Türkiye seçime gidiyor

12 Eylül 2010 tarihinde Türkiye seçime gidiyor. Herkes hesabını kitabını buna göre yapsın. Bildiğiniz gibi Yüksek Seçim kurulu geçtiğimiz hafta bir karar verdi ve Anayasanın çeşitli maddelerinde değişiklik ögören kanunların halk oylaması ile ilgili 12 Eylül 2010 Pazar gününü seçim günü olarak ilan etti. Tabi hükümetten kararla ilgili yapılan açıklamalarda bu karar beğenilmedi fakat biliyoruz ki YSK’nın kararı kesindir ve herkesi bağlamaktadır.

Bunun için 12 Eylül 2010 tarihinde kesin zaten seçim yapılacaktır ve öyle anlaşılmaktadır ki bu referandum ile birlikte milletvekilliği seçimleri de yapılacaktır. Geçen hafta sayın Mustafa Kabakçı, Lokman Koyuncuoğlu’nu ziyaret etmiş, haberi okuduğumuzda da aslında seçimin olabileceğini ve bu konuda Ak Partililerinde çok katı düşünmediğini görebiliyoruz. Fehmi Koru’yu okuduğumda da aynı öngörüyü görüyorum. Ben şimdiden söyleyelimde bu yıl yaz ayları sıcak çok sıcak geçecek. Partiler hızlı bir seçim sürecine girecekler, CHP yeni döneme hazırlanıyor, muhtemelen Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin başına geçecek. Çok fazla uçuk düşüncelere gerek yok, Baykal bir daha gelemez, zira onun gitmesine vesile olanlar onun gelmesini engellerler. Açın Hürriyet Gazetesini, Vatan Gazetesini, Milliyet Gazetesini okuyun, hem görüntülerin nerelerden harmanlandığını hem de Baykal’ın neden gelemeyeceğini çok iyi anlarsınız. Ama Kılıçtaroğlu Ak Partinin oylarına zarar verebilir mi? Veremez mi o ayrı bir tartışma konusudur, ben verebileceğini düşünüyorum.

Bir önemli konu daha var o da Konya milletvekilleri ve Konya’yı mecliste gelecek dönemde kimin temsil edeceği konusudur. Milletvekilliği konusunda Konya’da ciddi değişiklikler olacağını düşünüyorum. Benim kanaatime göre ya üç ya da dört milletvekili kalır onun dışında herkes değişir. Kimler milletvekili olacak, kimler aday gösterilecek bunları herhalde bir ay sonra konuşmaya başlarız. Aslında kalmasını olası olarak gördüğüm milletvekillerini de yazacağım ama bir ay daha geçsin bakalım, daha ayrıntılı belirtiriz.

Ben Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Konya’da birinci sırada milletvekili adayı olacağını düşünüyorum, ikinci sıranın ise sürpriz bir sisim olaca gibi, şu anda milletvekili olmayan Konya’dan önemli bir ismin ikinci sıradan aday olacağı kanatindeyim, bu önemli kişinin ismini bir ay sonra telaffuz ederiz.

CHP’nin başına Kılıçtaroğlu geçerse Konya’dan CHP’nin çıkaracağı milletvekili sayısı artabilir. Zaten 14 milletvekili Ankara’ya gidecek öyle oluncada artık Ak Paride kesin Ankara’ya gitmek istiyorum diyenlerin galiba milletvekilliği kesin aday listesinde ilk 9. sırada kendisine yer bulması gerekiyor. Milletvekilliğine heveslilere şimdiden bunların hesabını yapmalarını öğütleyebiliriz. Siyaset kazanı artık fokurdamaya başlamıştır.

Baykal Konusu

Dürüst olmak her zaman olmazsa olmaz bir yaşam şartımdır. Beni tanıyan herkes bilir ve bu konuda taviz verilmemesi gerektiğini de düşünüyorum. Siyaset yapan ve Gazetecilik mesleğini ilke edinen herkesin dürüstlükten taviz vermemeleri toplumsal bir kazanımdır ve eğer dürüstlükten taviz verirlerse topluma direk yansır bu; öyleki toplum onların negatif görüntüsünden en az karakökü kadar etkilenerek yaşamlarına yansıtırlar. Onun içinde bu önemli konuda yazarken çok dürüst olmaya ve düşüncemi aynen aktarmaya çalışacağımı belirtmek istiyorum.

