Yük almaya geldik

Yük almaya geldik
Pankobirlik Başkanı Recep Konuk neden siyaset ve neden Ak Parti'den aday olduğunu açıkladı
Pankobirlik Başkanı Recep Konuk neden siyaset ve neden Ak Parti'den aday olduğunu açıkladı
RECEP KONUK; Yük olmak için değil, yük almak için siyasetteyim
Sayın Başkan, önümüzdeki seçimler için adaylığınızı açıkladınız. Konya Şeker ve Pankobirlik’te gerçekleştirdikleriniz ve ileriye yönelik de başlattığınız ve başlatacağınızı duyurduğunuz pek çok projeniz var. Konya’da projeci ve yatırımcı olarak tanınıyorsunuz. Peki neden siyaset?

Öncelikle şunu söyleyeyim, Pankobirlik ve Konya Şeker bize emanet. Kimden emanet, üreticiden. Eğer biz Konya Şeker’de ve Pankobirlik’te aldığımız emaneti üstümüzde ona zeval getirmeden taşıyabilmiş, yaptığımız yatırımlarla hemşehrilerimizin geçimlerine katkı sunabilmiş, onların yaralarına merhem sürebilmiş, kalpten edilmiş birkaç Allah Razı olsun duasının muhatabı olabilmişsek iki cihanda da en büyük makam ve en büyük mevki bizim için budur. Bunu sadece Konya Şeker’deki veya Pankobirlik’teki görev sürem için söylemiyorum. Bu benim hayat felsefemdir. Bu dün böyleydi, yarın da böyle olacaktır. O nedenle hangi makam ve mevkide ya da hangi mecrada hizmet ettiğim, üzerimde hangi ünvanı taşıdığım çok önemli değil. O makam veya mevkilerde millete hangi hizmeti sunduğumdur. Hangi çaresize çare üretilmesine, el uzatılmasına vesile olduğumdur.

Ben şunu hep söylüyorum, amme hizmetine tahsisli makamlar gelip geçicidir. Belediye Başkanlığı, Muhtarlık, Kooperatif Başkanlığı, Valilik, Vekillik, Bakanlık aklınıza ne gelirse uzun ya da kısa nihayetinde birgün biter. Atalarımızın dediği gibi mahkeme kadıya mülk değil. Önemli olan o görevler nihayetlendiğinde arkanızda ne bıraktığınızdır. Hangi eserle anıldığınızdır. Bu sözlerimden sakın şu anlaşılmasın, benim Konya Şeker’i ve Pankobirlik’i bıraktığım falan yok. Her iki kurumda da görev ve sorumluluklarım devam ediyor ve şunun teminatını tüm hemşehrilerime verebilirim, Konya Şeker sistemini kurmuş makine intizamı ile işleyen bir kurum haline gelmiştir ve üstleneceğimiz hiçbir yeni görev, Konya Şeker’in projeci ve yatırımcı kurum karakterini değiştirmeyecektir. Başlattığımız ve Konya’ya duyurduğumuz hiçbir proje bugüne kadar lafta kalmadı. Mevcutlarda kalmayacak, hatta henüz ilan etmediğimiz pek çok devasa proje de önümüzdeki yıllarda start alacak. Yani Konya Şeker’in yatırımları Konya’nın doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine her tarafa yayılmaya, hem de artan bir ivme ile yayılmaya devam edecektir.

Siyasete gelince, siyaset kurumu bana göre kutsiliği olan bir kurumdur. Siyaseti eğer bir vekillik, bakanlık payesi olarak yorumlarsanız bunun sadece o makama ulaşan kişiye hayrı dokunur. O zaman da 3-5 metrekarelik vekil odası hakikaten anlamsızlaşır. O kadarcık, oda keyif sürmek için de eş dost ağırlamak için de dardır. Ama o odanın yetki ve sorumluluklarını millet hizmetine vakfedilmiş bir iddia ile bütünleştirirseniz, fiziki mekanıyla kıyaslanamayacak genişliktedir. Yani siyasete ne için talip olduğunuz önemlidir. Siyasette ne için yer almak istediğiniz önemlidir. Ben açık yüreklilikle şunu söylüyorum, benim talebim üç metre karelik vekil odasına değildir. Benim talebim meclis üyesi olarak millet hizmetinde kullanabileceğim, yetki ve haklaradır. Ve ben bir iddia ile çıkıyorum, bu yetki ve hakları sonuna kadar kullanma ehliyetine sahibim diyorum. Hemşehrilerime bunun taahhüdünü veriyorum. Ben size tarihten örnek vereyim. Hepimizin Rahmetle andığı Himmet Ölçmen elindeki yetkileri sonuna kadar kullanmasaydı, belki de bugün Konya’nın her tarafına yatırım götüren Konya Şeker Fabrikası bu topraklara kazandırılamayacaktı. Mesela, otobüsle seyahat eden bir bakan siyasete hiç girmeseydi, bugün bölünmüş yollarlımız olmayacaktı. Mesela hastane kuyruklarında bekleyen, fukaralığı bilen bir Başbakan, siyaset vasıtasıyla millete hizmetten mahrum bırakılsaydı, önündeki engelleri millet iradesi yıkmasaydı, bugün hastane kuyrukları devam ediyor olacak, milletin kaynakları bankalardan hortumculara akıyor olacaktı. Siyaset bu açıdan önemli. Yapacağınız hizmet, iddia ve idealleriniz varsa siyaset anlamlı ve ben de siyasete yer alarak milletime hizmet edebileceğime inandığım için siyasette yer almak istiyorum. Ankara’dan milletime ulaştırılacak hizmet imkânlarını gördüğüm için siyasete talibim.

