Türkiye, IMF defterini tümden kapattı
Yayınlanma:
Başbakan Erdoğan 'Ulusa Sesleniş' son bir ayda Türkiye gündemini meşgul eden olaylara değinirken soykırım tasarısı yüzünden ABD ve İsveç'e tepki gösterdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin ne yakın ne uzak geçmişinde komplekse kapılmasını gerektirecek bir durum bulunmadığına olan inancının tam olduğunu belirterek, ''Ne ABD'nin ne İsveç'in yüzyıla yakın zaman önce cereyan etmiş bu olaylarla (1915 olayları) doğrudan bir ilgisi var. Ortada, olayı delilleriyle açıklığa kavuşturan, yetkin ve objektif bir bilimsel çalışma var mı? O da yok. Peki, neye göre karar veriyor bu insanlar? Kendilerinin ya da partilerinin iç ya da dış politika menfaatlerine göre'' dedi.
Başbakan Erdoğan, televizyonlardan yayımlanan ''Ulusa Sesleniş'' programındaki konuşmasına, ''Kış mevsiminin yavaş yavaş etkisini kaybederek yerini bahara bıraktığı, gönüllerimizde yeni başlangıçların, yeni umutların uyandığı güzel bir dönemin başında yine birlikteyiz'' sözleriyle başladı.
Başbakan Erdoğan, televizyonlardan yayımlanan ''Ulusa Sesleniş'' programındaki konuşmasına, ''Kış mevsiminin yavaş yavaş etkisini kaybederek yerini bahara bıraktığı, gönüllerimizde yeni başlangıçların, yeni umutların uyandığı güzel bir dönemin başında yine birlikteyiz'' sözleriyle başladı.
-IMF İLE İLİŞKİLER-
Ulusa Sesleniş konuşmasında IMF ile ilişkilere de değinen Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin IMF üyesi 192 ülkeden biri olduğunu hatırlatarak, Türkiye'nin uzun yıllardır, yapılan stand-by anlaşmaları doğrultusunda IMF ile birlikte yoluna devam ettiğini dile getirdi.
IMF heyetleriyle gelecek döneme ilişkin olarak yapılan görüşmelerde ortak bir zeminde anlaşma sağlayamadıklarını belirten Erdoğan, sunları kaydetti:
''Baştan beri IMF tarafına belli ilkelerimiz olduğunu, özellikle siyasi baskılara taviz vermeyeceğimizi ifade ediyoruz. Sürecin sonunda IMF'nin beklentileri ile bizim ilkelerimiz arasında bir uzlaşma noktasına ulaşılamayacağı ortaya çıktığından süreci sona erdirdik.
Türkiye bu dönemde IMF ile yeni bir stand-by anlaşması yapmayacaktır. IMF yetkililerinin görüşü de Türkiye'nin yükselen yeni ekonomik göstergeleri açısından böyle bir anlaşmaya ihtiyacı olmadığı yönündedir. Bundan böyle IMF ile ilişkilerimizi kendi rutini içinde sürdüreceğiz, yolumuza bu şekilde devam edeceğiz.
Türkiye ekonomik olarak artık rüştünü ispatlamış, kendi ayakları üstünde durabilecek bir sağlamlığa erişmiştir, bu konuda hiçbir şüphemiz, endişemiz yok. Aksine kendi dinamik potansiyelimizi özgüvenimizle birleştirerek uzun vadede gücümüzü daha iyi hissettireceğimizi düşünüyoruz.
Çok kısa bir zamanda yaptığı atılımlarla dünyanın en büyük 17. Ekonomisi haline gelen Türkiye, inşallah Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş Yıl Dönümü'ne ilk 10 ülkeden biri olarak girecektir. Buna inancımız sonsuz, bu potansiyeli de ülkemizde fazlasıyla görüyoruz. Bunun için hepimize büyük görevler düşüyor, her bir insanımızın bu büyük medeniyet atılımının bir parçası olması lazım. Bu yolu, milletçe aynı ideale inanarak, aynı duyguda birleşerek birlikte yürüyeceğiz. İnşallah daha güzel, daha aydınlık bir Türkiye'nin kıvancını da hep birlikte yaşayacağız.''
Ulusa Sesleniş konuşmasında IMF ile ilişkilere de değinen Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin IMF üyesi 192 ülkeden biri olduğunu hatırlatarak, Türkiye'nin uzun yıllardır, yapılan stand-by anlaşmaları doğrultusunda IMF ile birlikte yoluna devam ettiğini dile getirdi.
IMF heyetleriyle gelecek döneme ilişkin olarak yapılan görüşmelerde ortak bir zeminde anlaşma sağlayamadıklarını belirten Erdoğan, sunları kaydetti:
''Baştan beri IMF tarafına belli ilkelerimiz olduğunu, özellikle siyasi baskılara taviz vermeyeceğimizi ifade ediyoruz. Sürecin sonunda IMF'nin beklentileri ile bizim ilkelerimiz arasında bir uzlaşma noktasına ulaşılamayacağı ortaya çıktığından süreci sona erdirdik.
Türkiye bu dönemde IMF ile yeni bir stand-by anlaşması yapmayacaktır. IMF yetkililerinin görüşü de Türkiye'nin yükselen yeni ekonomik göstergeleri açısından böyle bir anlaşmaya ihtiyacı olmadığı yönündedir. Bundan böyle IMF ile ilişkilerimizi kendi rutini içinde sürdüreceğiz, yolumuza bu şekilde devam edeceğiz.
Türkiye ekonomik olarak artık rüştünü ispatlamış, kendi ayakları üstünde durabilecek bir sağlamlığa erişmiştir, bu konuda hiçbir şüphemiz, endişemiz yok. Aksine kendi dinamik potansiyelimizi özgüvenimizle birleştirerek uzun vadede gücümüzü daha iyi hissettireceğimizi düşünüyoruz.
Çok kısa bir zamanda yaptığı atılımlarla dünyanın en büyük 17. Ekonomisi haline gelen Türkiye, inşallah Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş Yıl Dönümü'ne ilk 10 ülkeden biri olarak girecektir. Buna inancımız sonsuz, bu potansiyeli de ülkemizde fazlasıyla görüyoruz. Bunun için hepimize büyük görevler düşüyor, her bir insanımızın bu büyük medeniyet atılımının bir parçası olması lazım. Bu yolu, milletçe aynı ideale inanarak, aynı duyguda birleşerek birlikte yürüyeceğiz. İnşallah daha güzel, daha aydınlık bir Türkiye'nin kıvancını da hep birlikte yaşayacağız.''
Ekonomi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.