Bu Ateş Çok Tehlikeli Görünüyor

İtiraf edeyim; yazıya aslında nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum. Bunu bilmiyorum da peki düşündüklerimi yazabilecek miyim? Onu da bilmiyorum.

Biliyorsunuz Tunus, Mısır, Bahreyn, Libya, Yemen derken koskoca bir coğrafya tepetaklak olmuş durumda.

Bu ateş daha ne kadar büyüyecek, hangi ülkeyi ne kadar etkileyecek bilmiyorum ama bildiğim bu bölgedeki kargaşa bütün dünyayı ciddi bir şekilde etkilemektedir. Bir taraftan tahıl ve genel anlamda gıda fiyatlarındaki artış, diğer taraftan bütün dünyanın ekonomisinin bağlı olduğu petrol fiyatlarındaki artış ve daha başka bir açıdan ise mesela Türkiye’nin pazarının kaybolma tehlikesi ve yeni işsizler, yeni sıkıntılar doğurabileceği endişesi…

Dünya çok yönlü kargaşaya doğru hızlı bir şekilde yol almaktadır. Balkanlara bu ateşin sıçrama tehlikesi vardır. Bununla birlikte yine bu ateşin İsrail- İran ekseninde nasıl bir belirsizlik doğuracağı ve Avrupa Birliği ile İngiltere ve ABD’nin bu olaylara nasıl tepki vereceği, Çin’in bu kargaşada nerede yer tutacağı hep bilinmezlerin başlıklarını oluşturmaktadır.

Ve tabi bu gelişmelerin hepsinin birden Türkiye’yi nasıl etkileyeceği de bir başka ve bizim için en gerçekçi sıkıntının merkezini oluşturuyor.

Neticede 2011 yılı nasıl geçecek bilemiyoruz, nasıl sıkıntıları içinde barındırıyor bunu da bilemiyoruz, bildiğimiz bugün itibari ile özellikle Libya merkezli krizin sıkıntı olarak bütün dünyaya yeteceği şeklindedir.

Libya çok farklı bir ülke, bunu herkes biliyor ama bizim de dememiz gerekiyor, daha doğru bir ifade ile bunu hepimizin net anlaması gerekiyor. Kaddafi tam anlamıyla psikopat bir insan ve öyle anlaşılıyor ki bütün dünyayı ve kendi halkını ateşe atmakta hiçbir beis görmeyecek. ABD, AB şu anda şaşkın şaşkın olayları izliyor. Bilesiniz Libya’nın sadece bir hamlesi bile bütün Avrupa’yı ateşe atmaya yetecek mahiyettedir. İtalya’nın petrolünün yüzde 30’u Libya’dan gelmekteymiş. Yine Fransa, Almanya gibi çok önemli Avrupa ülkelerinin Libya’dan çok ciddi miktarda petrol aldıkları net bir vakıadır. Psikopat Kaddafi öyle anlaşılıyor ki bütün bu ülkelerin sıkıntıya girmesini hiçbir şekilde umursamıyor. Umursamıyor ama öyle bir hal alıyor ki bu olayların, neticesi ile bütün dünyayı mahvedebileceği anlaşılıyor.  

İtalya yıllar önce kendisini böyle ateşin içine çekebileceğini bilse idi acaba Libya’yı işgal eder miydi? İtalya’nın o günkü zaferi bugün bitişi olabilecek kadar ayağına bağlanmış bir problemdir. Bugün Libya İtalyan ekonomisi için çok önemli bir yer tutmaktadır. “Zulüm ile abad olunmaz” diyenler boşuna dememiş. Aslında Avrupa yıllar önce bölgede uyguladığı işgalle, katliamla, soykırımla bugün kendi sonunu getirmektedir.