Sayın Başkan daha önce de adaylığınız var. Şimdi ise AK PARTİ’den aday oldunuz. Bu gecikmiş bir karar mı ya da neden AK PARTİ?

Ben kadere iman etmiş birisiyim. Yaradan siyaset yoluyla millete hizmet etme imkanını daha önceki bir zamanda alnımıza yazmış olsaydı o fırsat o zaman karşımıza çıkardı. Rabbim bize Konya Şeker ve Pankobirlik’te millet hizmetini nasip etti. Neticede önemli olan nerede olduğunuz değil ne yaptığınızdır. Hayır ve şerrin ne de gizli olduğunu biz bilemeyiz. Bizim için hayırlısı buymuş. AK PARTİ’de siyaset yapma imkanım geçen dönem de olabilirdi. Nitekim böyle bir irade de oluşmuştu. AK PARTİ ile ne fikri anlamda ne de hizmet yaklaşımı açısından her hangi bir ayrımız gayrımız da yoktu.  Partililer ise hem hayat tarzı hem de dünya görüşü itibarıyla aynı olduğumuz arkadaşlarımızdı. Yolların o tarihte kesişmemesinin tek sebebi seçimlerin adı bile yokken, ta 2005 yılında bir arkadaşın, bir dostun, mekanımıza kadar gelip bizden aldığı söz idi. Benim için verilen söz, yapılan ahit önemlidir. Recep Konuk olarak ben makam ve mevki uğruna sözümden dönemezdim. Ben sözümden dönsem Recep Konuk olamazdım. Ancak o söz bir kapıyı kapattı belki ama binlerce gönlün kapısını açtı. Ben bu buluşmanın gecikmesini şöyle yorumluyorum, Konya Şeker’de yapacağımız hizmetler bitmemişti ve onlara vesile yarattı. Belki de Konya Şeker’in şefkat elinin, iş ve aş götüren bereket elinin kendilerine de ulaşması için o yıllarda henüz yatırım götüremediğimiz hemşerilerimiz o kadar kalbi dualar etti ki, meclis vasıtasıyla yapamayacağımız hizmetleri yapmak nasip oldu.

Mesela, Seydibey Dondurulmuş Parmak Patates fabrikasını bitirdik bu dönemde. Onlarca hemşehrimiz fabrikada işe girdi. Ancak ondan daha önemlisi binlerce hemşehrimiz patatesten para kazanmaya başladı. Fabrikanın açıldığı ilk yıl sanayi tipi patatesin tarladaki fiyatı %35 arttı. Yani üretici bir önceki yıla göre kazancını 2 den üçe çıkardı. Yine Panplast’ı bitirmek ve büyütmek nasip oldu. Onlarca evladımızın eli iş tuttu. Damla sulama borularında ülkemiz dışa bağımlı idi ve üreticinin parası oluk gibi dışarıya akıyordu. Orası devreye girince damla sulama borularının fiyatı yarı yarıya ucuzladı. Üretici hem daha ucuza damla sulama sistemi kurmaya başladı, hem de daha az su ve gübre ile daha çok ürün almaya başladı. Yine Tohum Üretim ve İşleme Tesisini bitirdik. Hem ucuz hem nitelikli tohumla daha çok verim alınmaya başlandı. Biyoetanolü, yem fabrikasını, buharlı küspe kurutmayı bitirdik. Sıvı şekerin kapasitesini arttırdık. Çikolata da yeni yatırımlarımızı tamamladık ve markamızı tanıttık. Şimdi bisküvi ve kek üretim tesislerini de tamamlıyoruz. Hayvancılıkta aldığımız mesafe ortada. Dünyanın ilk üçünde yer alacak bir et ve süt entegre tesisini kuruyoruz. Bunlar bu topraklarda üretilen eti, sütü işleyecek. Bu tesisler bu topraklarda üretilen, pancarı, arpayı, buğdayı aklınıza ne gelirse onları işliyor. Yani bu toprakların daha çok üretmesine, ürettiğini değerlendirmesine, üreticinin daha çok kazanmasına vesile oluyor. Ben özetle şunu söyleyeyim, son on yılda Konya Şeker’in fabrikalarında kullandığı tarım ürününün artması sonucu oluşan ek istihdam, yaklaşık 50.000’dir. Ağaçlandırmayı söylemiyorum bile sayısı 5.000.000’a ulaştı.