Deniz Baykal internet sitelerinde yer alan çirkin görüntüler konusunda kötü, çok kötü bir görüntü çizmektedir. Ben Sayın Baykal ile ilgili gündemde yer alan görüntüleri izledim. Sayın Baykal neyi savunuyor bilemiyorum, alenen o görüntülerde bir bayan ile birlikte çıplak bir şekilde bir yatak odasında beraber oluyorlar. Görüntülerin öncesi yok, belki varan iki işte o görüntülerin öncesine aitti kim bilir ve Baykalı istifaya zorlayan hamle belkide buydu. Buraları bilemiyoruz, buralar muallak ama muallak olmayan şey Baykalın eşi olmayan bir bayanla çıplak bir şekilde bir yatak odasında blunmasıdır.

Baykal çıksın ve desinki benim Nesrin Baytok ya da bir başka bayanla bir ilişkim olmamıştır ve ben eşimi aldatmadım, zina yapmadım vallahi billahi ben kendi adıma ifade ediyorum Baykal’a inanacağım ve içimde iğnenin ucu kadar bile şüphe barındırmayacağım. CHP’liler hükümete saldırıyor, kasetin şu kadar montaj gördüğünü, bu kadar müdahaleye uğradığını ifade ediyorlar ama Baykal’ın böyle bir ilişkisi yok demiyorlar. Ne oluyor beyler biz zinayı hoş görü ile mi karşılayalım bizden bunu mu istiyorsunuz. Bunu ortaya çıkarana kızalım zina yapanı kahraman ilan edelim öyle mi? Eşini aldatmayı sıradan bir vakıa olarak mı algılayalım bizden bunu mu istiyorsunuz bunu yapmayacağız zina yapanı mahsum ve madur olarak ifade etmeyeceğiz. Bizim toplumumuzda kuldan utanılır, Allah’tan korkulur hatalardan bunun için kaçılırdı, Sayın Baykal kuldan utanmamış Allah’tan korkmamış zina yapmış, hata yapmış ama bizim karşımıza geçip madur rolü oynuyor.

O kasedin internet sitelelerinde yayınlanmasını eleştirelim ama önce dürüst olamayanı, topluma iyi örnek olmayanı, alenen zina yapanı, deyusluk yapanı bir eleştirlim. Neden bu kadar toplumun ahlaki kabulleri ile oynuyorlar, neden bizim aile yapımıza kastediyorlar. Biz Allah’tan korkarız kuldan utanırız ve utanmazlarıda sevmeyiz, kabul etmeyiz, bunu herkes böyle bilsin, Allah’ta bizi bu yoldan bu düşünceden, bu hayttan uzaklaştırmasın.

Kimse Baykalı madur falan göstermeye kalkmasın, CHP’nin gönü Baykal’ı kabul ediyorsa kabul etsin ve tekrar Baykalı Genel Başkanlığa getirsin ama herkesi suçlamasın, asıl suçlunun kendileri olduğunu unutmasınlar.

Hangi yüzle milletin karşısına geçip oy isterler bunu bilemeyiz ama diyeceksiniz zaten “CHP milletten oy istemiyor ki, Anayasa Mahkemesinden medet bekliyor”.

Siyaseti bu hale getirenlere Ahmet Arif’in “Adiloş Bebe” isimli şiirinden bir bölümle yanıt mermek istiyorum:

“Bunlar,
Engerekler ve çıyanlardır,
Bunlar,
Aşımıza, ekmeğimize
Göz koyanlardır,
Tanı bunları,
Tanı da büyü...

Bu, namustur
Künyemize kazınmış,
Bu da sabır,
Ağulardan süzülmüş.
Sarıl bunlara
Sarıl da büyü.”