaman herhangi bir asayiş olayı olmaktan öte gitmeyen bir konuyu politik malzeme haline getirmeye gerek de kalmayacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.