Futbol Kültürümüz Üzerine

Pazartesi Konyaspor-Fenerbahçe maçındaydık. Marka şehir, o şehrin insanlarıyla bütünleşir. Her kesimden insanın buluşması noktalarından biri de futbol karşılaşmaları. Özellikle bu karşılaşmada 3 büyüklerden biriyle ise marka şehir olmaya soyunan bir kentin insanlarını en iyi analiz edeceğimiz çok kültürlü bir ortamdayız demektir.

Analizimiz derinleşmeden üç boyut üzerinde olacak:1- stat ve yönetimi 2- insanımız 3- pazarlama(ma)

Saat 20.00’de başlayan maça 19.00’da gittik. Bizim için maratondaki yerimizde maç 20.35’te başladı. O saate kadar dışarıda bekleme nedenimiz, dışarıdaki atmosferin içerisindekinden daha coşkulu olmasından değil bir türlü giriş kuyruğuna ulaşamamamızdı. Üstelik benim için çok uzun sayılan kuyruğun ortasında olmamıza rağmen sıranın sonunda bekleyen arkadaşlarla birlikte girdik maça. Tabi bu bekleyişimizin de nedeni birlik olalım, hep beraber hareket edelim, 12 numaranın gücünü gösterelim ya da herkesin girdiğinden emin olayım da ben sonra da girerim gibi bir arzumdan değildi. Koca maraton tribününe, 10-11 no’lu iki kapıya, tek kapı ve tek görevli vermelerindendi her şey. Görevli elinden alıyor bileti okutuyor veriyor tekrar. Peki oraya şöyle yapılsa daha iyi değil mi? Beş tane turnike giriş. Metrolardaki gibi. Ben okutayım arkadaş biletimi. Her turnikeye bir adam olmasa da 2 adam olsa.  Büyük maçlara göre de hizmet alımı yapılsa. Böyle yığılmalar olduğunda geçici eleman olsa. Baksa barkot tutana tutmayana…

Sonra sıra kapan kapana… “sıra arkada, aradan girmeler olmuyor ama” diyorsun, adam sıradakilere  bakıyor ama sıraya dalan dalana. Yüzlerce adam... hayır sıra kapanlar yetmiyor gibi bir de onlar arasında da  “sıram kapılıyor” diye bağrışmalar oluyor. Enteresan. sıra kapanlar arasında kavga başlayacak neredeyse. Polis memurları orada. El cepte bakıyor. Yanaşıyorum birine “müdahale etsin” diye, görevim değil diyor, ben de “sana biletimi al okut, benim sıramı bekle demiyorum ki burada olan haksızlığa müdahale et, kul hakkına giriyor adamlar” diyorum... bir başka beyefendiye bakıyorum, görevliymiş. Ona diyorum “sıraya koy milleti” ama malum o da bakıyor.  Halbuki çözüm basit: sıradan gelmeyenin alma biletini…

Sıra kapmadan hatta kendi sıramı da kaybederek 20.35te içerideyim. Skor 2-1...

İçeri girdiğimizde de bilette yazan yerimize oturamadık. Gerçi ayakta duracak yer bile yoktu. Bir insan kendisinin olmadığı yere nasıl oturur diye hayret ederken peki onca kalabalık neydi? Malum bilet satışında ayakta mı koltukta mı diye sormuyorlarsa ve her yer doluysa bu adamlar kimdi? Sonra örgendik ki biletli gelen bir vatandaş yok çocuğum yok bilmem neyim diyor maça giriyor. Buna razıyız ama adam biletsiz soktuğu çocuğunu da yanı başından da ayırmıyor. Orası birininmiş kul hakkıymış ne bu densizlikmiş umurunda değil mi?

Biz görevliye “kardeşim yerimize oturmak istiyoruz” talebine ise iyi niyetli ve çaresizce “kale arkasının çaprazında boş yer var” diyor. E be kardeşim orda otursak (X) lira değil (X-10) lira verirdik demiyoruz tabi.  Zaten bunalmış adama yüklenmiyoruz ve yerimizi kapanlara da hakkımızı helal ederek geçiyoruz yan tarafa. Merdiven kenarına oturuyoruz.

