'Üzgünüm anlayamıyorum'
Henüz sadra şifa bir haber yok, ne yazık ki!
Kahır dolu bir cümle geliyor dilimin ucuna.
Ama söylememeliyim…
Umutla, duayla, pür dikkat takip ediyorum en ufak bir haberi.
İHA muhabiri İsmail Güneş'in 112 Acil Servis görevlisiyle yaptığı görüşmeyi televizyondan tekrar, tekrar dinliyorum.
Bacağı kırık vaziyette helikoptere sıkışmış olan İsmail kardeşimiz “Hâlâ yerimizi tespit edemediler mi?..” diyor, kazadan hemen sonra.
“Tipi var” diyor İsmail zorlukla; “Üşüyorum!...”
Bu satırları karalarken saate bakıyorum, tastamam 27 saat geçmiş kazanın üzerinden.
Lakin koca helikopter hâlâ bulunamamış!
Yine o cümle geliyor dilimin ucuna.
Sabret, diyorum; bildiğim bütün duaları okuyarak.
Sabret!
Netameli anlarda hamaset içeren cümlelerden özellikle kaçınmak, “soğukkanlı” olmak gerek. Eksi 15 derece sıcaklıktaki Muhsin Başkana hâlâ ulaşılamamışken ne kadar “soğukkanlı” olunacaksa!..
Telmaşa demokratların apolet gölgesi aradığı bir dönemde, Muhsin Başkanın susmayan yiğit sesini, birkaç arkadaşıyla birlikte 28 Şubat cuntasına direnişini düşünüyorum.
Mesela “Türkiye İran olmayacak ama Suriye de olmayacak!..” sözü geliyor aklıma.
İlkin gözlerim dolu dolu oluyor; sonra zihnim bulanıyor!
Resmi, gayri resmi bir yığın açıklama yansıyor ekranlara, ama, hiçbir şeyi anlayamıyorum.
Teknik sıkıntı devam etse de, arama kurtarma ekipleri canla başla çalışıyor, bölgeyi didik didik ediyormuş.
Hava ve arazi şartları çok olumsuzmuş!
Ne ki, sıcaklık eksi 15 derece, kar kalınlığı yaklaşık 2 metre olsa da, elden gelen her şey yapılıyormuş.
Genelkurmay özel birlikleri, jandarma kurtarma ekibi, emniyet teşkilatı, AKUT, Alperen Ocakları, köy korucuları, hulasa, bütün Türkiye kazazedeleri arıyormuş.
Çok tuhaf:
Gerçekten hiçbir şeyi anlayamıyorum!
Muhsin Başkanla tanışık olmanın ötesinde arkadaş, ahbap olduğunu söyleyen Sayın Cumhurbaşkanımız, son derece açık seçik bir şekilde, yapılması gereken her şeyin yapıldığını söylüyor.
Duyuyorum ama anlayamıyorum!
Cemil Çiçek üzüntüsünü bildirmek ve hissiyatını paylaşmak için BBP Genel Merkezi'ni ziyaret ediyor.
Basın mensuplarına, bütün arkadaşların seferber olduğunu, olaydan hemen sonra Genelkurmay Başkanlığı'yla irtibata geçildiğini, kurtarma ekiplerinin acilen bölgeye sevk edildiğini, tüm imkanların kullanıldığını anlatıyor.
Uzun lafın kısası; hükümetin, askerin, emniyet teşkilatının büyük bir gayretle çalıştıklarından bahsediyor.
Duyuyorum ama anlayamıyorum!
Helikopterin yerini tespit etmeye yarayan GPS (Global Positioning System) cihazının çalışmadığını söyleyen uzmanlar asla bir zaaf olmadığını anlatıyorlar.
Cep telefonuyla uzun uzun konuşulduğu halde, baz istasyonu eksikliğinden dolayı koordinatlar saptanamıyormuş.
Teknolojik yetersizliğin altını çizenler dahil, arazi ve hava koşullarının zorluklarını tekrarlayanları, elden gelen her şeyin yapıldığını söyleyenleri can kulağıyla dinliyorum
Üzgünüm yine anlayamıyorum!
Dilimin ucuna gelip de, söylemediğim hep o cümle yüzünden.
Biliyorum.
Sonunda, daha fazla dayanamayıp; “Muhsin Başkan olsaydı, o karlı dağları yerinden kaldırırdı…” cümlesini söyledim.
Ağladım!
Ve, anladım!
Muhsin Başkanın şiirindeki gibi yakarıyorum şimdi:
“Ey sonsuzluğun sahibi…”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.