Sorun çok fazla, bakın mesela bundan sonra Tunus, Mısır, Libya ve genel anlamda o bölgeden ciddi göçler olacaktır ve bu göçlerin merkezinde de Avrupa ve ABD yer alacaktır. Avrupa ve ABD önümüzdeki süreçte en az 50 milyon mültecinin kendi toraklarına gelebileceğini hesap etmelidir. Ama bu arada Avrupa’nın ekonomisi de batmakta, yaşlı Avrupa dünyadaki değişimi anlayamamaktadır. Öyle anlaşılıyor ki önümüzdeki 5 yıl Avrupa’nın daha fazla sorunla başa çıkması gerekli olan bir süreci getirecektir.

ABD ise zaten bu coğrafyada varlık gösterebilecek, mücadele edebilecek argümanlarını yavaş yavaş yitirmektedir. ABD için önümüzdeki sürecin daha fazla ekonomik ve sosyal sorun olduğunu öngörmekte gelecekle ilgili çarpıcı bir durumu ortaya koymuş olmayacak kadar basit bir görüntü halindedir.

Şimdi peki Türkiye’yi nasıl bir dünya beklemekte ve Türkiye bu kargaşada nasıl bir yol takip etmesi gerekmektedir.

Öncelikle Libya’daki vatandaşlarımız sağ salim ülkemize getirilmeli ve hükümet mevcut soğukkanlılığını muhafaza etmelidir.

Ota ve uzun vadede ise Türkiye’nin atacağı adımlar bütün dünyayı etkileyecek kadar etkili olabilir mi? Biz o kadar büyük bir ülke miyiz? Balkanlara, Kuzey Afrika diyebileceğimiz bölgeye, Ortadoğu’ya, genel anlamda Arap coğrafyasına ve daha birçok ülkede oluşacak sıkıntılara argüman geliştirebilecek miyiz?

Bana sorarsanız geliştirebiliriz… Bu süreçte çok fazla tarıma önem vermemiz ve hızlı bir şekilde alternatif enerji alanları oluşturmamız gerekiyor. Siyasal istikrarda çok önemli… Kesinlikle önümüzdeki süreçte birlik ve beraberlik içinde büyük Türkiye sorumluluğu ile oy kullanmalı ve hükümetin istikrarlı bir şekilde yoluna devam etmesinin yolunu açmalıyız. Hükümette dünyadaki bu değişimin farkında olarak sorumlu adımlar atmalı ve ülkemizi sağ salimen bu kargaşadan çıkarabilecek adımlar için gerekenleri cesur bir şekilde atmalıdır.

Tekrar yazıyorum, tarım çok önemli, bol bol tahıl ekmeli, tarıma stratejik ölçüde önem vermeliyiz. Ordumuzu kendi imkânlarımız ile yerli üretimle dünyanın güçlü orduları arasına katmalı ve milli ve manevi değerleri önemsemeliyiz. Hayâlı, ahlaklı, dindar ve modern, başkalarına saygı duyan, toleranslı nesiller yetiştirmeliyiz.

Tekrar ediyorum ordumuz çok önemli, ordumuzu çok güçlü tutmalı ve mutlaka ordumuzun tedarikini, füzesini, tankını, uçağını, gemisini ve daha nesi varsa her şeyini kendi imkânlarımızla üretmeliyiz.

Bu arada Necip Fazıl Kısakürek merhumun ifadesi ile “burnumuzdan beynimiz akıncaya kadar düşünmeli” ve sosyal hayatımızı, kanunlarımızı, hukukumuzu, eğitimimizi, medyamızı insan merkezli, milli ve manevi değerlerimiz çerçevesinde yenilemeli ve öncelikle kendi kurtuluşumuzu sağlamalı ve daha sonrada bütün dünyaya örnek olabilecek bir duruş sergilemeliyiz. Kardeşliğimiz önemli, kardeşlik hukukumuzu geliştirmeli ve mutlaka birbirimizi sevmeli, birbirimizi anlamalıyız.  

Gelişmelere göre bu konuyla ilgili yazılarımıza devam edeceğimizi ifade edelim ve aman safları sıkı tutalım diyerek bitirelim.

Allah insanımızı, Müslümanları onurlu haysiyetli ve güçlü kılsın. Çağın zalim çarklıları arasında ezdirmesin.

 

 

 

         

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hamdi Bağcı Arşivi