Yazar Doğan'ın Ak Parti tespiti

Son günlerde üst üste kamuoyu araştırmaları yayınlanıyor. Muhalefet partileri, iktidarın ciddi bir erime içinde olduğunu iddia ediyor. Bu düşünce, Baykal'ın Başbakan'la yaptığı sıradan bir konuşmayı "erken seçim"e yormasına sebep oldu. Seçimlere 1,5 yıl gibi bir süre olmasına rağmen estirilen fırtına acaba ne ölçüde gerçeği yansıtıyor?

Öncelikle şu tespiti yapmak gerekir: Gerçekten de içi ve dış konjonktür, küresel ve uluslar arası gelişmeler hükümeti zorlayacak, yıpratacak mahiyette. Yüzyılın en büyük küresel mali krizi bir çok ülkede hükümetleri derinden sarsıyor. Yaşanan ekonomik çalkantı ve küçülme tablosu, ciddi siyasi sonuçlar doğuruyor.

Tahrikler sonucu gerilimin yükseldiği açılım alanında da kamuoyunun belli bir kesimi tesir altında görünüyor. Bu tesirin kamuoyu araştırmalara yansıyan boyutu fikir sahibi olmayan, net bir kanaat zikredemeyen insanların sayısındaki artıştır.

Bu ve benzeri gelişmelerin hükümetin büyük oranda gerilemesine sebep olacağı varsayılıyor. Oysa durum varsayıldığı gibi değil…

Hükümetin oy kaybettiği kanaati SONAR'ın araştırmasına dayanıyor. SONAR, AK Parti'yi yüzde 31.7, CHP'yi yüzde 28.2, MHP'yi ise yüzde 19.5 gösteriyor. SONAR'ın araştırmasından sonra yapılan daha taze anketler ise durumun hiç de böyle olmadığını ortaya koyuyor. ANAR'ın sonuçları, AK Parti'yi yüzde 38, CHP'yi yüzde 23, MHP'yi yüzde 16 gösteriyor. Sonuçlar mahalli seçim sonuçlarıyla neredeyse aynı. ANAR'ın araştırmasını hemen hemen teyid eden başka bir araştırma da GENAR'ınki. Ona göre AK Parti yüzde 37.5, CHP yüzde 24.7, MHP yüzde 17.5. Anketlerde 1 puanlık sapma olabileceğini düşündüğümüzde siyasi tablo yaklaşık olarak ortaya çıkıyor.

AK Parti, tüm olumsuzluklara rağmen son seçimdeki oyunu korumaktadır. Bu, bile başlı başına büyük bir başarıdır. Çünkü şu an yaşanan küresel sıkıntıların yarısı başka bir hükümet dönemine denk gelse, ortada ne hükümet kalırdı, ne parti, ne de istikrarlı bir ülke… Açılım konusunda belli oranda bir kafa karışıklığı yaşanıyor olması da doğaldır. Çünkü hükümet, konuyla ilgili çalışmalarını salı günü Meclis Genel Kurulu'nda açıklayacak. Baykal'ın "hükümet bilgilendirmeden genel görüşme istedi" eleştirisi şaka gibi. Çünkü genel görüşme zaten bilgilendirmek amacıyla yapılıyor. Sayın Baykal görüşmeyi anlamsız şartlarla imkansız hale getirmese, istediği bilgilendirmeyi de alacaktı. Önümüzdeki haftadan itibaren kamuoyunun açılım konusunda daha net bir fikre sahip olacağını düşünüyorum.

Kamuoyu araştırmalarının ortaya koyduğu gerçek, hükümetin oy kaybettiği ve eridiği değil, yaşanan şartlara rağmen muhalefetin ümit ve güven vermediği, ciddi bir destek artışı sağlayamadığıdır.

Krizin en derin olduğu bu dönemde hükümet oyunu koruyabiliyorsa, normalleşmenin sağlandığı önümüzdeki yaz döneminde hükümetin bir sıçrama yapacağı düşünülebilir. Bugün makul bir söylemle toplumun karşısına çıkamayan muhalefet, acaba o zaman ne söyleyecek, 2011 seçimine hangi heyecanla gidecek?