Derdin Ne!

Devlet, vatandaşının bugününü ve yarınını, güvenli, huzurlu, gelişmiş ve mutlu olacak bir şekilde düzenleme amacını gütmelidir. Güçlü devletler ülkesinde yaşayanların kimlikleri ve renkleri ile uğraşmak yerine tercihleri ile uğraşmalıdır.

 

İnsanını eğitmek, devletlerin en önemli sorumluluklarından biridir, aynı zamanda görevidir. İnsan, dinamik ve durağan olmayan bir toplumun içinde kendine yer arayan bir varlık olarak bu hareketli organizmanın bir parçasıdır. Parçaların tercihleri ve yönelimleri toplumun dinamik yapısını da etkileyen başat unsurdur.

 

Son iki yüz yıldır, tezgâh üstüne tezgâh, oyun üstüne oyun tertip edilen coğrafyamız, düşmedik çukur bırakmamıştır. Batılılaşma ve modernleşmenin çıkış yolu olarak görülmesi ve fakat mağlup olunan güruhun yine Batı olduğunun unutulması ne büyük bir talihsizlik olmuştur.

 

Bu necip milletin başına gelenler kendi isteği ile olmadı elbet. Üstün ve azizken, mağrur ve güçlüyken içine düşülen bu durum bizzat planlandı ve kurgulandı. İnsanımız, bu plan ve tezgâhı görmekte zorlandı. Görenler kör, duyanlar dilsiz ilan edildi. Bu ilan ise, bizden diye bildiğimiz, içimizden saydığımız, gizini çözemediğimiz saklı kalanlar tarafından yapıldı. Adı tanıdık birinin bu topraklara ihanet edebileceğini düşünemedik.

 

Zihinler iptila edilmeye başladığından beri, belleğimizi ve hatıralarımızı unuttuk. İntikam alabilecek hırs ve kararlılığımız soldu. Öyle eksildik ki, kalkmaya dermanımız kalmadı sanki.

 

Başımıza gelenler, başka milletlerin başına gelseydi, çoktan yok okur giderdi. Vefakârlığımız ve sabrımız, inançlarımız ve değerlerimiz bizi korumaya devam ettiler.

 

Yerli işbirlikçiler ve bu toprakları kendi malları görenler, inançlarımızdan uzaklaştırmayı işte bundan dolayı tercih ettiler. Yaşamın her iki yönünü bilen, metafizik dünya ile gerçek dünya arasında makul ve sağlıklı bir bağ kurabilen, beşeri ilimleri, uhrevi ilimlerle mezcedebilen şahsiyetlerin olması saklı inançlıları tedirgin ediyordu.

 

Onların derdi işte buydu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Bahçeci Arşivi