ÖSYM Kaç Puan Aldı?

Sınavlara mı öğrenci yetiştiriyoruz, yoksa yeni sınavlara öğrenci mi arıyoruz? Bir eğitimci olarak kimi zaman beni ürperten, sarmal karmaşık bir sorudur bu.

Millî Eğitim, ilk kademeden başlayarak yüksek öğretime kadar, amaçları ve hedefleri belirlenmiş olan bir amaca ulaşmayı planlar. Hayata hazırlamak, özgün ve özgür düşünebilen bireyler yetiştirip, iyi birer vatandaş yapabilmek belki en temel amaçlardan biridir. Bir üst eğitim kademesine öğrenciyi hazırlamak da amaçlardan biri. Peki, bir üst eğitim kademesine nasıl gidilir? Sınavla…

“Sezon Finali; ÖSS Sınavı” başlıklı bir yazı yazmıştım önce. “Kaç puanla hangi bölüme girerim?” diye sormuştum bir başka yazıda. Gele gele ismini dahi tam çözemediğimiz onlarca sınavların iptaline geldik.

Varlığını ve toplumda oluşturduğu ürpertiyi, sarsıntıyı, korkuyu nasıl çözeceğimize dair kelli felli profesörlerden nasihatler alırken, sınavlar icat edip, kaldırırken, özel eğitime nasıl daha az para veririz, ya da özel eğitimle, dershane ile nasıl rekabet ederiz derken, bir de şüphe girdi işin içine.

Şimdi o, gözümüzün önünde açılıp, güvenliğinden emin olduğumuz sınav sorularının bizden önce başka yerlerde başka kişilerce hem de rakiplerimizle açıldığı şüphesine düşersek, halimiz nice olur değil mi?

Soruların bir şekilde dışarıya sızdığını, sınav esnasında akla hayale gelmeyen yöntemlerle kopya çekildiğinin tespit edilmesi, insanın içini kemiren “Acaba mı?” sorularını iyice depreştirir velhasıl.

Devlet dairesinde görev almayı hayatının en büyük kurtuluşu sayan binlerce genç, ümitlerini, geleceklerini bu şüphe içinde aramaya başlayınca, nasıl sağlıklı bir toplum bekler bizi?

İnsanın olduğu yerde, suç da vardır. Önemli olan bunların tedbirini ve önlemini alabilmektir. Ülkede yapılan tüm sınavların tamamına yakınını ÖSYM gerçekleştiriyor. Hani, “benim yazılı sorularını da hazırlayıverin!” dese bir öğretmen onu bile yapacak. Sınavların çeşitliliği ve sayısı göz önüne alındığında ne kadar ağır bir yük altında olduğu anlaşılır. Yıllardır, Merkezin işleyişi ve sınavları hazırlama konusunda çok da şeffaf davranmadığı göz önünde bulundurulursa problemin kurumun yapısı ile de alakalı olduğu söylenebilir. Hemen her sınavda birkaç sorunun hatalı olduğu gerekçesi ile iptal edilmesi, kılavuzlardaki hataların çoğalması zaten iyi sinyaller vermiyordu.

Kopya iddiaları, soruların sızdırılmış olabileceği gereken yöntem ve tekniklerle soruşturulur. Suçlu varsa ortaya çıkar, cezası verilir. İptal edilmesi gereken sınavlar da iptal edilmelidir. Belki binlerce genç mağdur olacaktır bu geçiş döneminde. Onlara yönelik çözümler de üretilebilir.

Bunlardan sonra istifaların gelmesi de normaldir. Erdemli olan da budur. Yeni bir yapılanma, ilkelerin tekrar belirlenmesi, bir kurum felsefesi içinde normalleşme olacaktır. Ancak bütün bunlar yazının başında sorduğum sorunun cevabını değildir; Sınavlara mı öğrenci yetiştiriyoruz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Bahçeci Arşivi