Yandaşlık iddiasına fıkralı yanıt!
Bir dönem Star gazetesi İcra Kurulu Başkan Vekilliği de yapan Levent Gültekin, TMSF'nin yeni Başkanı Şakir Ercan Gül’ün teklifiyle CINE5’in başına getirildi. Gültekin, Marketing Türkiye dergisine yıllardır sahiplik sorunu yaşayan CINE5’in bu basiretsizliğini, neden bu görevi üstlendiğini ve medyaya olan küskünlüğünü anlattı.
Gültekin,
"
Kanal 24 ve Star ile yollarınızı ayırdıktan sonra çok konuşuldunuz. Hatta “Medyaya küstü, İngiltere’ye kafa dinlemeye gitti” diyenler oldu. Neler oldu o dönemde?
"NE YAPACAĞIM DEĞİL NE OLACAĞIM DİYENLER HAKİM"
Yani bir karamsarlık mı söz konusuydu?
Medyanın geleceği konusunda hâlâ karamsarım. Çünkü medyada sektörü iyi bilen, anlayan ve analiz eden patron eksikliği çok fazla. En son Aydın Doğan da çekiliyor. Yeni gelen birçok patron medyanın asli işlevini yapma niyetiyle gelmiyor. “İktidarlarla bir şekilde yakınlık kurarım” mantığıyla geldiği için, iyi işler çıkma şansı da pek mümkün görünmüyor. Medyada başarının, iyi ve kaliteli iş yapmanın hemen hiç prim yapmadığı dönemlerden birini yaşıyoruz. İnsanlar vizyonunu makam üzerine kuruyor. “Hangi makama geldim, nerede oturacağım, ne kadar kalacağımın peşinde insanlar yani ne yapacağım değil ne olacağım diyen insanların hakimiyeti var medyada. Hayır, hiç kimse kendini işinden bağımsız
Peki TMSF’yle yolunuz nasıl kesişti?
Şakir Ercan Gül, TMSF’nin başkanı olunca şimdi Cine5 Yönetim Kurulu Başkanı olan Turan Korkmaz beyin tavsiyesi üzerine beni davet etti. Dedi ki, “CINE5’in toparlanması ve satışa hazır hale getirilmesi gerek.” Derleyeceğiz, toparlayacağız ve Şakir Bey’e de destek olacağız diye girdim bu işe; yani satılana kadar toparlama niyetiyle geldim diyebilirim Dört ayda kanal derlendi toparlandı. Aylık zararı 10’dan 1’e indi. Belki de grup
"TMSF'NİN EL KOYDUĞU KANALLAR TAHRİP OLUYOR"
Bu kanalın basireti bağlı diyorlar. Erol Aksoy - TMSF, TMSF - Erol Aksoy derken kanal sürekli el değiştiriyor. Devlet kurumu içinde bile sizinle birlikte iki yöneticisi oldu. Çok yıpranmadı mı?
TMSF’nin el koyduğu kanallar, ki burada TMSF’nin suçu demiyorum, tahrip oluyor. Çünkü medyayı bu sektörün dinamiklerini çok iyi bilmiyorlar ve asıl işleri de zaten bu değil. Amaç değerini koruyarak satmak olunca da yatırım yapılamıyor. Bundan dolayı da kurum yıpranıyor. CINE5 bunların içerisinde en çok yıprananlardan biri. Çünkü en uzun
Peki, siz CINE5 markasını nerede görüyorsunuz?
CINE5 Türk televizyonculuğunun en pırıltılı markalarından biridir. İmajı çok güçlü. Hatıralarda, hafızalarda çok belirgin, ayrı bir yeri var. İddialı, sağlam, sarsılmaz yönleri olan bir marka CINE5. Ben de bu benzersiz markayı onarma ve yenileme çalışması içindeyim. Nitekim Türkiye’de bir kanalın dört ayda izlenme oranın 0,5’ten 1’e çıkılması az iş değildir. NTV’nin, Habertürk’ün izlenme oranının 1,2-1,3 olduğu bir yerde CINE5’in 1 olması dikkate değer bir şey. Satılana kadar çok daha ötesini hedefliyoruz ve o hedeflere de ulaşacağımıza inanıyorum.
İZLENME ORANLARI İÇİN FAZLA PERSONELİ ÇIKARTTIK
İzlenme oranını yükseltmek için neler yaptınız?
Daha ziyade tanışıklık, kişisel ilişkileri üzerinden ortaya çıkmış programlar vardı ve izlenmiyordu. Biz başladığımızda bunları kaldırdık. Epey bir personel fazlası vardı. Yaklaşık 80-90 tane personel çıkardık. Kanal iyi işler yapabilecek kaynak oluşturmaya başladı bu kesintilerden. Bu arada belirteyim TMSF, gruba herhangi bir
Bu yeniliklerle değeri nedir CİNE5’in?
CINE5’in değerini iki şey belirliyor diyebiliriz. Birincisi CINE5’ten başka ulusal olup da, satılması gündemde olan herhangi bir kanal yok. O yüzden bu son. İkincisi haber kanalı Habertürk ulusal
SEKTÖRÜN OYUNCULARI BABA PARASI YİYEN DELİKANLILAR
Medya ve onun polemiklerine dönecek olursak, yazılı medya gitgide küçülüyor. Ancak işin garip yanı bu küçülen medya, bir yandan da popüler köşe yazarları üretiyor. Bu iş nasıl oluyor?
Sermaye sahipleri, bu popülerlikten pek de hoşnut görünmüyor. Bakın medyayı bir mahalle gibi düşünelim. Mahallenin oyuncuları, patron parasıyla her türlü ‘hovardalığı’ yapan, yani baba parası yiyen delikanlılar gibiler. Bu durumdan hem sektör içerisinden hem sektör dışarısından kim hoşnut olabilir ki? Geçtiğimiz günler de Aydın Doğan bir açıklama yapmıştı: “Eğer bir daha dünyaya gelme imkânım olursa, köşe yazarı olmak istiyorum.” Bu çok ilginç bir açıklamadır. Bunu neden söylüyor? Zorluk çeken ben, sıkıntı çeken ben, parayı harcayan ben, sefasını süren başkaları… Çünkü Türkiye’de sırtında yumurta küfesi taşımadan en çok ahkam kesme hakkını elinde bulunduran kişiler köşe yazarları Türkiye’deki birçok köşe yazarı iyi bir Türkiye inşasına, şık, kaliteli toplum inşasına yönelik işler yapmaktan çok uzak. Gazetelerin satmamasından işlerin her gün daha kötüye gitmesinden hiçbir köşe yazarı veyahut
"YANDAŞLIK YENİ BİR KAVRAM DEĞİL"
Peki ya yandaşlık tartışmalarına ne diyorsunuz.
Yandaşlık kavramı yeni bir şey değil. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri Türk
Hatırlayacak olursanız Tansu Çiller’in Başbakan olduğu gün medya acayip bir hava girmişti. Asıl ilginci 2000 krizinin çıkmasından bir hafta önce “Türkiye’nin önü aydınlık” şeklinde gazeteler manşet attılar. Bu duruma verilecek birçok örnek var…
Peki CINE5 satıldığında ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Gelecek planları yapan biri değilim. Bu sektörde çalışmaktan keyif alıyorum yöneticilik olmazsa bile başka bir bölüme yönelebilirim hırsım yok canım nerede hangi pozisyonda çalışmak istiyorsa orda çalışıyorum. Kaldı ki bu tip işlerde Allah’ın takdirinin belirleyici olduğunu düşünürüm. Yani nasip!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.