Selçuk'un rektör adayı Recep Tunç kimdir?
Yayınlanma:
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Meram Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Başkanı Prof. Dr. Recep Tunç,rektörlük seçimlerinde aday olduğunu açıkladı.
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Meram Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Başkanı Prof. Dr. Recep Tunç,rektörlük seçimlerinde aday olduğunu açıkladı.
Tunç, Konya Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlediği basın toplantısında, Selçuk Üniversitesi'nin Türk üniversiteleri içinde, Türk üniversitelerinin de dünya üniversiteleri içindeki konumunun kendisini tatmin etmediğini, bu yüzden aday olduğunu söyledi.
Amacının yeni model Türk üniversiteleri oluşturmak olduğunu savunan Tunç, rektörlük seçimlerinde, projeleriyle ön plana çıkan birisinin rektör seçilmesi gerektiğini vurguladı.
Aklı ve vicdanı hür olan öğretim üyelerinin rektörlüğü hak eden adayı seçmekte zorluk çekmeyeceğini dile getiren Tunç, demokraside seçimlerin ne anlama geldiğini bildiğini, hazırladığı projelerinin en yüksek oyla tercih edilmemesi durumunda adaylıktan çekileceğini belirtti.
Tunç, rektör seçildiği takdirde yönetim faaliyetlerinde fırsat eşitliği ilkesini temel alacağını, üniversitedeki akademik ve idari personelin projelerde uygulayıcı olarak yer alabileceğini sözlerine ekledi.
Tunç, Konya Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlediği basın toplantısında, Selçuk Üniversitesi'nin Türk üniversiteleri içinde, Türk üniversitelerinin de dünya üniversiteleri içindeki konumunun kendisini tatmin etmediğini, bu yüzden aday olduğunu söyledi.
Amacının yeni model Türk üniversiteleri oluşturmak olduğunu savunan Tunç, rektörlük seçimlerinde, projeleriyle ön plana çıkan birisinin rektör seçilmesi gerektiğini vurguladı.
Aklı ve vicdanı hür olan öğretim üyelerinin rektörlüğü hak eden adayı seçmekte zorluk çekmeyeceğini dile getiren Tunç, demokraside seçimlerin ne anlama geldiğini bildiğini, hazırladığı projelerinin en yüksek oyla tercih edilmemesi durumunda adaylıktan çekileceğini belirtti.
Tunç, rektör seçildiği takdirde yönetim faaliyetlerinde fırsat eşitliği ilkesini temel alacağını, üniversitedeki akademik ve idari personelin projelerde uygulayıcı olarak yer alabileceğini sözlerine ekledi.
RECEP TUNÇ KİMDİR?
Köklerim Afyon-Sandıklı’da, ailem Antalya’da yaşar. Annem, babam ve iki erkek kardeşim hayatta olup, adaylığımdan haberdarlar. Aygül Çağlayan Tunç ile mutlu bir evliliğim var. Eşim adaylığımı destekliyor. Arda ve Defne isminde iki dünya tatlısı yavrum var. Onlar küçük oldukları için adaylığım konusunda kendilerine danışamadım.
İlk ve orta öğretimi Antalya da aldıktan sonra Antalya Tıp Fakültesinden mezun oldum. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden İç Hastalıkları ve Romatoloji uzmanlıklarımı aldım.
Meram Tıp Fakültesinde Romatoloji Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapmaktayım.
Yerli ve yabancı bilim dünyası iyi dereceden akademisyenlik özelliklerim olduğuna inanır.
Ulusal ve uluslar arası kitaplarda bölüm yazarlığım, Uluslar arası QUEST-RA çalışma grubuna üyeliğim var. Ama bir hemşirem bile yok.
Bir kimyasalın Behçet hastalarına ilaç olup olamayacağını araştıran, dünyadaki yedi merkezden birinin başındayım. Ama bir sekreterim bile yok.
Ben aslında yokluklar içinde yaşadım. Ama yok nedir? bilmem.
İnançlı olmak, doğru olmak, adaletli olmak, gerçekçi olmak, vatansever olmak, çalışkan olmak, alışılmışın dışında sorgulamak ve ilkelerine bağlı olmak karakteristik özelliklerimdir.
