Bilge Başbakanımız

Bilge Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, 8. Türkçe Olimpiyatları'nın finalinde duygusal bir konuşma yaptı. Gerçekten harika bir konuşmaydı ve Başbakanımızın Bilge unvanını çoktan hak ettiğini bize net bir şekilde gösteren bir konuşmaydı bu. Bilge Başbakanımız, Gazze'de ölen çocukların isimlerini tek tek sayarak o çocukları hepimize hatırlattı. Şu ifadeler Bilge Başbakanımızın, “3 yaşındaki El Muiz Ocak 2009'da, ablasının elinden sıkı sıkıya tutmuş bir şekilde bakkala giderken üzerlerine düşen bombayla hayatını kaybetti. Onlar gibi 2 yaşındaki Esad Nizar Abdülkadir ve 8 yaşındaki İyad’la, dedesiyle akşam namazını kılmak için evlerinin yakınındaki camiye giden 6 yaşındaki Muhammed Musa El Silavi de bombalanma sonucu öldü.  2009 Ocak ayından itibaren 300 çocuk, 2000'den itibaren de bin 500 çocuk bu şekilde hayata gözlerini yumdu. Saldırılar olmasa belki de bu çocuklar yine bu salonda olabileceklerdi ve Türkçe şarkılar söyleyebileceklerdi. Yeryüzünde hiç kimse çocukların katledilmesini mazur gösteremez.” dedi. Bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının Bediüzzaman Said Nursi’yi “büyük mütefekkir” olarak ifade etmesi hepimizin gözlerini yaşartacak önemli bir ifadeydi. Bediüzzaman Said Nursi'nin, "Bizim düşmanımız cehalet, zaruret ve ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet ve ittifak silahıyla mücadele edeceğiz." şeklindeki sözü Bilge Başbakanımız tarafından dile getirildiğinde dakikalarca salonda alkışlandı. Ben Anadolu’da büyümüş bir insanım, Bilge Başbakanımızın bu açıklamaları açıkçası benim göğsümü kabartıyor ve mutlu oluyorum. Evet, içindeki bütün hırsı, gururu, kibri, küçük hesaplaşmaları bir tarafa atıyorum ve bir Anadolu insanı olarak net bir şekilde ifade ediyorum, Bilge Başbakanımızı destekliyor ve onun başarılı olması için dua ediyoruz.

Sayın Davutoğlu’nun açıklamaları.

Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, BM kararı sonrası 24 TV’de gazetecilerin sorunlarını yanıtladı ve bizim Sayın Davutoğlu hakkında yanlış düşünmediğimizi bir kez daha göstermiş oldu. Birleşmiş Milletler İran’a yaptırım kararı aldı bildiğiniz gibi ve bu karar Türkiye hayır oyu verdi. Bu hemen bazı çevrelerde Türkiye ile ABD’nin arasının açılacağı yorumlarının yapılmasına neden oldu. Hatta CNN Türk’te bir yorumcu Türkiye ABD’nin istediği gibi davranmazsa ABD’de Türkiye’ye ihtiyaç duyduğunda destek vermez diyor ve tehdit ediyordu. Ama bilmiyorlar ki Türkiye’nin ABD’ye değil Allah’a ihtiyacı var. Biz yedi düvele ABD ile değil iman gücüyle karşı koyduk. Yok, yahu bu hamaset değil, bu gerçek. Sayın Ahmet Davutoğlu tam devlet adamı vakuruyla net bir şekilde bunları ifade etti ve Türkiye’nin neden haklı olduğunu uzun uzun anlattı. Biz büyük bir devletiz ve Sayın Davutoğlu bunu en güzel şekilde dosta düşmana gösteriyor ve bizim kimsenin talimatıyla hareket etmeyeceğimizi net bir şekilde ifade etti. Sayın Davutoğlu’nun özellikle “yeni neslimize bizim kendi görüşümüzün olduğu vizyonunu vermeliyiz” açıklaması çok önemlidir. “Dünyada ne olursa olsun mutlaka bir Türk görüşü olacak” şeklindeki açıklaması ise Türkiye’nin yenidünyadaki görüşünün net bir şekilde dünyaya ifade edilişidir. Sayın Ahmet Davutoğlu, Sayın Bilge Başbakanımız bileseniz ki Anadolu sizinledir.   

