Konya Torku Şeker ve Elazığ Yolculuğumuz

Geçtiğimiz hafta sonunda çok farklı bir etkinliğin içinde yer aldım. Hayatımda ilk defa deplasmana maça gittim. Yaklaşık 10 saat gittik ve bir o kadar zamanda da geliş süremiz sürdü ama ben inanınız pazartesi işe geldiğimde hiç yorgunluk yaşamadım. Neden bilmiyorum ama yaşamadım. Beni Elazığ yormadı. Maç kötü bir skor ile neticelenmesine rağmen benim moralimi bozamadı.  

Öncelikle Konya Torku Şeker Spor’un bana yaşattığı hissi çok açık ifade edeyim: Evet Konya Torku Şekerspor bana genç, dinamik, Anadolu, profesyonel, dinamik, taze hisleri yaşattı. Ben bu takımı sevebilirim dedim. Konya Torku Şekerspor’u isteseniz de istemeseniz de seviyorsunuz. Ama tabi burada Konya Şekere büyük görev düşüyor, önemli olan bugün taze olmak değil, Yunus’un deyimi ile “her dem tazeyiz, bizden kim usanası” şeklinde bir çizgiyi tutturabilmektir.

Konya Torku Şekerspor maçı süper lig maçı izler gibi tat alarak izledim. Çocuklar çok iyi koşuyor, mücadele ediyor, sahadan etkilenmeden profesyonelce toplarını oynuyorlardı. Saha çok stresliydi, Elazığlılar kendi kendilerine kötülük yapıyorlar, dokunsanız kavga edecekler, kendi kendileri ile bile kavga ediyorlar, böyle gergin ortamda bile çok güzel bir maç çıkardılar ve bizim alkışlarımızı aldılar. Yenildiler belki ama gerçekten iyi bir maç çıkardılar ve mücadele ettiler. Yenilmek ya da yenmek elbette önemlidir ama hayatı maraton olarak görmek gerekir, bir maçta yaşanacak yenilgi takımı yıkmamalı, bir maçta alınacak galibiyet ise sizin ayağınızı yerden kesmemelidir. Nasıl olsa bir maçta ya yenilirsiniz, ya yenersiniz, ya da berabere kalırsınız, elbette skor önemlidir ama ben daha önemli olanın istikrarlı bir tırmanış olduğunu düşünüyorum ve Konya Torku Şekerspor’da da bunu görüyor ve takımı bu hale getiren herkesi kutluyorum.

Evet, bu yolculuk bana bu güzel maçın seyrinin yanında yeni dostlar kazandırdı, Konya Şeker’den Süleyman Bey ile tanıştım, yolculuğa beraber çıktığınız insanlar ya sizin değerli dostlarınız olurlarmış ya da hiçbir zaman dostunuz olmayacak noktada durularmış. Ben bu yolculukta Ersal Bey, Süleyman Bey ve Fatih Bey gibi üç değerli dost kazandım. Hepsine teşekkür ediyorum, doğrusu kendileri ile konuşurken (zaman zaman başlarını ağrıtmışta olabilirim, lütfen beni affetsinler) Recep Konuk Bey’e sevgim bir kat daha arttı, çünkü bu kadar düzgün insanı bir arada tutabilmek, bir araya getirebilmek gerçekten büyük hüner isteyen bir konudur. Bunu ben bu yolculukta çok net gördüm. Takımın oyuncuları, hocası, teknik heyet, Konya Şeker’in yöneticileri hepsi birbirinden değerli insanlardı ve ben hepsine teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Benim için çok bereketli bir yolculuk oldu Elazığ, çünkü değerli insanlarla tanıştım…

Konya Şeker A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sefa Çağlayan Bey bize Elazığ’da çok önemli bir haber verdi, evet artık etanolun EPDK’nun bir yönetmeliği ile akaryakıtta %3 oranında yer alması mecburi hale gelmiş. Otelde oturduğumuz bir saatlik zaman içerisinde gördüğümde Sefa Bey devamlı bu konularla ilgileniyordu ve bu karara karşı sevinci ise gerçekten görmeye değerdi. Peki, etanolun akaryakıtta %3 oranında kullanımın mecburi hale gelmesi demek ne demek?

Biliyorsunuz Sayın Recep Konuk Çumra Şekeri kurdu ama kurmakla kalmadı, burada etanol (bio yakıt) üretti. İşte bu sistem Türkiye’de sadece Konya Şekerde var, (aslında yurt dışından da görüşmeler yapmışlar hatta anlaşma bile yapılmış etanol ihracatı yapmak için). Şimdi ise yurt dışında Pazar aramalarına gerek kalmıyor zira bütün petrol firmaları onların kapısını aşındıracak, çünkü Konya Şeker’den başka bu kapasite ile bu ölçekte üretim yapan başka firma yok. Konya’yı tarımın merkezi bir kent yaparken Recep Konuk hiç farkına varamıyoruz ama enerjinin de kilit merkezlerinden birisi haline getiriyor.

İşte yukarıdaki bahsettiğim mesele bu demek, Konya modern çağın, çevreci, yeşil enerjinin merkezi oluyor demek.  

Benim Elazığ deplasman yolculuğum böyle oldu, spor vardı, hem de bugünler süper ligde bile izleyemeyeceğiniz güzellikte çekişmeli bir maç vardı ama sadece bu mu? Dost vardı, Anadolu’nun kalkınması vardı, iyi vardı, iyilik vardı vesselam…

Ben Recep Başkanın şehrimize kazandırdıklarını bir de Elazığ’da görmüş oldum, Ersal Bey söylemişti, Sayın Konuk “Konya’nın 31 ilçesinin hepsine en az bir fabrika kurcağız” diyormuş. Sayın Recep Konuk düşünün Tarım Bakanı olursa diyecek ki 81 ile 81 fabrika, e buna kötü diyebilecek var mı?

Valla ben diyemem, bu ülkenin her karışına âşık, Derbent’in Değiş Köyünde doğmuş bir Anadolu insanı olarak ben diyemem, bizim diyeceğimizi diyelim ve Dede Korkut Atamızın duasını Türkmen Beyimize ithaf ederek bitirelim:

“Yerli kara dağların yıkılmasın. Gölgeli büyük ağacın kesilmesin, taşkın akan güzel suyun kurumasın, kanatlarının uçları kırılmasın. Koşar iken ak boz atın sendelemesin, vuruşunca kara çelik öz kılıcın çentilmesin, dürtüşürken alaca mızrağın utanmasın. Ak pürçekli ananın yeri cennet olsun. Aksakallı babanın yeri cennet olsun. Hakkın yandırdığı çırağın yana dursun. Kadir Tanrı seni namerde muhtaç eylemesin”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hamdi Bağcı Arşivi