Bugün Ne Giydirsem?

 

Hayatımızın vazgeçilmez eşyalarından biri oldu televizyon. Acaba alet mi demek lazımdı. Televizyon kanallarının çoğalması ile birlikte program çeşitliliği de arttı. Akla hayale gelmedik yarışma şekilleri, her türden hikâyeli diziler, belgeseller, magazin, müzik ve daha niceleri. Televizyon tüm ağırlığıyla eleştirilmeyi hak ediyor doğrusu.

Televizyonu ayrı bir yazıya bırakarak moda programlarına değinmek istiyorum. Moda, endüstri haline geleli çok oldu. Ekoller, tarzlar, devirler modanın vazgeçilmezleri haline geldi. İnsanların tüketim alışkanlığını devam ettirmesi için içine cafcaflı renklerin konulduğu bir oyuncağa benzetmişimdir modayı hep. Örtünüp giyinmemi yoksa gösteriş ve açılmamı sınırının çizildiği yer olsa gerek.

 
Son zamanlarda, kendini beğendirme üzerine yarışmalar ve şovlar hazırlanıyor. Kimi, yaptığı yemekle çıkıyor konuklarının önüne, kimi, eviyle, kimi, bilgisiyle kimi de giyimiyle. Şu izdivaç programları ise tam bir muamma, onların ne olduğunu çözmek zor.

Televizyon izlemiyorum, ancak olup biteni de takip etmeye çalışıyorum. Moda programları da bunlardan biri. “Bugün Ne Giysem?” isimli program da format gereği, yarışmacılar alış verişe çıkıyor, tercih ettikleri elbise ile jüri olduğunu tahmin ettiğim bir gurubun önüne çıkıp, podyumda boy gösteriyor. İş burada kopuyor zannımca. Kızcağızın ayaklarına kara sular ininceye kadar dolaşıp, saatlerce ayna karşısında prova yaptıktan sonra giydiği elbise jüri önünde eriyip gidiyor. Tabi elbise içinde yarışmacının kendisi de eriyor.

 
Podyumda zor dengede duran yarışmacıya ne var ne yok sayıp döküyorlar jüri üyeleri. Jüride iki erkek ve bir bayan var. Neler demiyorlar ki; vay efendim, hiç bedenine uymamış, ayakkabı elbiseye gitmemiş, makyaj elbiseden canlı olmuş, açık olmuş kapalı olmuş, renk seçimi yanlış, çanta hiç yakışmamış diye başlayıp, yarışmacının kişiliğine kadar geliyorlar. Geçen yıllarda vardı bir yemek programı, adamı yemek yaptı diye yerden yere vuruyorlardı. Bunlar da aynı, hadi biraz daha yumuşak diyelim. Yumuşaklık da nerden geliyor izleyici tahmin ediyor herhalde.

Jüri üyelerinin hangi yetki ve hangi değerle modanın söz sahibi olduğu meçhul. Kim, kime göre modacı oldu, moda denen o statik yapı olmasa bunların işi ne olacaktı acaba? E peki be adam, sen nasıl giyiniyorsun öyle demezler mi, hadi giyiniyon, o konuşmaların, tavırların, kulağındaki küpe, cekete gömlek havası vermek, gömleğin üzerine atlet giymek, yani seni, sen nasıl değerlendirirsin acaba?

 
“Yarışmaya katılan bayanların hiç mi suçu yok?” Dediğinizi duyar gibiyim, haklısınız. Podyum denen moda çarkının sahnesinde başına geleceği bildiği halde, kendini ayyuka çıkarmaya çalışmanın sebebi nasıl izah edilir bilemiyorum.
 
Karşılıklı işliyor çark, dişliler birbirine bağlı. İnsanın manevi değerinin sıfıra yaklaştırıldığı fiziğinin ise tüketilmek üzere ambalaj yapıldığı bir çağın çocuklarıyız.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Bahçeci Arşivi