Okumak, ezberlercesine okumak hiçbir şey öğretmiyordu. Fark ettim.
Aslında düşünmek, düşünerek ve irdeleyerek okumak gerekiyordu.
Öğrenmek için düşünmeye başladım. Düşündükçe yanlışları da, doğruları da öğreniyordum.
Öğrendikçe bilinmeyenleri de sorgulamaya başladım.
Alışılmışın dışında sorgulamayı da öğrendim. Dolayısıyla üretmeye başladım.
BİLİM AKADEMİSYENLİĞİM
Uluslar arası Yayın ve Kongre Bildirileri şeklinde 50’den fazla bilimsel aktivitem,
Uluslar arası önemli dergilerde ve uluslararası bilimsel kitaplarda 250’den fazla atıfım,
Ulusal ve uluslar arası kitaplarda bölüm yazarlığım var.
Ulusal TRAV ve Uluslar arası QUEST-RA bilimsel çalışma gruplarda üyeliğim var.
İki uluslar arası ilaç çalışmasında Principal Investigator konumundayım.
Bir kimyasalın Behçet hastalarına ilaç olup olamayacağını araştıran, dünyadaki yedi merkezden birinin başındayım.
KONUSUNDAKİ İLK ÇALIŞMALARIM
TARGET ORGAN ASSOCİATİONS İN TURKİSH PATİENTS WİTH BEHÇET'S DİSEASE: A CROSS SECTİONAL STUDY BY EXPLORATORY FACTOR ANALYSİS.
J RHEUMATOL. 2002 NOV;29(11):2393-6.
ARKA ÜVEİTİN BEHÇET GİBİ TEDAVİ EİLMESİNİ GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA
Arka Üveit körlük yapabilen bir hastalıktır. Türkiye gibi Behçet’in sık olduğu toplumlarda Behçet sendromu tek başına Arka Üveit şeklinde ortaya çıkabilir. Bu nedenle Behçet’in sık olduğu toplumlardaki Arka Üveit hastaları Behçet sendromu gibi tedavi edilmelidir diyen ilk çalışmadır.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
AUTOİMMUNE THYROİDİTİS AND ANTİ-THYROİD ANTİBODİES İN PRİMARY SJOGREN'S SYNDROME: A CASE-CONTROL STUDY.
ANN RHEUM DİS. 2004 MAY;63(5):575-7.
OTOİMMÜN TİROİDİTİN SİSTEMİK OTOİMMÜN HASTALIKLARA EŞLİK ETMEDİĞİNİ GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA
Hikâye tipi bildiriler sebebiyle, Romatoid Artrit, Sistemik Lupus ve Sjögren sendromu gibi sistemik hastalıklarda Otoimmün Tiroidit gibi organ-spesifik hastalıkların arttığı söylenir ve yazılırdı. İspanyollar, kontrollü bir çalışma ile Sjögren sendromunda Otoimmün Tiroidit sıklığının artmadığını göstermişlerdi. Sağlıklı ve hastalıklı kontrol gruplarını da içeren bu çalışma; Primer Sjögren’in yanı sıra Sekonder Sjögren, Romatoid Artrit ve Sistemik Lupus gibi sistemik hastalıklarda da organ-spesifik Otoimmün Tiroidit sıklığının artmadığını göstermiştir. Bu çalışma Sistemik otoimmün hastalıklarda nadiren görülen organ-spesifik otoimmün hastalıkların tesadüften başka bir şey olmadığını yani; 50 yaşındaki SLE, RA veya Sjögrenli bir hastadaki Otoimmün Tiroidit görülme ihtimalinin, 50 yaşındaki sağlıklı bir kimse ile aynı olduğunu gösteren ilk çalışmadır.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
A REASSESSMENT OF THE INTERNATİONAL STUDY GROUP CRİTERİA FOR THE DİAGNOSİS (CLASSİFİCATİON) OF BEHÇET'S SYNDROME.
CLİN EXP RHEUMATOL. 2001 SEP-OCT;19(5 SUPPL 24):S45-7.
