Yirmi On

“Seneye görüşürüz.” Klasik esprisini duymuşsunuzdur muhtemelen. Hani şu yeni yıla birkaç gün kala yapılan espri. Zaman işte böyle bir şey dün ile bugünü ve yarını ayırt etmemize olanak sağlayan bir mefhum ve belki de bir meçhul.

Kimi anlarda geçmek bilmez vakit ve düne bakınca ne de çabuk geçti gitti oluverir. Geçici bir sona yaklaşırız biz bu dünyada ve gerçek sonu beklemektedir oysa dünya.

Hayatın kendisidir zaman. Akmakta mecra bu yer yüce bir Programcının şaşmaz ve şaşırtmaz düzen ve planı içinde devam etmektedir.  Düzen ve nizam zamanın tam da içindedir. Bizim, zamanı ölçmek için kullandığımız tüm buluş ve kurgularımız aslında yaratılmış ve kâmil bir nizama sokulmuş düzenin algılamaya yöneliktir.

Şaşmayan ve ileri gitmekten vazgeçmeyen tek süreç zamandır. Zamanı anlamaya yönelik tüm çabalar yine zamanın içinde eriyip gitmişlerdir. Maziyi saklayan da geleceği bağrında tutan da zamandır. Bugün dünden mülhem, yarın bugünden doğmaktadır ancak ne dün ve ne yarın bugünle aynı değildir. Geçmiş, gelecek ve bugün dediğimiz zamanın boyutlarıdır.

Hız ve zaman arasındaki bağ mükemmel bir yapıdır. Hızınız kadar yaşarsınız! Dediğimde aslında, zamanı ölçebildiğiniz ve kullanabildiğiniz oranda zamana anlam yüklemiş olursunuz. Işık hızına eriştiğinizi hayal edin, bir yıl sizin için farklıdır normal bir insan için farklıdır. Takvim aldınız evinize iki bin on için, yapraklarında bu yıl olacak olaylar saatine göre yazılmış durumda. Şimdi misal, orada güneş tutulmasının yaşanacağı tarih belirtilmiş. Güneş tutulması olarak yanılmadığımız olay takvimde o tarihte olacak dediği için mi gerçekleşecek yoksa o zamanda olacağı için mi o takvim yaprağına yazılmıştır?

Dünya’nın dönme hareketi ile oluşan gece ve gündüz, mevsimler eğer biz daha hızlı dönersek nasıl yansıyacaktır? Zaman, dediğimiz dördüncü bir boyut olarak karşımıza çıkar o zaman. Bu boyut kim bilir belki de nebilerin, resullerin, erenlerin, ulemanın nüfuz edebildiği bir boyuttur. Onların zamanı bizden farklıymış demek.

Zamanı oluşturan unsurlar nelerdir? Sorusu ise onu anlamaya ve anlamlandırmaya yönelik bir başka girişimdir. Şu an bu yazı üzerinde gözleriniz gezindikçe kolunuzdaki saatin saniyesi de dönmeye devam etmektedir. Sonuna geldiğinizde ortalama 3-5 dakika bitmiş olacaktır. Bu yazıyı okumaya başladığınız an ile bitirdiğiniz an arasında geçen süre bitmiş, sonlanmıştır. Oysa geçmiş yaşanmışlıların en doğrusudur ve zaman geçmişle iç içedir.

Bir saniye önce ile bir saniye sonrası arasındaki tek gerçek, değişim ve dönüşüm olsa gerek. Zaman dalgalar halinde kendini ve içinde taşıdığı eşyayı dönüştürmeye devam edecek. Zamandan mekândan münezzeh bir varlık ancak bu durumun kontrolünü elinde bulundurabilir. 

Zamanın kendisini anlamak öncelikle metafizik bir dünyadan nasiplenmek demektir sanırım. Metafizik dünya ile bağı olmayan ya da zayıf olanlar algıladıklarını anladıkları gibi farz edecekler.

Miladi olarak kullandığımız alet takvim yirmi ve on sayılarını bir arada kullanacağımız bir dalga aralığında şimdilik. Bu kullanım şekliyle bir daha gelmeyeceği kesin. Bu yüzden zamanımız bereketli olur duasıyla bitirmiş olalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Bahçeci Arşivi