Yani biz siyaset olmadı diye boş oturmadık. Elimizdeki hizmet imkânını sonuna kadar kullandık. Ben belediye başkanlığı dönemim, Konya Şeker ve Pankobirlik’te üstlendiğim sorumlulukları düşünerek millet hizmetindeki hayatımı şöyle özetliyorum; çıraklık ve kalfalık dönemimizi Allah’a şükür üreterek ve taşıdığımız emanetlere zeval getirmeden geçirdik, ustalık dönemimiz de ise bu hizmetleri siyasette yer alarak katlamayı arzuluyoruz. Mutlaka herkesin, siyasete talip olan herkesin arzusu budur. Benim temennim kim daha fazla, bir nebze daha fazla hizmet edecekse o görevlerin o arkadaşlarımıza nasip olmasına yöneliktir. Başta da söylediğim gibi bizim AK PARTİ’de bugüne kadar yer alamamamız, bir fikri ayrılıktan ya da hizmet yaklaşımından kaynaklanmıyor. Hükümetimizin nesebine, meşrebine, köküne, kökenine bakmaksızın milletin her ferdini birinci sınıf vatandaş gören, her ferdine birinci sınıf hizmet götürmeyi amaçlayan yaklaşımının izlerini Konya Şeker’de göreceksiniz. Fukaralığı milletin kaderi olmaktan çıkarmak isteyen AK PARTİ ile bir ömrü bu uğurda geçirmiş Recep Konuk arasında hangi ayrı gayrı olabilir. Bu gecikmiş buluşma aile ferdinin evine kavuşmasıdır, aile efradıyla kucaklaşmasıdır. Ben öyle değerlendiriyorum.

Sayın Konuk, Konya siyasette nasıl bir Recep Konuk görecek? Siyasete girince hizmet için ne ile motivasyonunuzu sağlayacaksınız?

Aynı Recep Konuk karşınızda olacak. Proje üreterek, Taşkent’teki, Hadim’deki, Bozkır’daki, Sarayönün’deki, Kadınhanı’ndaki, Derbent’teki, Hüyük’teki, Derebucak’taki, Yalıhüyük’teki, Ahırlı’daki, Akören’deki, Çumra’daki, Ereğli’deki, Emirgazi’deki, Akşehir’deki, Altınekin’deki, Yunak’taki, Tuzlukçu’daki, Kulu’daki, Seydişehir’deki, Halkapınar’daki, Ilgın’daki, Güneysınır’daki, Karapınar’daki, Çeltik’teki, Cihanbeyli’deki, Beyşehir’deki, Doğanhisar’daki, memleketimizin bir çok İlindeki, ilçesindeki, köyündeki tek derdi daha çok iş ve daha çok aş olan üreticilerimize, vatandaşlarımıza hizmet etmekten başka bir gayesi olamayan Recep Konuk olacak karşınızda. Bunu demenin, bu sözü vermenin kolay olmadığını biliyorum. Ancak ben ne dediğimin farkındayım. Hangi taahhüdü üstlendiğimin de farkındayım. 24 saat yetmezse günü 25 saate çıkaracağız ve üreteceğiz. Başka çaremiz yok. Bunu yapmazsam benim uykularım kaçar, bunu yapmazsam benim vicdanım bana isyan eder. Çünkü ben oradan geliyorum. Birilerinin oralardaki insanlar için rahatından, sefasından, vaktinden fedakârlık etmesi gerekiyor. Sadece Sayın Başbakanımızın yükü omuzlaması yetmiyor, o yüke omuz verecek işin ucundan tutacak üretemediği, katkı veremediği zaman yüzü kızaracak insanlara ihtiyaç var.

Ben huzuru hizmet için geçirdiğim zamanda buluyorum. Ben ürettikçe, çalıştıkça dinleniyorum. Daha çok çalışırsam daha dinç oluyorum. Rahat ve sefa beni yoruyor. Çünkü benim motivasyon kaynağım farklı. Ben köy çocuğuyum. Kerpiç evde doğdum. Benim için kerpiç ev, üç öğün tarhana ile karın doyurma hatıralarımda kaldı. O tarhananın tadını özlüyorum. Kerpiç evin kokusunu da özlüyorum. Birkaç gün gidip o ortamı teneffüs ediyor, tarhanayla ağzımı tatlandırıyorum. Ancak Anadolu’nun o köylerinde çocuklar 365 gün, üç öğün tarhanayla yetinmek zorunda kalıyor. Kışın ayazında çocukların üzerinde taklit yazlık tişörtler kat kat modayı takip için giyilmiyor. Oralarda yazlık kışlık gardroplar yok. Birilerinin bunu değiştirmek için çok çalışması gerekiyor. Kimse bütün yükü Başbakanımızın, hükümetimizin üzerine yıkıp kenardan seyredemez, seyretmemeli. Biz Konya Şeker’de mesele hükümetin meselesidir, bize ne biz ticaretimize bakarız demedik. Kenara çekilmedik. İşin ucundan tutmaya gayret ettik. İnşallah bundan sonrasında da hep işin ucundan tutmaya devam ederiz. Çünkü biz siyasete yük olmak için değil yük almak için talibiz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.