Selçuklu Değerler Eğitimi Projesi; SEDEP

Selçuklu Belediye Başkanı Uğur Bey’in ifadesi ile Selçuklu Belediyesinin en büyük projesi; SEDEP. Konu insan olunca ve hele çocuklar ve gençler söz konusu edilince elbette proje büyük olmalıdır.

 

Selçuklu Belediyesi öncülüğünde, Selçuklu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve   Necmettin Erbakan Üniversitesi’nin desteği ile Selçuklu İlçesinde bulunan 81 okul, 76 bin 645 öğrenciyi  kapsayan Selçuklu Değerler Eğitimi Projesi (SEDEP) imzalanan protokolle hayata geçirildi. Başlıktaki “Proje” kelimesi dışında her kelime ayrı bir öneme haiz. Yozlaşmaya başlamış insan ilişkilerinin çoğaldığı bir zamanda böyle bir çalışma umarım hedefine ulaşır.

 

Millî ve manevî değerler olarak saydığımız pek çok alışkanlık, davranış ve uygulama aslında,  toplumun birlikte ve huzurlu yaşayabilmesinin temel dayanaklarından biridir. Kapitalizm ve onun uzantısı modernizm karşısında bunalan ve bocalayan insanoğlu aslında beklenildiği gibi kökünden ve inançlarından kopmadı. Lakin bozulma ve deformasyon, yok etmekten ziyade içi boşaltılmış, kıymeti azaltılmış, maddeyle ölçülebilen bir yaşam tarzı oluşturdu.

 

Çağdaş tüketim toplumu, narsist ve hazcı bir ahlak anlayışını öne çıkarmıştır. Bu durum kültürel bir dönüşüme doğru kaymaktadır. Zayıflayan ikili ilişkiler, güven kaybı, basit çıkar hesapları insana “her an harcanabilirim” tedirginliği yaşatmaktadır. Bu tedirginliği ya kendi harcanmadan harcamayı, ya da uzak durarak atmak isteyen insanın yardımına yine ahlaki, vicdani ve dini değerler koşmaktadır.

 

Değer kavramını tek bir cümle ile tarif etmek ve bu tarife herkesin inanmasını beklemek zordur. Bununla birlikte, değer dendiği zaman insanda oluşan algı, neredeyse aynıdır. Bence bu algı “iyi”dir. İyinin tarifini yıllardır layığı ile yapamadığımız doğrudur. Ancak “iyi; iyidir” tanımlaması bize ufuk açacağa benzer. İşte bu noktada çağın hastalıklarına karşı biz “iyi” olmayı çocuklarımıza öğretmek zorundayız. Bu hem bizim mesuliyetimiz olduğu kadar vefamız gereğidir, hem de çocukların bunu öğrenmeye hakları doğal olarak vardır.

 

Toplum hayatında geleneksel değerlerin çöküşünün etki ve zararını en çok gençler çekmektedir. Politikadan devletler arası ilişkilere, ticaretten aile içindeki iletişime kadar hayatın her alanında bir çekişme, çıkar çatışması, kaynakların kötüye kullanımı, tahrip edilen çevre ve elbet mutsuz, umutsuz, gayesiz bir yaşam gençleri ve çocukları çekilmez bir hayatla karşı karşıya bırakmaktadır. Anne babadan başlayarak, her seviyedeki kurum ve kuruluş bir sonraki nesle bırakacakları mirası iyi hazırlamak durumundadır.

 

Değerler dediğimiz zaman Türk toplumu daha başka bir örnek teşkil eder. Şüphesiz bunda inançlarımız ve dinimiz en büyük etkendir. Taşıdığımız seciye, getirdiğimiz kültür ve medeniyet, tarihimiz ve adımız, sayılabilecek tüm değerleri hakkıyla yaşamış yaşatmıştır. Bizi yok etmeyi beceremeyen modern çağ ve Batının heyulası, bozmayı, aslından uzaklaştırmayı hedefine koyduğundan beri kendi değerlerimize daha çok sahip çıkmamız gerektiği anlaşılmıştır.

 

Şahsen ben bu sahiplenme niyetinin bir faaliyeti olarak gördüğüm SEDEP projesinin, sonucunun da niyete uygun olarak bereketli olacağına inanıyorum.

 

Yapılan açıklamaya göre “Saygı, sorumluk, sabır, dostluk, doğruluk, öz denetim, adalet ve yardım severlilik değerleri bir eğitim öğretim dönemi boyunca, her ay bir değer yoğunluklu olmak üzere çocuklarla, velilerle ve okullarla paylaşıp, işlenecek ve kavratılacak.

 

Proje kapsamında, Selçuklu Belediyesi tarafında 8 ay boyunca, 1 milyon 630 bin 850 adet kitap, 624 bin adet soru kağıdı, 624 bin adet sınav karnesi, 624 bin adet optik form, 100 bin adet broşür, 42 bin adet el notu, 10 bin adet ajanda dağıtılması ön görülüyor. Öte yandan, çok sayıda akademisyen ve uzmanın katkılarıyla yürütülecek çalışamaya, 81 okulda, 76 bin 645 öğrenci ve velisi, 3 bin 200 öğretmen ile 305 okul idarecisinin iştirak edeceği kaydediliyor. Bu oldukça büyük bir bütçe demek. Belediye bu işe baş koymuş anlaşılan.

 

Bununla birlikte, tek başına bir kurumun çalışmayı sağlıklı yürütmesi zordur. Okul idarelerine ve özellikle öğretmenlere çok büyük iş düşüyor. Sahada çalışacak olanlar öğretmenlerdir. Bu yönüyle öğretmenlere rehberlik yapacak, onları gayretlendirecek uygulamalar arttırılmalı. Okullara sadece broşür ve doküman göndermek yeterli olmayacaktır. Takibi ve dönütleri mutlaka değerlendirilmeli, bu işin uzun bir süreç olduğu unutulmamalı. Medya da bu işe değer vermeli kanımca. Konuyla ilgili süreli yayınlar, programlar mutlaka hazırlanmalı.

 

İnsan eğitmek zor lakin zorunlu bir iştir. Meşakkatli fakat vefalı bir uğraştır. Hele ki, saygıyı, sevgiyi, selamlaşmayı, doğru dürüst olmayı öğretmeye kalkmışsanız yolun uzun olduğunu, bugünden yarına bitmeyeceğini akılda tutmak gerek.

 

Çocuklarımız için çıkılmış bir yol varsa, niyetimiz de halis ise, kapılar açılacaktır.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Bahçeci Arşivi