Türkler’in 60 Milyar Doları Hangi Yabancı Bankada?
Yayınlanma:
Başbakanın Patronların yurtdışında zulası var sözleriyle başlayan tartışmaya BDDK Başkanı da katıldı.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin’in Türk vatandaşlarının yurtdışındaki paralarına ilişkin açıklamaları gündeme damgasını vurdu. Bilgin ‘Kuzey Avrupa ülkesindeki bir bankada Türk vatandaşlarının 60 milyar doları olduğunu’ söyledi. Bilgin söz konusu paranın ketumiyetiyle tanınan bir ülkede bulunduğunu vurguladı. Bu bilgiyi önceki akşam bir sohbette duyduğunu ve doğru olduğuna inandığını kaydeden Bilgin’in sözleri yurtdışındaki Türk varlıklarıyla ilgili yeni bir tartışma başlattı. Bilgin’in bahsettiği söz konusu tutar, özel sektörün net dış borç stokunun yaklaşık yarısına denk geliyor.
PARAYI GETİRMEYEN AFFEDİLEMEZ
ACTIVE Academy tarafından düzenlenen 3. Risk Yönetimi Zirvesinde konuşan Bilgin, özel sektörün yurtdışına olan borçlarıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bilgin şunları söyledi: ‘Diyoruz ki, reel sektörün yurtdışına borcu var. Doğrudur. O bir risk unsurudur. Ama buradaki en büyük dezavantajımız bunun ayrıntılarını bilmememiz ve bilgi azlığıdır. Bilgisizliğin temel kaynağı ise yurtdışından temin edilen kredilerin karşılığıdır. Eğer bu kredilerin karşılığında yurtdışında zamanında park etmiş servetler söz konusu ise çok rahat ederiz. Ancak konunun gizemi bize bu şansı tanımıyor ve sadece tahminde bulunabiliyoruz.’ Ülkenin değerlerinin yurtdışına taşınmasının kabul edilemeyeceğini ve varlık barışındaki imkanın hálá kullanılmamasının affedilemeyeceğini belirtti. Bilgin, krizde muhtemelen dünya finans piyasasının yeniden şekilleneceğini ve yeni bir finansal mimari çizileceğini söyledi. Yeni mimarinin başarı şansının birçok konunun yanı sıra şeffaflığa verilecek öneme doğrudan bağlı olduğunu vurgulayan Bilgin, şunları kaydetti:
HALLERİNİ MERAK EDİYORUM
‘SANIRIM offshore merkezler veya bazı ülkelerdeki gizli isimler üzerindeki para hareketlerindeki sır perdesi kalkmadan da şeffaflık tam anlamıyla sağlanamayacaktır. İşte tam bu noktada, bazı ülkelerdeki, ketumiyetiyle ünlü bazı Kuzey Avrupa ülkelerindeki bankalarda milyarlarca doları bulunan vatandaşlarımızın halini de merak ediyorum. Türk bankalarından kredi alamayan, kredibilitesi düşmüş kişilerin veya bazı kişilerin yurtdışı borçlarını başarıyla yenileyebilmesi de bu sonuçlara ulaşmamızda bize yol göstermekte. Kontrol istediğimiz ölçüde olursa, bu gibi hesabı olanlar için bir anlamda kabus olabilecektir. Bu vatandaşlarımız yurtdışı bankaların sağlıklılıklarını da sorgulamalı.’
O banka ya UBS ya da Credit Suisse
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin’in Türkler’in bir Kuzey Avrupa bankasındaki servetleriyle ilgili dün yaptığı çarpıcı açıklama bankacıların da kafasını karıştırdı. Bugüne kadar Türkler’in yurtdışındaki paralarının orta Avrupa ülkesi İsviçre’de park etiğini düşünen bankacılar arasında ‘hangi ülke’ tartışması başladı. Kuzey Avrupa olarak bilinen İskandinav ülkelerinde Bilgin’in 60 milyar dolar olarak belirttiği varlığı tek başına taşıyan büyüklükte bankanın bulunmaması da tartışmaların dozunu alevlendirdi. Telefonla ulaştığımız BDDK Başkanı Bilgin ise konuya açıklık getirdi: ‘Sanırım coğrafi bilgilerimin zayıflığından dolayı bölgeyi karıştırdım. Kastettiğim ülke İsviçre yanıtını verdi.’ Bilgin banka ismiyle ilgili bilgi vermezken, piyasadaki yorumlar Türkler’in en çok çalıştığı iki İsviçre bankası olan UBS ve Credit Suisse’e çevrildi.
Öte yandan İsviçre’nin en büyük bankalarından UBS ile ABD arasında vergi kaçırma tartışması yaşanıyor. Geçtiğimiz günlerde ABD, UBS’i, maliyeden 17 bin Amerikalı’nın hesaplarını saklamak amacıyla gizli anlaşma yapmakla suçlayıp, dava açtı. UBS de davanın düşmesi için şu ana kadar 250 müşterinin ismini ABD savcılarına teslim etti.
