CHP TÜRKİYE'YE ÇOK MU LAZIM?

Bizim İslamî kanat aydınlarının bazı çürük çarık sosyal demokratlardan çok duyduğu için doğruluk derecesini düşünmeden papağan gibi tekrarladığı bazı postülalar vardır. Onlardan biri, şu meşhur muhalefet boşluğu zırvasıdır. Diyorlar ki, «Türkiye’de iktidarı dengeleyip denetleyecek güçlü bir muhalafet yok. Bu çok önemli bir sorundur.» Demek ki, Türkiye’de demokrasinin ve ekonominin daha fazla gelişmesi, ülkenin daha ileri gitmesi için chp’nin ya da fiilî açıdan ele alacak olursak K.K.’nın çok daha güçlü olması gerekiyormuş... Örneğin en azından yüzde 35 oy alsa, hepimiz için çok hayırlı olacakmış… Bak bak bak!

Peki biri bana cevap versin, (daha doğrusu yazsın)! Bu chp’nin kuru laftan, dedikodudan, polemikten, nutuktan, kavga körükleyiciliğinden, korku çekiciliğinden başka bir sermayesi var mıdır? Hangi konuda ne düşünüyor ve üzerinde kafa yorularak geliştirilmiş somut kaç projesi vardır? Biri çıksın söylesin. Sizin güçlü olmasını istediğiniz partinin hali budur. Bu parti daha güçlü olsa ne olur biliyor musunuz? Yukarıda saydığımız şirretlikler, çirkeflikler, pislikler artar, hepsi bu! Muhalefetin güçlü olmasını isteyenler Avrupa’da yaşadıklarını sanıyorlar galiba… Bunlar bugünkü chp’nin Avrupa sosyal demokrasi geleneği ile uzaktan yakından alakasının olmadığını bilmiyorlar mı? Chp’nin Türkiye’de ilericilik rolleri kesen en tutucu, hatta gerici partisi olduğunu bilmiyorlar mı? Böyle bir partinin güçlü olması halinde daha azgın ve çirkef olacağını, Türkiye’nin eteklerinden tutup asılacağını, onu bir milim ilerleyemez hale getireceğini düşünemiyorlar mı? Bütün ortadoğu İslam milletlerinin daha fazla demokrasi, daha insanca ve özgürce bir yaşam uğrunda ayağa kalkarak asırlık diktatörlerle mutlak bir ölüm kalım savaşına tutuştuğu bir dönemde, chp’nin hala Esad rejimi ve benzeri eski, küflü paslı, yosunlu, kanla beslenen, çağdışı, baskıcı yönetimleri desteklediğini görmüyorlar mı?

Daha birkaç gün önce chp’den bir Hatay milletvekili:

«Efendim…» diyor. «Ben sınıra gittim, araştırmalar yaptım. Oradaki vatandaşlara, mültecilere falan sordum. Bana Suriye’ye giden Türk ambulanslarının oradaki özgür Suriye Ordusu militanlarına mühimmat taşıdığını, dönüşte de yaralı getirdiğini söylediler. Korkunç! Nasıl olur böyle bir şey?!»

Eğer doğruysa, ne güzel yapıyorlarmış işte! Bundan neden rahatsız oluyorsun? Cevap çok açık: Çünkü kadın, çocuk, yaşlı demeden yirmi binden fazla masumu öldürmüş olan ve katliama var gücüyle devam eden Esad’ı hala seviyor. Bunların sevdiği lider profili odur, özlediği yönetim de odur.

Şemdinli’deki çatışmalarla ilgili olarak terör örgütünin yaptığı propagandaya alet olarak onların ağzıyla konuşan bunlar değil midir? Terör örgütü verdiği ölü sayısının 115 değil kırk civarında olduğunu, tersine hükümetin ölen asker sayısını çok düşük gösterdiğini ileri sürüyor. Bir bakıyorsunuz, ertesi gün chp bağıra bağıra aynı lafları söylüyor, terör örgütünün yapmaya çalıştığı psikolojik harekatın en önünde koşuyor…

Bunu yaparken, bir taraftan AK Parti’yi kötülemiş oluyor, öbür taraftan bdp’nin seçmen kitlesinin önümüzdeki seçimlerde önüne iki kemik atmasını umut ediyor ; ama siyasî ahlakın daha kötü bir örneğini kurduğu partiyle 10 kişilik mitingler yapan emekli bir subay yaptı. Onun da hakkını vermek lazım. Hakkari’nin terör örgütünün denetimine geçtiğini söyleyerek hem asılsız bir beyanda bulunmuş, hem de iyi bir terör propagandası yapmış oldu. Eminim, BTÖ kendisine minnattar kalmıştır.

Her neyse… Chp her zaman böyle olmuştur, bu saatten sonra da değişecek değildir. Amelenin de bir haysiyeti var elbette; ama ameleyle inşaat mühendisini de aynı kefeye koymayalım lütfen. Bunlar Türk siyasetinin ameleleridir. Böyle kalmaları herkes için büyük bir hayırdır. Zaten halkla aralarındaki bu doku uyuşmazlığı devam ettiği sürece, onu bu milletin bir yerlerine nakletme çabaları hiçbir zaman sonuç vermeyecektir.

Şimdi soruyorum size: Chp Türkiye’ye çok mu lazım? Chp yok olsa, Türkiye’den ne eksilir ?

Bu arada unutmadan başka bir şey daha söyleyeyim:

Geçenlerde elim bir trafik kazası sonucu vefat eden «Atatürk’ün manevî evladı» Ülkü Hanım’ın sadece manevî evlatlık statüsü nedeniyle bugüne kadar devletten, yani milletten 15.000 Türk lirası aylık maaş aldığını, ancak bu parayı beğenmediğini, kendisine yetmediğinden yakınıp durduğunu teessürle öğrenmiş bulunmaktayım. Bunu da okuyucu dostlarımla paylaşmak istedim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mert Aslan Arşivi