Balyoza Karşı Olmak

Bugünlerde tartışılan en önemli konulardan birisi “Balyoz Davası” olarak bilinen ve bazı emekli ve muvazzaf TSK personelinin hükümeti, darbe yoluyla yok etmeye teşebbüs, iddiasından mahkemeye çıkarılması ve bu kişilerin tutuklanması konusudur.

Bu konular tartışılırken ben 2002, 2003, 2004, 2005 yıllarına gidiyorum. O yıllarda birçok zatı muhterem ile konuştuğumuzda bize hep darbe tarihi veriyorlardı, tabi daha sonra bu iş Ak Partiye dava açılması ile farklı bir zemine yöneldi. Ve derken ülkemizde (şükürler olsun) darbenin yapılamayacağı, buna bu kişilerin zemin bulamayacağı anlaşılmış oldu. Daha da ileri gidelim hatta Refah Partisinin maruz bırakıldığı parti kapatma işleminin dahi artık bu ülkede yapılamayacağı, eski çamların çoktan bardak olduğu (şükürler olsun) anlaşılmış oldu.

Yıllar tabi hızlı geçiyor, Ak Parti tekrar iktidara geldi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini gerçekten çok güzel yönetti, halkın bu anlamda tam desteğini de aldıktan sonra Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan çok daha güçlü olarak yoluna devam etti ve ülkemizde birçok aşılmaz denilen konularda bu sürede aşılmış oldu. Ve sıra hükümete darbe girişiminde bulunanlara hesap sormaya geldi ve bugünlerde de o günlerin hesabı sorulmaya çalışılıyor…

Tabi hükümet HSYK’da gerekli değişiklikleri yaptıktan ve HSYK’nun daha demokrat bir hale bürünmesini sağladıktan sonra sıra savcılarımıza ve hâkimlerimize gelmişti. Onlarda iddiaları göz önüne alarak gerekli adımları attılar ve söz konusu şahısları tutukladır ve davaları tutuklu olarak devam edecek.

 
Şimdi:
 1-Kesinlikle Milli Savunma Bakanı haklıdır asıl, olan mahkemenin neticesidir ve mahkeme bu insanları suçlu ilan edinceye kadar bu insanların tamamı suçsuzdur.

2-Mahkeme neticeye varmada acele etmeli ve haklının haksızın ayrılmasını kısa zamanda sağlamalıdır.

3-Gerçekten bu insanlar arasında darbeye teşebbüs eden varsa da o insanlar en ağır bir şekilde cezalandırılmalıdır.

Öncelikle bu işin şartlarını bu şekilde yazdıktan sonra gelelim tartışmalara. Tabi bu arada Ergenekon ile ilgili davada devam ediyor ve geçtiğimiz günlerde polis gerçekten çok önemli bir tutuklama yaptı. Bildiğiniz gibi Hürriyet Gazetesinin de yazar olan Soner Yalçın tutuklandı.

Tabi hemen CHP gerekli açıklamaları yaptı ve Sayın Kılıçtaroğlu tam da kendisinden beklediğimiz gibi “nerede o terör örgütü gidip ben de üye olacağım” dedi. Ve Balyoz davası ile ilgili mahkemenin siyasallaştığını iddia etti, ediyor ve CHP’liler genel anlamda bu tavırlarına devam ediyorlar.

Bu konu basit bir konu değil, devletin nasıl yönetileceği ile ilgili bir konu ve CHP’nin bu konuda böyle bir tavır alması şaşırtıcı değil, yani CHP yine milleti şaşırtamadı. Yıllarca bu ülkenin milletine rağmen bu ülkeye metazori bir şekilde zorlanılan yaşam şeklinin mimarı zaten CHP’dir.

Adamlara göre Başörtülünün sınava girmesini engelleyen mahkeme kararı ideolojik değil ama darbecilerin tutuklanması, yıllarca ülkede bir sürü fırıldak çevirdikleri iddiasıyla yargılanan şahısların tutuklanması ideolojiktir. İşte CHP bu…

