
DEVRİMİN SELİNE DİKKAT!
Bunun iki belirgin nedeni vardır: Birincisi, iflah olmaz kafa yapılarıdır. Yani değişimden korkuyorlar. İkincisi ise, yapılacak olan değişikliklerin mimarının AK Parti oluşudur.
Duydukları korkunun birkaç adım gerisine gittiğiniz zaman, silah ve süngü dolu karabasanları görürsünüz. Yapılacak değişikliklerin sonunda hiçbir aksilik çıkmaması ihtimalinin arkasında ise, kendileri açısından bir ferahlamayı değil, AK Parti iktidarının kamuoyunun aklında biraz daha popüler bir yere oturması halini görürsünüz. Dolayısıyla nereden bakarlarsa baksınlar, gördükleri değneğin her iki tarafı da pistir.
Ancak hazırlanmış ve görücüye çıkmış olan paket hakkında bir öngörüde bulunmak isterim: Bugüne dek hazırlanmış veya yasalaşmış olanlar arasında içerik açısından en kapsamlı ve radikal demokratik dönüşümü hedeflediğinde kuşku olmayan bu reform paketi, irili ufaklı bütün muhalefet tarafından elin tersiyle itilecek ve sonunda referanduma gidecektir. Yapılacak referandumda ise, yüzde atmışın üzerinde bir oyla kabul edilecektir.
Neden mi? Çünkü muhalefetin konu ile ilgili olarak halka nasihatte bulunacak yüzü yoktur. Dönüp adama, “Siz bugüne kadar, ‘Millet ne anlar bu işlerden?’ dercesine ‘Bunu halka sormayın!’ dediniz durdunuz. Şimdi ne yüzle önümüze çıkıp da pakete ‘Hayır!’ deyin diye nasihat verirsiniz?!” diye sormazlar mı hiç?
O yüzden, AK Parti’ye muhalif olan veya kararsız duran pek çok yurttaş da muhalefetin kendisini adam yerine koymayan tavrına “Evet” oyu vererek tepki koyacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Kaldı ki, Tayip Erdoğan ilgili pakete toplumun pek çok kesimini mutlu edecek birtakım düzenlemeleri koymayı düşünemeyecek kadar saftirik bir adam değildir. Nitekim ilk başta ortalama on beş maddeden oluştuğu söylenen reform çalışmasına “kadınlara pozitif ayırımcılık” ve “memurlara ciddi sendikal haklar tanınması” gibi gerçekten önemli ve cazip bazı maddeler de eklendikten sonra paket neredeyse yirmi beş maddeye çıkmış görünmektedir. Kimileri bunun taktik olduğunu iddia edebilir elbette; fakat taktik bile olsa toplum sonuçta Türkiye’de iyiden iyiye tıkanmış olan hukukla birlikte yüce meclisin, başkaca bazı insan hak ve özgürlüklerinin de önünü açacak olan bir değişim teşebbüsünün önüne geçmek istemeyecektir.
Muhalefetin kendilerinin de havasını soluduğu zamanın aktığı yönü görmemesi olası değildir. Öyleyse yapmaları gereken en akıllıca iş, dünyanın ve ona ayak uydurmaya çalışan Türkiye’nin bu doğrultuda yapmaya azmettiği devrimin önünden çekilmektir. Bu reformun zamanı gelmiştir ve hiç kimse nicel olarak birike birike “zamanın seline dönüşmüş bir düşünce”nin nitel bir patlamayla devrime ulaşmasını engelleyemez…
Yeniden ve olabildiğince dolaysız söylüyorum: Yaklaşmakta olan şiddetli bir seldir ve eski kafalılar boyun eğme ya da sele kapılıp gitme seçenekleri arsındadır.
Statükocular hiç değilse kendi iyilikleri için yaklaşan seli görsün ve kendini bir an önce tahliye etsin…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.