
AZGIN TEKELER GÜNÜ
Bol tekrar yoluyla toplumun bilinçaltına işlenmiş olan ve çoğu kimsenin bilimsel literatürde var olduğunu sandığı “azgın teke sendromu”, yalnızca kocasının derdinden anlamayan, dolayısıyla onu elinde tutmayı beceremeyen kadınların uydurduğu bir laftır. Her şeyden önce erkeğin yirmi yaşında kadınlar hakkında neler hissediyorsa, seksen yaşında da aynı şeyleri hissettiğinin altını çizmek gerekir. Hatta erektil disfonsiyon olsa bile… Ne zaman kıyamet kopar ya da sevişmenin modası geçerse, erkeğin doğası da o zaman değişmiş olacaktır. İlgili sendromu, bir örnekle detaylandırmak istiyorum. On beş-yirmi yıl önce evlenmiş bir erkek düşünün. Adam evlendiği gün hayal kurmayı bırakmak zorunda kalmış; ama geçen onca zamandan sonra kaybolup giden hayalleri ve heyecanları yüzünden yerde yürüyen herhangi bir canlıya dönüşmüş. Bu arada, esaslı bir alıntı yapalım: “Hayal kurmaktan yasaklanmak istemiyorsanız, evlenmeyin.” - Ünlü Türk Büyüğü Hülya Avşar). Etrafını saran insanların gözünde “evli barklı adam” olduğu için, iki gün süt üste güzel ve ütülü bir pantolon giyse veya saçlarına jöle, briyantin falan sürse, başta karısı olmak üzere bütün millet arkasından “Hovardalığa mı gidiyor ayol bu adam?” diye dedikodu etmeye, yakın markajda da “Abi! Seni satan satmış, alan almış ya!” gibilerden takılmaya başlarlar; oysa adam canından bezmiş durumdadır. O yaşa kadar karısının yanında dolaşırken bile, genç ve körpe kızlara gizlice ve iç çekerek bakıp durmuş, daha doğrusu bir insanın “dünyadaki her şeyden daha fazla arzu ettiği halde hiçbir zaman sahip olamayacağını” bildiği bir varlığa bakarken duyabileceği acıların en kötülerini yaşamış, karısında da kendisine hitap edecek bir fizik, ilgi ve anlayış kalmadığı için, artık canına tak etmiştir. Günün birinde bu adamın karşısına ona hitap edecek ebatta ve anlayışta bir hatun kişi çıkması halinde ne olacağını söylemeye gerek var mı? Kavurucu çölün ortasında susuz halde günlerce yol bulmaya çalışmış olan bir adam ufuklarda birdenbire bir vaha gördüğünde ne yaparsa, “evli barklı adam” a da onu yapar… Bu tür olaylar, “Doğrudur.” veya “Yanlıştır.” şeklinde kategorik ya da toptancı bir yaklaşımla değil, meydana geliş koşulları içinde yorumlanmalı, ayrıca bir suç olmaktan ziyade eşyanın doğası açısından ele alınmalıdır. Aksi halde sağlıklı bir sonuca varılamayacağı için, kimseye yararlı da olunmaz. Bu arada, kırklı erkeklere “azgın teke” tabelası asan bazı kadınlar son zamanlarda kendilerinden on beş-yirmi yaş küçük erkeklerden sevgili bulma modasını tüm hızıyla sürdürüyorlar. Şimdi bu duruma ne sendromu nasıl adlandıracağız? Tamlamanın ilk kelimesi yine “azgın” olacak belli de, henüz deyimin tamamını icat edemedim... Kutlamak isteyenlerin Valentine günü kutlu olsun… Tam da azgın tekelere göre bir gün…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.