INTERNATİONAL STUDY GROUP (ISG) KRİTERLERİNİN BEHÇET HASTALARINI İNFLAMATUVAR BARSAK HASTALIKLARINDAN AYIRABİLDİĞİNİ GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA
Behçet için kullanılan ISG kriterlerinin oluşturulmasındaki en büyük katkıyı Türkiye yapmıştır. Bu çalışma, ISG kriterlerinin iyi çalışıp çalışmadığını ilk kez test etmiş ve Behçeti diğer hastalıklardan ayırma konusunda iyi çalıştığını ikinci kez göstermiştir. Bu çalışmanın orijinal çalışmaya üstünlüğü çalışmanın içine Behçet ile karışabileceği düşünülen IBD hastalarının da katılmış olmasıdır. Bu çalışma orijinal çalışma bulgularına ilaveten ISG kriterlerinin Behçet hastalarını Crohn ve Ülseratif Kolit hastalarından da gayet iyi bir şekilde ayırabildiğini ilk kez göstermiştir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
THE FREQUENCY OF CALCANEAL SPURS İN PATİENTS WİTH FAMİLİAL MEDİTERRANEAN FEVER CLİN EXP RHEUMATOL, 18, 290, 2000.
TOPUK DİKENİ OLUŞUMUNDA SİSTEMİK İNFLAMASYON TEORİSİNİ İLERİ SÜREN İLK ÇALIŞMA.
Topuktaki entezis bölgelerinde, topuk dikeni denilen kalsifikasyonlar görülebilir. Topuk dikeni oluşumunda lokal, travma ve/veya lokal inflamasyon teorilerine inanılırdı. Bu nedenle topuk dikeni olanlarda, Entezit yapan spondilartrit grubu hastalıklar (Ankilozan Spondilit gibi) araştırılırdı. Sağlıklı ve hastalıklı kontrol gruplarını içeren bu çalışmada, AS’li hastalardaki topuk dikeni sıklığı sağlıklı kontrollerden daha fazla bulunmuştur. Ama AS’li hastalardaki topuk dikeni sıklığı RA, FMF ve Behçet gibi sistemik inflamatuvar hastalığı olanlardan fazla değildi. Bu nedenle bu çalışma, topuk dikeni oluşumundaki üçüncü teori olan sistemik inflamasyon teorisini ilk kez ileri sürmüştür.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
THE İMPORTANCE OF USG ON THE DİFFERENTİATİON OF NODULAR SKİN LESİONS SEEN İN PATİENTS WİTH BEHCET’S DİSEASE.
YONSEİ MED J, 41, 40, 2000.
BEHÇETTEKİ NODÜLER CİLT LEZYONLARININ YÜKSEK REZOLÜSYONLU ULTRASON İLE AYIRT EDİLEBİLECEĞİNİ ORTAYA KOYAN İLK ÇALIŞMA.
Behçet hastalarındaki nodüler cilt lezyonları, çoğunlukla eritema nodozum benzeri lezyon veya flebotrombozdur. Bu lezyonların en güvenli ayrımı biopsi ile yapılırdı. Bu çalışma yüksek rezolüsyonlu ultrasonların biopsi ile teyit edilmiş nodüler lezyonları %95 sensitivite ve spesifisite ile ayırt edebildiğini ilk kez göstermiştir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
INTRAOBSERVER AND İNTEROBSERVER AGREEMENTS OF LEG CİRCUMFERENCE MEASUREMENTS BY TAPE MEASURE BASED ON 3 REFERENCE POİNTS. ANGİOLOGY. 2007 OCT-NOV;58(5):593-6.
İKİ BACAK ARASINDAKİ ÇAPI FARKINI ARAŞTIRMAK İÇİN, YAPILMASI GEREKEN MUAYENE YÖNTEMİNİ, YER VE REFERANS NOKTALARI AÇISINDAN ORTAYA KOYAN İLK ÇALIŞMA
Çoğu muayene yönteminin bilimsel temelleri yoktur. İki bacak arasındaki çap farkını araştıran muayene yöntemleri hikâye tipi bilgilere dayanırdı. Bu çalışma, baldır kasları için tuberositas tibianın 10 cm altını, ödem için iç malleolün 10 cm yukarısını, ilk kez, ölçüm yeri olarak en güvenli bulmuştur.
Bu çalışma iki bacak arasındaki çap farkı var diyebilmek için, 5 mm’den fazla bir farkın olması gerektiğini, ilk kez, ortaya koymuştur.