 İstanbul’da Türk-Arap İşbirliği Forumu (TAF) 3. Toplantısı Yapıldı. 
Arap Türk Formundan neden rahatsız oluyorlar. ABD ne demek istiyor, Can Dündar ve bu tür gazeteciler ciddi anlamda bir korku yaşıyorlar galiba. Türkiye’nin Doğu ile barışması, hadi daha net ifade edelim Araplarla barışması, arasını iyileştirmesi neden Can Dündar’ı, Ertuğrul Özkök’ü, CNN Türk’ü, Milliyet Gazetesini, Hürriyet Gazetesini, NTV’yi rahatsız ediyor? Oysa Ürdün, Lübnan, Suriye ve Türkiye arasında imzalanan serbest bölge anlaşması da dahil olmak üzere bütün gelişmelerin Türkiye’ye ekonomik olarak çok ciddi katkı sağlayacağı muhakkaktır. Can Dündar Bilge Başbakanımızın “yeni bir Nasır” olarak ifade ediyor, oysa görmüyor mu ki Başbakan bütün konuşmalarında İran ile yapılan Tahran anlaşmasının Obama’nın mektubu ile onaylandığını ve BM’lerin 5 daimi üyesi ile müzakere edilerek yapıldığını anlatıyor. Başbakan barış diyor ama bizim ülkedeki Embedded - İliştirilmiş gazeteciler nedense ABD askerlerinden daha çok ABD’cilik taslıyorlar ve ABD medyasının Türkiye aleyhindeki saçma sapan yorumlarını gerçeklermiş gibi sunuyor. Almanya’daki bir gazete yer alan yorumda Türkiye’nin bölgedeki Nükleer silahlanmanın karşısında olması gerektiği yazıyor ve BM kararı ile Türkiye’nin İran’ı cesaretlendirdiği belirtiliyor. Oysa ABD’nin, Almanya’nın, İngiltere’nin tavrıyla İsrail cesaretlenirken ne oluyor, neden bu konu kimseyi rahatsız etmiyor? Biz çok iyi biliyoruz ki Türkiye için İsrail İran’dan her zaman daha tehlikeli bir konumda durur. Türk halkının hiç birisi İsrail’i sevmez ve güvenmez. Ama bu ülkede İran’ı seven milyonlarca insan bulunabilir. Ben İran’a güvenelim demiyorum, biz ancak kendimize, ülkemize Türkiye’mize güvenebiliriz fakat batı bize neden İsrail’e güvenmemiz gerektiğini nasıl izah edecek. Acımasızca din kardeşlerimizi şehit eden bir devlete biz nasıl güvenebiliriz ve daha da önemlisi bizim vatandaşlarımıza barışçıl bir girişimleri için silah çeken ve onları katleden bir devlete bizim nasıl güvenmemiz istenebilir. Batı gerçekten nükleer silahlarla uğraşıyorsa öncelikle İsrail’in elindeki silahları yok etsin, zaten İran’da daha nükleer silah yok ve bizde batı ile birlikte olalım İran’ın nükleer silah sahip olmasına hep beraber karşı çıkalım.
 Kimse kimseyi kandırmasın, batı Türkiye’nin kendisine gelmesini istemiyor, kendisinin özgür dış politika oluşturmasından rahatsız oluyor. Batı durmadan Avrupa’nın kapısını aşındırıp duran sünepe bir Türkiye istiyor, güçlü ve şahsiyetli bir Türkiye batının işine gelmiyor.

Dost bilmelidir, düşman bilmelidir biz AB ya da ABD’ye değil Allah’a güveniyoruz ve ona göre de kendi politikamızı geliştiriyoruz. Bunu yaparken her türlü teröre karşı olarak ve barışın dünyaya hâkim olmasını isteyerek hareket ediyoruz. Yeni Türkiye’yi herkes artık kabullenmeli ve buna göre politika geliştirmelidir.   

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hamdi Bağcı Arşivi