Yakın tehlikelere karşı uyarmalıyız
Son günlerde çocuk ölümlerinin nedenlerini tartışan Türkiye, çocuk katillerinin yakın çevreden olmasıyla bir kez daha sarsıldı. Uzmanlar uyarıyor: 'Çocuklara zarar uzaklardan gelmiyor. Yakın çevreden, tanıdıklardan geliyor. Onun için sadece yabancı tehlikelere karşı değil, yakındaki tehlikelere karşı uyarmak gerekiyor.'
Türkiye son dönemde ardı ardına çocuklarının ölümüyle yasa boğuldu. Çocukların küçük yaşta niçin katlediğiyle ilgili sorular cevap bulmadan, kamuoyu çocukların yakın akrabalar ve aile tarafından tanınan kişiler tarafından katledilmesiyle bir kez daha sarsıldı. Türkiye'de geçen 4 ayda 13 çocuk yaşamını yitirdi. Sadece Nisan ayında ölen 6 çocuktan 3'ü cinayete kurban gitti. Adana'da Gizem Akdeniz, Van'ın Başkale ilçesinde Taner Kaya ve Kars'ta Mert Aydın'ın vahşice öldürülmesi uzmanları bu konuda harekete geçirdi.
DİKKATLİ OLMALILAR
23. dönemde kayıp çocukların sorunlarının araştırılması ve gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun Başkanlığını yürüten AK Parti İstanbul Milletvekili Halide İncekara, çocuk istismarlarının önüne geçilmesi için ilk önce ailelerin dikkatli olması gerektiğini söyledi.
ÇOCUĞU KORKUTMADAN UYARIN
Gerekli hassasiyetin davranış biçimine yansıması halinde başarıya ulaşacağına dikkat çeken İncekara, 'Çocuklara zarar uzaklardan gelmiyor. Yakın çevreden, tanıdıklardan zarar geliyor. Onun için çocukları sadece yabancı tehlikelere karşı değil, yakındaki tehlikelere karşı uyarmak gerekiyor. Bu uyarı, çocuğu travmaya sokmadan korkutmadan yapılmalı' diye konuştu.
AİLELER MEDYA İLE EĞİTİLMELİ
Ailelerin çocuklara istismar konusunda öğretici olması gerektiğine dikkat çeken İncekara, 'Çocuk istismarı ya da şiddeti hemen her gün Türkiye'de yaşanıyor. Basının bu konuya olan duyarlılığı, kamuoyunun da dikkatini bu yöne çekiyor. Fakat ailelerin sürekli canı yanıyor. Özellikle basın ve medya yoluyla vatandaşların uyarılması gerekir. Aileler en çok hangi şekilde iletişim araçlarını kullanıyorsa bu yolla eğitilmeli. Diziyse dizinin içeriğine serpilmeli' şeklinde konuştu.
Kayıp çocuklar her geçen gün artıyor
Ülkemizde halen yaşayan her 10 kişiden beşi 29 yaşından küçükken, üçü 0-14 yaş grubu arasında yer alıyor. Türkiye'nin 'geleneksel' aile yapısında son 50 yılda meydana gelen değişikler, hızlı kentleşme ve artan göç hızı, sosyal desteğin azalmasına zemin hazırlarken, zorlu çalışma yaşamı ve ekonomik sorunlar da aile için sorunları beraberinde getiriyor. Kitle iletişim araçlarının kontrolsüz yaygınlaşması ve küreselleşme de aile kavramı için başlı başına bir tehdit unsuru haline gelirken, gelişme çağındaki çocukların ruhsal ve sosyal gelişimleri de olumsuz etkileniyor. Olumsuz etkilenen her çocuk, olumsuzluklar nedeniyle mağdur edilebiliyor.
5 YILDA 29 BİN ÇOCUK KAYBOLDU
Kayıp çocuk sayısı her geçen gün artarken, 2005-2010 yılları arasında Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarına geçen kayıp çocuk ihbar sayısı 29 bin 223. Bu sayının önemli bir kısmı bulunmuş olsa da aynı dönem için Jandarma Genel Komutanlığı'na yapılan 2 bin 961 kayıp çocuk ihbarından 297'si halen aranmakta olarak belirlenmiştir.
Son 10 yılda 250 bin çocuk
Türkiye, dünyada çocuk istismarında üçüncü sırada yer alıyor. Yalnızca geçtiğimiz yıl Türkiye genelinde 18 bin çocuğun istismara uğradığı belirtilirken, son 10 yılda cinsel istismara uğrayan çocuk sayısının 250 binlere ulaştığı ifade ediliyor. Kan donduran rakamlar Ankara Çocuk Koruma Birimi'nin araştırmasıyla bir kez daha gün yüzüne çıktı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne 2005 yılında gelen vaka sayısı 17. 2010'da ise bu sayı 34'e yükselmiş. Cinsel istismarı sorgulayan lokal çalışmalara göre üniversiteye giden öğrencilerin yüzde 10 ila 44'ünün çocukken cinsel istismara maruz kaldığı ortaya çıkmış. Gelen vakalara göre bunların yüzde 60'ı kız, yüzde 40'ı erkek. Çocuk İstismarı Komisyonu'na göre ise Türkiye genelinde yılda 7 bine yakın istismar söz konusu.
Yerel yönetimlerle aileler eğitilmeli
Kamuoyu vicdanını kanatan olayların yalnızca aile kavramının zarar görmesiyle açıklanamayacağını ifade eden Sosyal Değişim Derneği Başkanı ve Nefret Suçları Yasa Kampanyası Sözcüsü Cengiz Alğan, 'Çocuk kaçırma vakalarına genellikle cinsel suçlar eşlik ediyor. Bu bilgiyi veri olarak ele alırsak temelde cinsel eğitimin yetersiz, hatta yok denecek kadar az olmasını, bu durumun bir tabu olarak kalmasını sebep gösterebiliriz' diye konuştu. Çocuklara verilen insan hakları bilincinin de yetersiz olduğuna dikkat çeken Alğan, 'Cinsel eğitim kısmı insan hakları eğitiminin yetersizliği yanında denizde damla olarak kalıyor. Çocukların yanı sıra ailelerin de eğitilmesi gerekiyor. Bu konuda devletin merkezi bir programı yerel yönetimlerin de desteğiyle gerçekleştirebileceğini düşünüyorum' şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.