Balyoz davası sanıkları eylem yapıyor, bir tutuklu yakını “bu ülkede TSK istediği zaman darbe yapar arkadaş” diyor. Yapamaz arkadaş, sen yanlış biliyorsun, TSK istediği zaman darbe yapamaz, daha doğrusu hiçbir zaman darbe yapamaz. Darbe yapmaya kalkışanlar mahkemeye çıkarılır, cezalandırılır. Türk Silahlı Kuvvetleri bu zatlara göre yurt dışından gelecek tehditlere göre değil kendi milletini dizayn etmeye göre konumlanacak, milletin diniyle, ibadetiyle, başörtüsüyle, sakalıyla, saçıyla ilgilenecek, böyle yapmaz asli görevine döner dış tehditlere odaklanırsa o zaman kâğıttan kaplan oluyor öyle mi? Neyse yanlış biliyorsunuz arkadaşlar, TSK kendi milleti ile kavga için değil ülkeyi korumak için vardır ve içinde yanlış yapan olursa da ona bu milletin mahkemeleri hesap sorar. Ve TSK hükümete bağlıdır ve bu ülkede yasaları da TBMM yapar. TSK darbe yaptığı zaman direk vatan ihanet etmiş olur, silahlarını kendi halkına çevirmiş olur. Alışmalısınız demokrasiye ve artık milleti anlamaya, milletten oy almaya çalışmanız gerekiyor, yoksa biteceksiniz bilesiniz, çünkü akıntı sizin tersinize akıyor, tersine kürek çekiyorsunuz ve akıntı hem de (şükürler olsun) çok güçlü akıyor.

Bu günlerde darbe karşıtlarının, demokrasi savunucularının daha fazla sesi çıkması gerekiyor, evet Konya neden balyoz davası ile ilgili mahkemenin kararına saygı duyulmalı diye açıklamalar, basın toplantıları yapmıyoruz. Neden demokrasiye müdahale istemiyoruz demiyoruz? Bugünlerde sivil toplum kuruluşlarımız, akademisyenlerimiz yoğun bir şekilde konu ile yazılar yazmalı, açıklamalar yapmalıdır. Bu ülkenin genel ekseriyetinin darbeyi istemediğini ve darbecileri de yargılamanın büyük ve iyi bir iş olduğunu bütün âleme anlatması gerekmez mi?

 

 

Orhan Çeker Hoca Şeytanın Kovanına Çomak Soktu

Geçtiğimiz günlerde başbakana da hakaretiyle meşhur bir karikatür dergisi bildiğiniz gibi İslam’a hakaret etti. Kimse konuyu fazla tartışmadı, NTV’de bir adam şöyle diyor “artık herkes bununla yaşamayı öğrenmeli. Bu tür olaylar demokrasinin bir neticesidir, herkes tahammül etmelidir”.

Sonra Prof Dr Orhan Çeker Hocamız tam da kendinden beklendiği gibi net ve doğru bir söz söyledi, kadınlarımızın, kızlarımızın iffetli olması gerektiğini ima etti. Aman Allah’ım diyen sen misin Kanal D, Star, CNN Türk, Şov Tv, Fox Tv ve bir sürü kanaldan Hocama ortak hakaretler, saldırılar başladı. Başbakana, dinimize saldırıya demokrasi diyenler, kızlarımızın iffetli olmasını isteyen bir açıklamaya saldırıyorlar.

Anlamıyorum yani kızlarımızın iffetli olmasını istemeye bizim hakkımız yok mu?  İffetsizliğin neresi savunulacak? Neden Savunulacak anlamıyorum? Ama belli ki adamlar ahlaksızlığa dokundurmak istemiyorlar.

Neticede Hocam siz haklısınız ve zalim çağa karşı hakkı söyleyen bir “Çağdaş Münevver” olarak tarihe geçtiniz bilesiniz. Bu insanlar kızlarımızla erkeklerimizle uğraşıyorlar ve her şeyden önce ahlakımızı bozuyorlar, bozmak istiyorlar. Evet, analar, babalar, arkadaşlar, dostlar eğer kızlarımıza, erkeklerimize sahip çıkmazsak bu iffetsizlik bilesiniz ki bizim geleceğimizi bitirecektir.

Necip Fazıl Kısakürek’in Destan adlı şiirinden bir bölümü size aktarmak istiyorum;

Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,
Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem.
Ey tepetaklak ehram, başı üstünde bina;
Evde cinayet, tramvay arabasında zina!
Bir kitap sarayının bin dolusu iskambil;
Barajlar yıkan şarap, sebil üstüne sebil!
Ve ferman, kumardaki dört kralın buyruğu;
Başkentler haritası, yerde sarhoş kusmuğu!
Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama,
Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!

Bırakın şeytanları, bilesiniz ki ölüm var, bilesiniz ki hak ile batılın mücadelesi var, bilesiniz ki “hayâ” imandan bir şubedir, bilesiniz ki biz Müslüman’ız ve bilesiniz ki koyun et yemediği sürece kadınlarımızın erkeklerimizin iffetsizliği haramdır…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hamdi Bağcı Arşivi