Bu çalışma yukarıdaki muayene yöntemini poliklinik takipleri için önerirken, yatan hastalar için en iyi yöntemin zor çıkan boya ile çilmiş çizgiler olduğunu, ilk kez, göstermiştir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
ABSENCE OF ANCA İN BEHCET’S SYNDROME WİTH LARGE VESSEL İNVOLVEMENT. INT J ANGİOL. 2001 10: 260-62
BEHÇET SENDROMUNUN ANCA GRUBU VASKÜLİTLERLE İLİŞKİSİZ OLDUĞUNU GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA.
Genel anlamda, Behçet’in ANCA antikoru ile ilişkili olmadığı 2 çalışma ile gösterilmişti. Yunanlılar, çok az sayıdaki hastalarına dayanarak, klinik vasküliti olan Behçetlilerde ANCA pozitifliği olabileceğini ileri sürdüler. Sağlıklı ve hastalıklı kontrol grupları ile birlikte klinik vasküliti olan yeterli sayıdaki Behçet hastasında yapılan bu çalışma, Behçet’teki vaskülitlerinde ANCA antikoru ile ilişkisinin olmadığını, ilk kez, göstermiştir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
DALAĞIN PALPASYON VE PERKUSYON YÖNTEMİ İLE MUAYENE SONUÇLARI.
3. ULUSAL İÇ-HASTALIKLARI KONGRESİ, KONGRE KİTABI, 178, ANTALYA, 2001.
TRAUBE PERKÜSYON MUAYENESİNİN DALAK BÜYÜKLÜĞÜNÜ GÖSTERMEDE ANLAMSIZ OLDUĞUNU GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA.
Pek çok muayene yöntemi gibi Traube perküsyon muayenesinin de bilimsel temelleri yoktu.
Bu çalışma Traube perküsyonunun dalak muayenesine hiçbir katkı sağlamadığını ilk kez gösteren çalışmadır.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
CEREBRAL VENOUS THROMBOSİS İS ASSOCİATED WİTH MAJOR VESSEL DİSEASE İN BEHÇET'S SYNDROME. ANN RHEUM DİS. 2004 DEC;63(12):1693-4.
BEHÇET’TE BEYİN DAMARLARI TUTULUMUNUN BEYİN TUTULUMUNDAN 10 YIL KADAR ÖNCE ORTAYA ÇIKTIĞINI GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA.
İsrailliler tarafından, çalışma için uygun olmayan az sayıdaki Behçet hastasıyla, Behçet’teki beyin tutulumunun beyin dışı damar tutulumlar ile ilişkili olabileceği ileri sürülmüştü. Bu çalışmada beyin dokusunun tutulumu olanlar ile beyin damarlarının tutulumu olanlar, beyin dışı damarların tutulumu yönünden karşılaştırıldı. Bu çalışma beyin damarlarındaki tutulumun, ilk kez, beyin dokusundan 10 yıl kadar önce başladığını gösterdi. Bu çalışma ayrıca, ilk kez, beyin dokusundaki tutulum ile beyin dışı damarların tutulumu arasında ilişki olmadığını göstermiştir. Diğer yandan bu çalışma, ilk kez, beyin damarları ile beyin dışı damarların tutulumları arasında ilişki olduğunu ortaya koymuştur.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
HOTAMIŞ-KONYA BÖLGESİNDEKİ BİR GRUP YAŞLI VE GENÇ POPULASYONUN HEMATOLOJİK PARAMETRELERİNİN KARŞILATIRILMASI
3. ULUSAL İÇ-HASTALIKLARI KONGRESİ, KONGRE KİTABI, 174, ANTALYA, 2001.
SAĞLIKLILARDA YAŞLANMANIN KAN DEĞERLERİ ÜZERİNE ETKİ ETMEDİĞİNİ, KADINLARIN ORTALAMA TROMBOSİT SAYILARININ ERKEKLERİNKİNDEN DAHA FAZLA OLDUĞUNU GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA.
