
Libya Halkı Ne İstemişti?
Arap dünyasında başlayan başkaldırı ve değişiklik istekleri birbiri ardına dizilmişti. Ve ilkine dokunulup diğerlerinin yıkılışını izlemek gibi domino etkisi beklenmişti. Taşlardan biri Libya, tıpkı diğerleri gibi, diktatör, büyük oranda Batıya bağlı muktedir, zenginlikleri paylaşmayı becerememiş ya da işine öyle gelmiş çağdaş krallık sistemi. “Libya’ya ne olacak, çok uluslu müdahale gerekir mi, kimin ne çıkarı var bu işten?” sorularının henüz tam anlamıyla cevap bulamadığı halde, uçaklar bomba yağdırmaya başladı Libya halkının üzerine. Öyle girift sorular ve öyle çıkmaz hesaplar var ki, akıl alır gibi değil. Hangi ülke hangi kararla hangi hava alanından kalkmış ve hangi tür bombayı atmış ne önemi var? Çok uluslu bir güç işte, bugün biz buna “Batı” diyoruz. Dünya sisteminin görünen yüzü… Sahi, Batı; Japonya depreminden ve ardından yaşanan tsunami felaketinden sonra nasıl bir yol izledi? Nükleer tehlike gündeme gelmeden kaç uçağını insanların hayatını kurtarmak için kaldırdı? Libya topraklarına gönderilen savaş uçaklarının maliyetinin kaçta kaçı kadarını kaybolan ve yıkılan şehirler için kullanmışlardı?
Kimi kimden korumak istiyor Batı? Söylesenize, bombalamaya katılan ülkelerden hangisi silah satmamıştı Libya’ya? Daha düne kadar, bu adamın elini öpen kimdi? O meşhur çadırını şaşalı bir törenle Paris’in ortasına kurduran kimdi? “son dakika” haberleri vasfını ve önemini yitirmiş gibi görünüyor, çünkü son hiçbir zaman gelmiyor bu garip savaşta. Bir halk kendi yönetimini bir şekilde değiştirmek istiyor, onu engellemeye çalışan ülke diktası başkasının silahlarını kullanarak kendi halkına savaş açıyor, o başkası gelip her iki tarafı da bombalıyor. Öyle kalacak mı dersiniz? Evet demeyi çok isterdim. Hep bir dalavere, oyun, çıkar savaşı aradığımı düşünebilirsiniz, öyle değilse nedir bu sistemin derdi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.