Bankacılığın küçük kalması avantaj oldu
Bilgin ‘Bankacılığımızın hep şikayet ettiğimiz bir yönü vardı. ‘GSMH’nin üzerine çıkamadı, hálá güdük kaldı’ diyorduk. Aslında bu dönemde bankacılığımızın daha fazla büyümemesi, en azından GSMH’yi aşmamış olması da bir avantaj’ dedi. Bilgin, 23 Şubat 2009 itibariyle küresel kriz nedeniyle tüm dünyada yaşanan kayıpların 1.1 trilyon dolara ulaştığını, IMF’nin zararların 2 trilyon doları aşabileceği tahmininde bulunduğunu kaydetti.
PARAYI GETİRMEYEN AFFEDİLEMEZ
ACTIVE Academy tarafından düzenlenen 3. Risk Yönetimi Zirvesinde konuşan Bilgin, özel sektörün yurtdışına olan borçlarıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bilgin şunları söyledi: ‘Diyoruz ki, reel sektörün yurtdışına borcu var. Doğrudur. O bir risk unsurudur. Ama buradaki en büyük dezavantajımız bunun ayrıntılarını bilmememiz ve bilgi azlığıdır. Bilgisizliğin temel kaynağı ise yurtdışından temin edilen kredilerin karşılığıdır. Eğer bu kredilerin karşılığında yurtdışında zamanında park etmiş servetler söz konusu ise çok rahat ederiz. Ancak konunun gizemi bize bu şansı tanımıyor ve sadece tahminde bulunabiliyoruz.’ Ülkenin değerlerinin yurtdışına taşınmasının kabul edilemeyeceğini ve varlık barışındaki imkanın hálá kullanılmamasının affedilemeyeceğini belirtti. Bilgin, krizde muhtemelen dünya finans piyasasının yeniden şekilleneceğini ve yeni bir finansal mimari çizileceğini söyledi. Yeni mimarinin başarı şansının birçok konunun yanı sıra şeffaflığa verilecek öneme doğrudan bağlı olduğunu vurgulayan Bilgin, şunları kaydetti:
HALLERİNİ MERAK EDİYORUM
‘SANIRIM offshore merkezler veya bazı ülkelerdeki gizli isimler üzerindeki para hareketlerindeki sır perdesi kalkmadan da şeffaflık tam anlamıyla sağlanamayacaktır. İşte tam bu noktada, bazı ülkelerdeki, ketumiyetiyle ünlü bazı Kuzey Avrupa ülkelerindeki bankalarda milyarlarca doları bulunan vatandaşlarımızın halini de merak ediyorum. Türk bankalarından kredi alamayan, kredibilitesi düşmüş kişilerin veya bazı kişilerin yurtdışı borçlarını başarıyla yenileyebilmesi de bu sonuçlara ulaşmamızda bize yol göstermekte. Kontrol istediğimiz ölçüde olursa, bu gibi hesabı olanlar için bir anlamda kabus olabilecektir. Bu vatandaşlarımız yurtdışı bankaların sağlıklılıklarını da sorgulamalı.’
O banka ya UBS ya da Credit Suisse
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin’in Türkler’in bir Kuzey Avrupa bankasındaki servetleriyle ilgili dün yaptığı çarpıcı açıklama bankacıların da kafasını karıştırdı. Bugüne kadar Türkler’in yurtdışındaki paralarının orta Avrupa ülkesi İsviçre’de park etiğini düşünen bankacılar arasında ‘hangi ülke’ tartışması başladı. Kuzey Avrupa olarak bilinen İskandinav ülkelerinde Bilgin’in 60 milyar dolar olarak belirttiği varlığı tek başına taşıyan büyüklükte bankanın bulunmaması da tartışmaların dozunu alevlendirdi. Telefonla ulaştığımız BDDK Başkanı Bilgin ise konuya açıklık getirdi: ‘Sanırım coğrafi bilgilerimin zayıflığından dolayı bölgeyi karıştırdım. Kastettiğim ülke İsviçre yanıtını verdi.’ Bilgin banka ismiyle ilgili bilgi vermezken, piyasadaki yorumlar Türkler’in en çok çalıştığı iki İsviçre bankası olan UBS ve Credit Suisse’e çevrildi.
Öte yandan İsviçre’nin en büyük bankalarından UBS ile ABD arasında vergi kaçırma tartışması yaşanıyor. Geçtiğimiz günlerde ABD, UBS’i, maliyeden 17 bin Amerikalı’nın hesaplarını saklamak amacıyla gizli anlaşma yapmakla suçlayıp, dava açtı. UBS de davanın düşmesi için şu ana kadar 250 müşterinin ismini ABD savcılarına teslim etti.
Bankacılığın küçük kalması avantaj oldu
Bilgin ‘Bankacılığımızın hep şikayet ettiğimiz bir yönü vardı. ‘GSMH’nin üzerine çıkamadı, hálá güdük kaldı’ diyorduk. Aslında bu dönemde bankacılığımızın daha fazla büyümemesi, en azından GSMH’yi aşmamış olması da bir avantaj’ dedi. Bilgin, 23 Şubat 2009 itibariyle küresel kriz nedeniyle tüm dünyada yaşanan kayıpların 1.1 trilyon dolara ulaştığını, IMF’nin zararların 2 trilyon doları aşabileceği tahmininde bulunduğunu kaydetti.
Ekonomi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.