Hotamış bölgesindeki bilinen hastalığı olmayan ve laboratuar incelemesinde sedimentasyon ve CRP değerleri normal olan çok sayıdaki 60 yaş üstü ve 40 yaş altı sağlıklı insanın kan değerlerini karşılaştırdık. Bu çalışma, sağlıklı yaşlanmanın hematolojik değerler üzerine etki etmediğini göstermiştir. Bu çalışmada her yaş grubu için kadınların trombosit sayılarının erkeklerden anlamlı derecede fazla olduğu, ilk kez, gösterilmiştir. Klasik bilgi kadınların hemoglobin değerleri erkeklerden düşüktür. Yeni bilgi Kadınların trombosit değerleri erkeklerden yüksektir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
GLOMERULONEPHRİTİS İN BEHÇET'S DİSEASE: REPORT OF SEVEN CASES AND REVİEW OF THE LİTERATURE. CLİN RHEUMATOL. 2002 FEB;21(1):14-8. REVİEW.
BEHÇET’LİLERDE GN’İN ARTMADIĞINI, GN’LERİN ANCA İLE İLİŞKİSİZ OLDUĞUNU GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA.
Behçet bir vaskülit türüdür. Vaskülitli hastalarda sık tutulan organların başında böbrekler gelir. Bu çalışma, alışılmışın dışı vaskülitik özellikleri olan Behçet’in, ilk kez, glomerülonefrit yapmadığını göstermiştir. Behçetlilerdeki az sayıdaki glomerülonefritin de, ilk kez, ANCA antikoru ile ilişkisiz olduğunu göstermiştir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
TÜRKİYEDEKİ MEZUNİYET ÖNCESİ TIP EĞİTİMİNDE BAZI TEMEL TIP KAVRAMLARININ ÖĞRENİLMESİ; EGE TIP DERGİSİ, 41(3), 129-32 (2002)
TÜRKİYE TIP FAKÜLTELERİNDE TEMEL TIP KAVRAMLARININ ÖĞRETİLEMEDİĞİNİ GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA.
Çalışma İstanbul, Marmara, Dokuz Eylül, Ege, Akdeniz ve Selçuk Üniversitelerinin Tıp Fakültelerindeki gönüllü son sınıf öğrencilerinde yapıldı. Bu çalışma; üniversiteler arasında fark olmamak üzere, ilk kez, Tıp Fakültesi son sınıf öğrencilerimizin; anaemi, poliüri, poliartrit, düşük, kronik ishal, siyanoz… gibi temel tıp terimlerini %30-35 oranında öğrenebildiğini göstermiştir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
UZMANLIK TEZLERİ
1. DANIŞMANI OLDUĞUM İÇ HASTALIKLARI UZMANLIK TEZİ
Baş dönmesinin FMF hastalığının klinik bulgusu olabileceğini gösteren ilk çalışma.
FMF otozomal resesif geçişli genetik hastalık olarak bilinir. Türkiye’de FMF için taşıyıcılık %10’larda bildirilmiştir. Kaba bir hesap ile %10 taşıyıcılığı olan resesif geçişli genetik hastalıkların toplumdaki sıklığı 1/400’lerde olması beklenir.
Ülkemizdeki FMF sıklığı 1/1000-2000 oranlarında bildirilmiştir. Bu FMF için tarama yapan hekimlerin hastalığı tanımaması ile izah edilemez. Bu durum FMF hastalığının henüz bilinmeyen klinik bulguları düşündürebilir. Bu nedenle bu çalışmada Hastalıklı ve hastalıksız kontrol gruplarında baş dönmesi sıklığına bakıldı. FMF’li hastalarda Behçetlilerden daha fazla sayıda baş dönmesi bulundu. Ayrıca baş dönmesiyle seyreden Menier hastalarındaki FMF mutasyonuda normalden fazlaydı. Bu çalışma, ilk kez, Baş dönmesinin FMF’in bir kliniği olabileceğini düşündürtmüştür.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
2. DANIŞMANI OLDUĞUM İÇ HASTALIKLARI UZMANLIK TEZİ
Hematolojik ve biyokimyasal tahlillerin aç karna yapılmasının gereksiz olduğunu gösteren ilk çalışma.
Hematolojik ve biyokimyasal tahlillerin aç karna yapılmasının bilimsel gerekçeleri yoktur. Hekimler ve hastalar tahlillerin aç karna yapılmasını istiyordu. Hastalar tahlil için düzenli kullanmaları gereken ilaçları bile içmiyorlardı.
