TÜBİTAK'a böyle yerleştiler
TÜBİTAK'a kurulan paralel yöntem kripto skandalının ortaya çıkmasıyla deşifre oldu. Paralel örgüt, Askeri Casusluk ve Şantaj soruşturması bahanesiyle kurumda kriptolu telefonları üreten ekibi tasfiye etti. Diğer personeli ise mobbingle yıldırarak istifa ettirdi. Örgüt, bu süreçten sonra kendisine mensup yüzlerce personeli TÜBİTAK'a alarak kadrolaşmaya gitti. Şebeke bununla da kalmadı. TÜBİTAK'ta kendisine bağlı çalışmayan isimleri de baskı altına aldı. Kanada'dan İstanbul'a gelerek Marmara Araştırma Merkezi'ne (MAM) başkan yapılan Prof. İbrahim Özdemir'in yönetime ilettiği hiçbir talep, örgüt üyesi olmadığı için kabul görmedi. Ancak aynı dönem, yine TÜBİTAK'a bağlı BİLGEM'in başkanlığını yapan Hasan Palaz'ın ise hiçbir talebi geri çevrilmedi. TÜBİTAK'taki paralel yapılanmanın çifte standardı kurumu adeta bitme noktasına getirdi. Özdemir'in çok basit ekipman ve eleman taleplerini dahi geri çeviren örgüt mensupları bu süreçte skandal olaylara imza attı.
KUMPAS BÖYLE KURULDU
İstanbul ve İzmir'de yürütülen Askeri Casusluk ve Şantaj soruşturmalarına 'şüpheli' sıfatıyla çok sayıda TÜBİTAK görevlisi de dahil edildi. Özel yetkili savcıların yürüttüğü bu soruştumalarda TÜBİTAK Kriptoloji Uzmanı Merdan Metin, TÜBİTAK'ın Kriptoloji Enstitüsü'nde 12 yıl boyunca baş uzman olarak görev yapan Aysam Akses, TÜBİTAK İş Geliştirme Bölüm Sorumlusu Cüneyt Hakan Bağcıoğulları, Kriptoloji Enstitüsü Müdürü Yücel Çipli, Askeri Casusluk soruşturması kapsamında tutuklandı. İddianın emniyet tahkikatını ise olayın geçtiği Kocaeli Emniyeti değil İstanbul Emniyeti yürüttü. Tutuklanan isimlerden Metin, 2006 yılında Dış İşleri Bakanlığı için kriptolu telefon geliştiren ekibin içindeydi.
TANIDIK BİR İSİM...
TÜBİTAK'ın eski kripto ekibini yargılayan savcının ise tanıdık bir isim, 17 Aralık darbe girişimi mimarlarından Celal Kara olduğu öğrenildi. Soruşturmayı ise bir ihbar mektubuyla Özel Yetkili Savcı Fikret Seçen yürüttü. İddiaların odağındaki TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü'nde görevli 20 çalışanın da adı soruşturmaya dahil edildi. Bu 20 kişi ise çareyi görevlerinden istifa etmekte buldu. İddiaya göre TÜBİTAK'ın kripto ekibi soruşturmaya dahil edilerek kurumdan uzaklaştırılmaları sağlandı. Bu süreçten sonra TÜBİTAK'a paralel yapılanmaya mensup isimler yerleşti.
Mobbingle tasfiye
TÜBİTAK'ta son 1,5 yıl içinde kuruma 1200 kişi alındı. İşe alınanlar arasında lise mezunları, Türkiye'de denkliği bulunmayan üniversitelerden mezun olanlar ile paralel yapılanmaya yakın bir üniversitenin mezunları bulunuyor. İddialara göre kurum içinde de tasfiyeye başlanarak önemli noktalara örgüt üyesi isimler yerleştirildi. TÜBİTAK'ta tasfiye için en etkin yöntem olarak 'mobbing'in seçildiği belirtiliyor. Birçok çalışanın baskı ve yıldırmayla kurumdan ayrılması sağlanırken çok sayıda kişinin de bu yöntemle pasifize edildiği vurgulanıyor. Şebekenin kurumu ele geçirmeye başladığı son 1,5 yıl içinde 2 kez Genel Sekreter, 2 kez TÜBİTAK Başkan Yardımcısı, 3 kez ise MAM Başkanı değişikliği yaşandı. Yüzlerce yeni personel alımına karşı güncel bir projesi olmayan ve yıllardır kaydadeğer bir başarıya ulaşamayan TÜBİTAK, en son kripto telefon skandalına imza attı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.