Selçuk Üniversitesi'nde bir skandal daha
Eğitimciler Birliği Sendikası Konya 2 No'lu Şube Başkanı Şenol Metin ve beraberindeki eğitim sendikaları temsilcileri üniversitelerde mobbingleri gündeme getirerek bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın toplantısında, son günlerde gündemi meşgul eden, Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde doktora öğrencilerine yapıldığı iddia edilen mobbing(baskı-zorlama) konusunda Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin’den açıklama beklendiği dile getirildi.
“BASKI KABUL EDİLEMEZ”
Başkan Metin, eğitim kurumlarında baskının kabul edilemeyeceğini söyleyerek, “Akademiden sorumlu bir sendika olarak öğretim üyelerimizle, araştırma görevlerimizle, idari personelimizle hep iç içe olduk, istişareler yaptık ve çalıştaylar düzenledik. Bu çalışmalarda özellikle araştırma görevlilerimizin sistematik sorunlarının olduğunu tespit ettik. Bu tespitlerimizi kamuoyu ile paylaştık. Selçuk Üniversitesi ve Necmettin Erbakan Üniversitesi’ndeki sorunları ve çözüm önerilerini Kurum İdari Kurulunda en üst seviyede imza attık. Sorunları büyük oranda çözümledik. Ancak maalesef Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde tüm çabalarımıza, iyi niyetli girişimlerimize rağmen çözüm üretilmemiştir. Araştırma görevlileri lisansüstü öğrenim gördüğü için bir yönü ile öğrencidir. Araştırma görevlisi olduğu içinde aynı zamanda memuriyete benzeyen bir kimliği vardır. Türkiye’nin yarınlarının beyin gücüdür. Ancak istinaide olsa araştırma görevlilerimizi görevli gibi gören, mesai takibi yapan Eski Türkiye’de mukim, unvanları büyük akademisyenler de mevcuttur. Fakat eğitim kurumlarında baskı kabul edilemez” diye konuştu.
"BİLİM ADAMI YETİŞTİRİN"
Araştırma Görevlilerinin, Türkiye'nin beyin gücü olduğuna dikkat çeken Metin, “Bugün sizlerle paylaşacağımız Araştırma Görevlilerine Yönelik Mobbing diğer alanlarda minimize edilmiştir. Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin diğer bölümlerinde de sorun büyük oranda çözümlenmiştir. Ancak maalesef Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde tüm çabalarımıza, iyi niyetli girişimlerimize rağmen çözüm üretilememiştir. Geleceğin Bilim insanı olan Araştırma Görevlilerimiz iyi yetiştirilebilirse Türkiye'nin yarınlarının beyin gücüdür. İstisnai de olsa araştırma görevlilerimizi görevli gibi gören, mesai takibi yapan eski Türkiye'de mukim, unvanları büyük akademisyenler de mevcut. Zaten akademinin en adil ve en nesnel istihdam biçimi olan OYP'yi önce FETÖ üzerinden negatife edip ardından tasfiye eden akıl da bu akıldır. 'istediğimiz adamı alamayacak mıyım?' cümlesinde kendisini bulan müstağni. mütekebbir tavır bu tavırdır. 'Emret komutanım, ordu göreve' pankartlarının altında beklediğiniz günler akademi tarihinin utanç sayfalarında incelenmeyi bekliyor. Ne yazık ki Türkiye'deki bütün üniversitelerin araştırma görevlilerine tanıdığı hak, Selçuk Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi araştırma görevlilerine tanınmamakta, başka bir üniversitede lisansüstü eğitim görmeleri engellenmektedir. Dahası Selçuk Üniversitesi’nde Lisansüstü eğitim yapmaya zorlanmaktadırlar. Bu genç akademisyenler için, lisansüstü eğitimin, tez izleme, yeterlilik sınavı gibi rutin akademik süreçleri bir silah gibi kullanılmakta. Araştırma görevlileri, akademik yetiştirme dışında eski Türkiye kalıntısı akademisyenlerin özel işlerini ifa etmeye zorlanmaktadır.
REKTÖRLÜK GEREĞİNİ YAPSIN
Şenol Metin açıklamasını şöyle sürdürdü: “Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde araştırma görevlisi statüsünde görev yapmak zordur. Selçuk Üniversitesinde Lisansüstü eğitim yaparken başka üniversitelere araştırma görevlisi, öğretim görevlisi olarak gitmek için arayış içinde olan ve bunu başaran araştırma görevlisi sayısının anormalliği dikkat çekicidir. Doktora yeterlilik aşamasında ilişiği kesilen araştırma görevlisine sahip olan çok az üniversiteden birisi herhalde Selçuk Üniversitemizdir. Selçuk Üniversitesi İİBF Fakültesine 39.madde kapsamında doktora izni talep eden araştırma görevlisine, Bölüm Başkanı, Bölümdeki öğretim üyelerini de suç ortağı yaparak önce Bölüm Kurulu Kararı aldırıyor ardından kendisini Dekanlık makamı yerine koyuyor, ret yazıyor, yetinmiyor; sonrasında işlemin özelliği gereği Rektörlük makamı yerine geçiyor, dekanlık ve rektörlük yetkilerini gasp ediyor, Dekanlık makamı da, Rektörlük makamı da bu yetki gaspına seyirci kalıyor. Bir akademik birimde, bir bilim yuvasında eğitim hakkının engellenmesi suçu bilim insanlarınca en bariz biçimde işlenebiliyor. Üzücü, utanç verici. Mobbing yönünden Selçuk Üniversitesi iktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi detaylı bir inceleme – soruşturma sürecinden geçirilmeli, failleri en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. İçinde bulunduğumuz muharrem ayına tevafuken 3 araştırma görevlisi çıkar, Huseyni bir duruş sergiler, bütün zulmü deşifre eder. Kendilerine minnettarım.”
SESSİZ KALIRLARSA ONLAR DA SUÇLULARDIR
Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari İlimler Fakültesi’nde 28 Şubat zihniyetinin hala aktif olduğunu ifade eden Metin, “Öğrencilere mobbing uygulayan bu zihniyet 28 Şubat’ta ‘emret komutanım’ diyen zihniyettir. O dönemde başörtüsünü turnikelere sıkıştıran bir görev üstlendiklerini, kırmızı halılarla generallere ev sahipliği yaptıklarını biliyoruz. 28 Şubat’ta işlenen suçlar cezasız kalmamalı. Şu an profesör olan, o dönemki bir araştırma görevlisi, o dönem yumuşak tutanak tuttuğu için, tutanak ile cezalandırılmıştır. Bir an önce bu despotik, eski Türkiye kalıntısı anlayışı sürdüren Kamu Yönetimi bölüm başkanı görevden alınmalıdır. Bu 2 yıldır süregelen bir süreç. Dekanlık ve Rektörlüğü insiyatif almaya çağırıyorum. Sorunu dekanlık ve rektörlüğe iletmemize rağmen sorunun çözümü için bir geri dönüş alamadık. Sorunun çözümü için takipçiyiz. Eğer bu suça sessiz kalırlarsa onlar da suçlulardır. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanına sesleniyorum; Dekanlık yapacaksan yap, yapmayacaksan, fiili durumu hukukileştirelim, bölüm başkanını dekan yapalım!” ifadelerine yer verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.