Maçta o kadar küfür hakaret niye ediliyor anlamadım. Küfüre her daim karşıyız ancak rekabet açısından İzmir’de olursun da aynı anda Göztepe - Altay çekişir de dersin ki aynı ilin takımı onunki değil benim ki kazansın…ya da aynı klasmanda olursunda Fenerbahçe ve Galatasaray gibi, anlarsın durumu. Olmadı Konyalı kardeşlerim. İnsan iline böylesi bir takım gelmiş. Taraftar adam; güzelce karşılar, ağırlar, Konyaspor’unu destekler, tribünleri inletir ve sonra da güzelce stattan ayrılır.

Şehir dışından arkadaşlar var. En rezil olduğumuz maç buydu diyor birisi. Başlıyorlar G. Antep, Kayseri Trabzon’dan örneklere… orada böyle olaylar yaşamazsın diyorlar. Saatlerce sırada bekletileceksin, sıranı kapacaklar ve sen 35 dakika geç kalacaksın maça…

Bazıları için söylüyorum ne sıra olmasını biliyoruz ne beklemesini. İnanın sırada beklerken ben hata ediyorum galiba dedim.  O kadar kolay hak yeniyor ki milletin umurunda değil. Dahası bunun bir kul hakkı olduğunun farkında değil millet.

Marka şehrin marka takımı olur. Bakınız Real Madrid’e veya İspanya deyince akla gelen bir diğer futbol devi Barcelona. Bunlar birer şehir takımı. Servetleri belki de holdingler büyüklüğünde. Ama kulübü kurumsal bir bakışla ve bir işletme gibi yönetiyorlar. Bakış açısı modern pazarlama yöntemleri. Futbol takımları şehirlerin önünde. Tarihin bile önünde popülaritesi var. Sadece Madrid yada Barcelona şehirlerindeki tarihi kültürel mekanlar değil bir Camp Nou da ziyaret ediliyor. Ve birer heykelcik birer biblo alan vatandaş bir de Barcelona logosunu taşıyan hediyelik bir eşya alabiliyor.

Dünya insanlarının ortak bir noktası varsa o da günümüz için futbol ise bu aracı kullanmalıyız. Bir maç için tüm dünyanın kilitlendiği karşılaşmalar var. Konya insanını ve potansiyelini en iyi tanıtacak araçlardan biri olarak futbolun ticari ve marka değerini iyi kullanmalıyız.

Konya nüfusunu, potansiyelini ve medeniyet tarihinin en derin köklerine sahip kültür mirasını iyi şekilde kullanmalı. Şehrin takımı marka şehir yolunda güçlü bir araç olmalı. İnsanların futbol aşkı ile dolu olduğu bu ülkede, bu fırsat iyi yakalanmalı.  Binlerce İstanbullu İzmirli, Ankaralı Konya’ya tek seferde gelmeyebilir ancak bir futbol maçı için geliyor insanlar. Türkiye’de en çok ziyaret edilen 2. müze Mevlana Müzesi iken neden Konyamızın stadı en çok taraftar gelen 4. - 5. stat olmasın? Ayrıca kanaat önderleri futbola olan bu ilgiyi es geçmemeli. İnsanımız futbolu, şu an için bir sinema, bir tiyatrodan, bir konserden daha fazla önemsiyorsa herkesin gönül rahatlığı ve medeni ölçülerin zirvede olduğu bir çerçevede bu ortam sağlanması için ne gerekiyorsa yapılmalı. Hatta stat tanıtım merkezi gibi kullanılmalı.

Ayrıca burada Büyükşehir Belediye Başkanımız Tahir Akyürek Bey’in modern stat projesi ile ilgili çalışmalara büyük destek verilmesi gerektiğini de hatırlatmak isterim. Yeni stat projesinin En az bir müze, bir restorasyon, 5 yıldızlı bir otel, kongre merkezi ve benzeri her şey kadar önemli bir proje olduğunu unutmayalım.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Ünver Arşivi