Eşitsizlik bitti, kat kat iyi oldu, ama

 

 

Gelişen dünyada işgücü piyasası da her şey de olduğu gibi bir değişim içerisindedir. Gerek gelişen yeni teknolojiler gerekse de globalizasyonun etkisi ile her sahada farklı uygulamalar ve standartlar görülmektedir. Artık, el becerisine dayanan tezgâhlarda üretim yerini teknolojik gelişmelerin de etkisi ile daha çok bilgi, beceri ve yetkinlik isteyen işgücüne dayalı üretimlere bırakmıştır. Ülkeler sadece kendi içlerinde ulusal çapta değil, uluslar arası arenanın da aktörleri durumuna gelmeye çalışmaktadırlar. Hızla gelişen dünyaya uyum sağlama yolunda işgücü piyasası da mesleki ve teknik beceri anlamında nasibini almıştır. Artık çeşitli meslek standartları temel alınmakta ve dünya genelinde bu esaslara uygun işgücü aranmaktadır. Gelişen ülkelerde, teknik ve mesleki alanlarda hem ulusal hem de uluslar arası pazarlara hitap edecek düzenlemeler yapılmaktadır.

 

 

Bilindiği gibi Türkiye genç ve dinamik bir nüfusa sahiptir. Ancak bu güçlü kaynak istenilen verimlilikte değerlendirilememektedir. Genç nüfustaki işsizlik oranı % 15’ten fazladır.

 

Geçmiş yıllarda meslek liselerine olan yoğun talep, son yıllarda gittikçe azalmış olup meslek liselerindeki öğrenci sayısı düşmekle beraber kalite de düşmüştür. Bunun ana nedeni, İmam Hatip Liseleri’nin bahane edilerek üniversite sınavlarında meslek lisesi mezunlarının mağdur edilmesidir. Ancak bu tip konularda yaklaşım siyasi ve ideolojik olduğu zaman meydana gelecek durumun ülke genelini etkilediğini görmemezlikten gelemeyiz. Hâlihazırdaki mevcut durum, konunu önem ve ciddiyetini fazlası ile ortaya koymaktadır. Birçok gencimiz zor durumda kalmakta, eğitimlerini ya yarıda kesmekte yada eğitimsizlikle baş başa kalmaktadırlar. Siyasi ve ideolojik yaklaşımlar gençlerimizi olumsuz etkilemekte ve kişisel motivasyonu zedelenen gençlerimiz, Türkiye’mizin geleceğine umutla bakmamaktadırlar. Geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz gençlerin bu düşünce ve tutum da olması bir hayli düşündürücü ve ülke geleceğimiz için üzücü bir durumdur.

 

Öte yandan, Mesleki ve teknik eğitim veren ortaöğretim kurumları teknoloji ve gelişmeleri takip edememektedir. Mezun olan gençlerin çalışma hayatında başarılı olamadıkları gözlenmektedir. Çalışma hayatı ve bahsedilen okulların arasında olması gereken işlevsel bağ son yılarda oldukça zayıflamıştır. Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun amaç olarak teknik ve mesleki eğitim ile öğretimin seviyesini yükseltmek, bunun için gerekli olan ulusal yeterlilik sistemini kurmak ve işletmeyi hedef seçmiştir. Bu bağlamda, teknik ve mesleki eğitim veren ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarındaki eğitim ve öğretimin seviyesinin yükseltilmesi şarttır. Buradaki gençlerin, Türkiye’mizin ilerleyen yıllarında istihdamını oluşturacak potansiyel olarak ele aldığımızda, daha güçlü ve başarılı bir Türkiye için, eğitim ve öğretim konusunda gerekli hassasiyet gösterilmelidir. Hiçbir kaynak kullanımında kısıtlamaya kaçmadan yatırımlar yapılmalı, genç nüfusun dinamik yapısı öne çıkarılarak bu yapıya işlevsellik kazandırılmalıdır. Yoğun ve dinamik genç bir nüfus şu an için bir avantaj gibi görülse de, gelecekte bu olumlu yapı değerlendirilemediği takdirde bu yoğunluğu taşıma noktasında sıkıntı yaşanabileceği unutmamalıdır.
 
Ülkemizde kişilerin mesleki yeterliliklerini ulusal ve uluslar arası düzeyde belirleyen meslek standartları bulunmamaktadır. Herhangi bir sınav ya da belgelendirme sisteminin olmayışı sorun teşkil etmektedir. Mesleki ve teknik beceri konusunda eğitim veren kurumlar da yetersiz kalmakta ve iş piyasasının istediği mesleki yeterliliği kazanmış bireyler işgücü sahnesinde yerlerini alamamaktadırlar. İlgili standartlar belirlenmeli ve standartlara uygunluk sınav ya da belgelendirme sistemi ile sertifikasyona dönüştürülmelidir.

 

Ayrıca çeşitli mesleki ve eğitim veren okullardan alınan diploma/belgeler, bireylerin sahip olduğu bilgi ve becerileri konusundaki yeterlilik ve güvenilirlikleri yansıtmamaktadır. Zira buralardan alınan belgelere dikkatle, ölçme ve değerlendirme sistemleri tartışmaya açık bir konudur. Ayrıca çalışma hayatının içinden, diğer bir tabirle ‘tezgâh’tan işe başlamış olanlar ise herhangi bir belge ve eğitime sahip olmadıkları için ne denli başarılı, mesleki anlamda yeterli ve becerikli oldukları konusunda bu durumu yansıtıcı bir belgeye sahip olmamaları durumu bir başka yöne taşımaktadır. Bu gibi bireylerin kendi mesleki ve teknik becerilerini gösterici herhangi bir belge olmaması objektif olarak bir değerlendirmeyi engellemektedir.

 

Özellikle uluslar arası işgücü piyasasında da işlev görebilecek mesleki ve teknik anlamdaki standartlaşma önemli ölçü de katkı sağlayacaktır. Ülkelerin mesleki ve teknik anlamda iş piyasasındaki denklikleri sağlanmalıdır.

 

Meslek tanımları yapılmalı, standartlar geliştirilmeli ve bu standartlar çerçevesinde yeterliliklerin geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir. 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Ünver Arşivi