Ne Zaman Adam Oluruz?

Yıllardır değerli Ağabeyimiz Uğur Özteke gazetedeki köşesinden sorar durur, ne zaman adam oluruz? Diye. Tabi buna her gün de bir yanıt verir ve el hak verdiği her cevapta gerçekten güzeldir… Samimiyetle ifade ediyorum, onun yanıtlarını kendimize öğüt olarak algılasak ve uygulasak içtimai birçok konumuza çözüm bulmuşta oluruz…

Peki, bunun bizim yazımızla ne ilgisi var? İzah edeyim: Geçen gün biraz erken eve gitme imkânım oldu ve bu yıl Ayşe Tümer İlkokulunda 8. Sınıfa giden oğlumu okuldan ben alayım dedim.

Aman Allah’ım, o kalabalık ne öyle? O kalabalık ile birlikte okul bahçesinde itiş kakışlar, adeta çocukların üzerine saldıran veliler… Müdür bey adeta tellal olmuş velilere “sakin olun, okullara girmeyin, kapıdan çekilin” diye bağırıyor ama duyan ya da dikkate alan kim? Kimse umursamıyor bile, okulların koridorlarında koşuşturan, adeta çocuğunu yangından mal kaçırır gibi götürmeye çalışan veliler, dışarıda müthiş bir gürültü…

Vallahi o kadar şaşırıyorum ki izah edemem, o ara korkuyorum, “yahu bu insanlar bizim çocuğu da ezmesin maazallah” diye düşünüyorum ama o kalabalıkta çocuğu bulmakta mümkün değil… Okulda yaşananları gördüğümde okula gittiğime bin pişman, “Allah Allah bizim çocuk bu kargaşada okuyabilir mi? Okusa ne olur?” Kaygısı, oluşan derin düşünce ve korku halini anlatamam…

“Gücümüz yetse çocuğu özel okula göndersek” diye hayıflandım, “ama özel okulda pahalı ve kendine göre başka sorunlar olur”, diyorum “ama bu kadar olmaz” diye yine kendime çıkışıyorum. İster bana inanınız isterseniz inanmayınız o anda yaşadığım kaygı benim dudağımı uçuklattı… Çünkü söz konusu olan çocuğun geleceği idi ve ben bir ata olarak sanki ona iyi bir eğitim imkânı sunamamışım hissinin ağır baskısı tarifsin sıkıntılar kattı içime…

Tabi ki veliler çocuklarını önemsemeli, elbette zaman tekin değil çocuklarını okula kadar getirebilirler ve okuldan evlerine götürebilirler ama sevgili Konyalılar Allah’ınızı severseniz bizim kalitemiz bu mu? Bizim standardımız bu mu? Bizim medeniyet algımız bu mu?

Dünyanın en iyi binalarınızı yapsak, dünyanın en iyi öğretmenlerini bu binalara görevlendirsek, dünyanın en kaliteli insanını Milli Eğitim Bakanı olarak atasak ne olur? Böyle bir ortamda böyle bir kalabalığın çocuklarına neyi öğretebilir? Öğretmene güvenimiz yok, biz kendi çocuğumuzu dövüyoruz, ona bağırıyoruz, çağırıyoruz, başkalarının yanında onu melek zannediyoruz, hata yapacağına inanmıyoruz, en başarılı bizim çocuğumuz, en iyi bizim çocuğumuz.

Dersleri zayıf olur “öğretmenden” deriz, başka çocuklarla kavga eder başkalarının çocuklarını suçlarız, çok haylazdır ve hatta terbiye eksikliği vardır “çocuğumuz hareketli” deriz… E hükümet iyi olacak, devlet nitelikli olacak, biz zengin olacağız ama bu gidişle nasıl?

Tekrar manşete dönelim, ne zaman adam oluruz? Evet, Uğur ağabey zannediyorum “çocuklarımızı medeni bir şekilde okul önlerinde beklemeyi öğrendiğimizde, öğretmenlerimize güvendiğimizde ve kendi çocuğumuz kadar başkalarının çocuklarını da önemseyebildiğimizde”  demeyi de eklememiz gerekiyor senin bu cevaplarının arasına… 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hamdi Bağcı Arşivi