Marslı haciz memuru

Borçlu, eğer büyük bir ülke ise acaba borcunu tahsil için kim görevlendirilir? Ekonominin karmaşık, çetrefilli ve netameli bir konu olduğunu bilirim. Ancak yazıya başlarken sorduğumuz sorunun da ne anlama geldiğini fark edecek kadar âcizane bilgimiz var. Nitekim bireysel de olsa yönettiğimiz bir bütçe yok değil.

Girişin biraz şaşırtıcı olduğunun farkındayım. Bununla birlikte küresel mali krizin gösterdiği istatistik bilgilerinin daha şaşırtıcı olduğunu da eminim.


Gerek yazılı gerek görsel basına yansıyan ilginç haber ve hikâyeler var krize dair. Gün geçmiyor ki yeni bir tedbir paketi, fiyat ayarlamaları, kredi görüşmeleri, farklı sektörlerdeki daralmalarla ilgili yeni bir haber düşmüyor olsun.

“Dünya borç batağında” başlıklı bir haber vardı örneğin. Habere göre nerdeyse tüm dünya ülkeleri borç içinde yüzüyor. Buna göre Uluslararası Para Fonu (IMF), CIA ve IMD World Competitiveness Yearbook 2008 verilerinden alınan bilgilere göre, toplam kamu ve özel sektörün yabancılara, yabancı para mal ve hizmet karşılığı dâhil ödemesi gerekli toplam dış borç miktarını gösteren ''dış borç sıralamasında'' dünyanın en büyük ekonomisi ABD başı çekiyor. ABD, borçluların ilk sırasında yer alıyor bunu İngiltere, Fransa, Almanya gibi ekonomisi büyük ülkeler takip ediyor.

Verilere göre bu dört ülkenin toplam borcu yaklaşık otuz iki trilyon (rakamla 32 trilyon) dolar kadar. Bu ülkeleri Hollanda, İrlanda, Japonya, İsviçre, Belçika gibi ülkeler takip ediyor. Bir Türk evladı merakı ile hemen “acaba biz nerelerdeyiz?” diye merak ettim elbet. Bizde çok gerilerde sayılmayız, iki yüz elli milyar dolara yakın dış borç stokuyla 23. sırada yerimizi almışız.

Tüm dünyanın toplam elli bir trilyon borcu var. Peki kime? Ekonomi hakkında teknik bilgiye sahip olmadığımı söylemiştim. Buna rağmen tekrar soruyorum, dünya batmışta haberimiz mi yok? Orhan Ağabey, batsın bu dünya derken herhalde bunu kast etmemişti.



Bahsi geçen borcun yarıya yakını ABD ve güneş batmayan imparatorluk diye bilinen İngiltere’ye ait. Bunlar dünya ekonomisinin ağaları değil mi? Onların kime borcu var, ya ödemezlerse, ağa değil mi, koyar postayı, ödemez çeki, senedi, haciz için kimin cesareti olur acaba?



Borcun ekonominin dinamiği için gerekli olduğunu söylemişti iktisatta okuyan bir dostum. Çok anlamamıştım ya da anlamak için kendimi zorlamadım. Niye mi? Bu konuda komplo teorisi uyduranlardanım diyebilirim. Bence dünyada üretmeden, işçi çalıştırmayan, makinesi, fabrikası olamayan ama paradan para kazanan bir ekip var. Paranın çekim ve yön merkezi diyebiliriz. Bunlar ülke seçmiyor, sınır tanımıyorlar. Tüm politikaları paranın akış hızını ve yönünü istedikleri şekilde ayarlayabilme üzerine kurulmuş. Adını da koymak gerek belki ama kavramlarında zamanla o olguyu normalleştirdiği kanaatine sahip olduğumdan vazgeçiyorum.



Bu elemanlar, olmayan bir parayı tükettirebilme gücüne sahipler. Çünkü olmayan o para borç olarak hesap defterine kayıt oluyor. Borçlu olmak, zayıflamanın belirtilerinden biri değil mi acaba?



Dünya borçlu, dünya iflas etmek üzere olan esnafı andırıyor. Bizden başka yaşayanların olmadığını düşünüyoruz âlemde. Peki, dünyanın borcu kime? Yarın bir gün marstan bir haciz memuru gelirse?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Bahçeci Arşivi