Türk Dil Bayramı Kutlanacak, Peki Haberimiz Var mı?

Geçtiğimiz günlerde Türkçemizin adete dünya dili olma coşkusunu duygulu bir şekilde yaşadık. Bu yıl yedincisi düzenlenen Türkçe Olimpiyatları dilimizin bütün dünyada kullanılmaya başladığı bize harikulade bir şekilde göstermiş oldu. Ekranlarda Türkçe Olimpiyatlarını izlerken her defasında gözlerimiz yaşardı. Final programını izlerken bir ara sunucu, son günlerde çokça popüler olan Trabzon yöremize ait kolbastı oyununu Türkçe Olimpiyatlarında yurt dışından gelen öğrenciler tarafından oynanırken, “ilk defa kolbastının gözyaşı ile izlendiğini gördüm” dedi.

Doğrusu ben salonda değildim ekrandan izliyordum ama benim de gözüm yaşarmıştı. Peki neden hepimizin gözü ‘kol bastı’ izlerken yaşardı? Nedir bizi o sahnede duygulandıran duygu? İşte bunu bir nebze olsun anlamak için önce Türkçemizin resmi dil olmasının yıl dönümünde Dil Bayramını anlamaktan geçtiğini düşünüyorum. Türkçe nedir? Bir dilin dünya tarafından kullanılması mı bizim peşinde olduğumuz? Bir ırkçı çıkış mı, yapmaya çalıştığımız? Elbette hayır, bin yılları aşı gelen, Horasandan Anadolu’ya buradan bütün dünyaya açılan bir mantalite, aşk, sevgi, merhamet, adalet, hak merkezli bir dünya düzenidir bizim burada asıl bahsetmek istediğimiz.     

Bence Türk Dil Bayramını önemsememiz gereken yerde tam burası, bizi heyecanlandırması gereken, hatta bütün, bizim coğrafyamız, dediğimiz Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar olan kara parçasındaki insanları heyecanlandırması gereken duygu işte bu duygudur.

Ne alakası var demeyin lütfen, yüzyıllardır horlanan, küçük görülen ve devamlı başkasının olana özendirilen bir halkın yeniden doğuşunu görmek gerekiyor bu heyecanda. Siyah tenli bir çocuğun dilinden “yeni bir dünya kuruyoruz, sevgi dili Türkçe ile buluşuyoruz” dizelerinden oluşan ezgiyi dinlediğimizde bizlerde hüngür hüngür ağlayacak bir duygu yoğunluğu yaşatan da o duygu değil midir?  

Bir millet uyanıyor, çekilen acılar, yaşanan sıkıntılar, yenilgiler yenilgiler..  “Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır” diyor ya Üstat Sezai Karakaoç, işte bizde şimdi zafer muştusunu yaşamak istiyoruz Türk Dil Bayramında. Bence Türkçe Olimpiyatlarının oluşturduğu duygu buydu, Dil Bayramı da yine aynı duyguyu yaşatıyor. Bu bizim bayramımız, bu bizim kültürümüzün bayramı, kükreyişin, yarınlara, geleceğe kanat açışın muştusudur. Hepimiz tekrar kendimizi anlamaya çalışmalıyız, tekrar kültürümüzü anlamaya çalışmalıyız, tekrar özümüzü anlamaya çalışmalıyız. Horasan’ı, Oğuz’u, Buhara’yı, İsfahan’ı, Selahattin Eyyübi’yi, Karaman’ı, Konya’yı tekrar anlamamız gerekiyor. Bunu anlayalım ki İstanbul’u anlayalım, dünyayı anlayalım…  

Karaman Belediye Başkanı Dr Kamil Uğurlu bu yılki etkinliklerin Türk Dil Bayramına yakışır olgunlukta olması için özel gayret göstermiş. Türkçe Olimpiyatlarının bir ayağı Karaman’da olacak. Tiyatro oyunları, gösteriler, konserlerle program zenginleştirilmiş.  Türk Dil Bayramı 21.26 Haziran tarihlerinde Karaman’da kutlanacak. Türki Devletlerin oluşturduğu TÜRKSOY Karaman’ı Türk Dünyasının daimi kültür başkenti ilan edecek. Evet İnsanımızı Karaman’a dil Bayramına Bekliyoruz…

Karaman…

Ben daha önceden Karaman’ı tanımıyordum. Karaman’ı, bizim şirin Horasan kentimizi anlamamız gerekiyor. Çünkü Karaman’ı anlamak direk kendimizi anlamak anlamına geliyor. Tarihçi değilim ve konu ile ilgili yeterince bilgimde yok ama gezip görebildiğim kadarıyla Türkler Anadolu’da ilk Karaman’a yerleşmişler. Oradan Konya’ya, oradan da bütün Anadolu’ya ve tabi Balkanlara, Kafkaslara, dünyaya ditmişler. Karaman’da mütevaziliği, Horasanı, Dervişleri, Yunus’u anlıyorsunuz. Müthiş bir coğrafya, ülkemizin en uzun yer altı mağarası Karaman’da. Yine taş evleriyle Taşkale, Manazan Mağaralarında dördüncü katında müthiş bir doğa seyri Karaman’da sizi bekliyor. Atalarımızın geçtiği yoları buradan daha iyi görüyorsunuz.  Aynı zamanda bu bizi bu topraklara getiren ve Anadolu’yu öz vatan yapan yol değil mi? Kalyonlar, ah kalyonlar Amerika’daki kalyonları öğrettiler bize de burnumuzun dibindeki Karaman’ın kalyonlarını öğrenemedik. Bence hafta sonun kimse Konya’da kalmasın, Karaman’a gitsin, hem Dil Bayramı etkinliklerine katılıp Türklüğün görkemli bayramını kutlasın, hem de Taşkale’ye, oradan da Taşkale yer altı mağaralarına gitsin. O yayla havasında piknik yapsınlar, atalarımızı anlasınlar. Bu topraklara atalarımızın nerelerden ne zahmetlerle, ne yolları geçerek geldiğini görsünler. Anadolu’yu öz yurdumuzun bin yıllık tarihini, Karamanoğlu Mehmet Beyi, Yunusu, Mevlana’yı, bizleri buralara getiren, ötelere yürüten duyguyu, coşkuyu, imanı anlamaya çalışsınlar. Aşk olup yanmayı, yandıkça pişmeyi, piştikçe olmayı anlasınlar. İşte bugün yeni bir dünya kurmaya ihtiyacı olan insanlığa, sevgi dili Türkçe ile yeni bir yolun nasıl açılabileceğini bir kez daha düşünsünler. Zira sizin düşünmenize dünyanın ihtiyacı var, sizin atalarınızın kurduğu adalet merkezli, insanı yaşat ki devlet yaşasın, temelinde hayata bakmaya dünyanın ihtiyacı var. Türk dili sadece bir ırkın konuşma dili değildir, Türk Dili Orta Asya’dan Horasana, Bağdat’a, Oradan da Karaman’a Konya’ya gelen ve buradan da bütün dünyaya sunulan merkezinde Allah Aşkının, Peygamber sevgisinin olduğu sarsılmaz bir iman anlamına gelmektedir. İşte bunu anlasınlar…      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hamdi Bağcı Arşivi