Bu çalışma hematoloji ve biyokimya laboratuarlarımızın 22 parametre için doğru düzgün sonuçlar verdiğini, toklukta şeker ve trigliserit artışı dışında önemli bir değişikliğin olmadığını, ilk kez, göstermiştir.
Şeker hastalarının çoğu Tip II diyabettir. Tip II diyabette ilk tokluk kan şekeri yükselir. Bu nedenle tarama amaçlı tüm tahliller tok karna yapılmalıdır.
Köklerim Afyon-Sandıklı’da, ailem Antalya’da yaşar. Annem, babam ve iki erkek kardeşim hayatta olup, adaylığımdan haberdarlar. Aygül Çağlayan Tunç ile mutlu bir evliliğim var. Eşim adaylığımı destekliyor. Arda ve Defne isminde iki dünya tatlısı yavrum var. Onlar küçük oldukları için adaylığım konusunda kendilerine danışamadım.
İlk ve orta öğretimi Antalya da aldıktan sonra Antalya Tıp Fakültesinden mezun oldum. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden İç Hastalıkları ve Romatoloji uzmanlıklarımı aldım.
Meram Tıp Fakültesinde Romatoloji Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapmaktayım.
Yerli ve yabancı bilim dünyası iyi dereceden akademisyenlik özelliklerim olduğuna inanır.
Ulusal ve uluslar arası kitaplarda bölüm yazarlığım, Uluslar arası QUEST-RA çalışma grubuna üyeliğim var. Ama bir hemşirem bile yok.
Bir kimyasalın Behçet hastalarına ilaç olup olamayacağını araştıran, dünyadaki yedi merkezden birinin başındayım. Ama bir sekreterim bile yok.
Ben aslında yokluklar içinde yaşadım. Ama yok nedir? bilmem.
İnançlı olmak, doğru olmak, adaletli olmak, gerçekçi olmak, vatansever olmak, çalışkan olmak, alışılmışın dışında sorgulamak ve ilkelerine bağlı olmak karakteristik özelliklerimdir.
Okumak, ezberlercesine okumak hiçbir şey öğretmiyordu. Fark ettim.
Aslında düşünmek, düşünerek ve irdeleyerek okumak gerekiyordu.
Öğrenmek için düşünmeye başladım. Düşündükçe yanlışları da, doğruları da öğreniyordum.
Öğrendikçe bilinmeyenleri de sorgulamaya başladım.
Alışılmışın dışında sorgulamayı da öğrendim. Dolayısıyla üretmeye başladım.
BİLİM AKADEMİSYENLİĞİM
Uluslar arası Yayın ve Kongre Bildirileri şeklinde 50’den fazla bilimsel aktivitem,
Uluslar arası önemli dergilerde ve uluslararası bilimsel kitaplarda 250’den fazla atıfım,
Ulusal ve uluslar arası kitaplarda bölüm yazarlığım var.
Ulusal TRAV ve Uluslar arası QUEST-RA bilimsel çalışma gruplarda üyeliğim var.
İki uluslar arası ilaç çalışmasında Principal Investigator konumundayım.
Bir kimyasalın Behçet hastalarına ilaç olup olamayacağını araştıran, dünyadaki yedi merkezden birinin başındayım.
KONUSUNDAKİ İLK ÇALIŞMALARIM
TARGET ORGAN ASSOCİATİONS İN TURKİSH PATİENTS WİTH BEHÇET'S DİSEASE: A CROSS SECTİONAL STUDY BY EXPLORATORY FACTOR ANALYSİS.
J RHEUMATOL. 2002 NOV;29(11):2393-6.
ARKA ÜVEİTİN BEHÇET GİBİ TEDAVİ EİLMESİNİ GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA
Arka Üveit körlük yapabilen bir hastalıktır. Türkiye gibi Behçet’in sık olduğu toplumlarda Behçet sendromu tek başına Arka Üveit şeklinde ortaya çıkabilir. Bu nedenle Behçet’in sık olduğu toplumlardaki Arka Üveit hastaları Behçet sendromu gibi tedavi edilmelidir diyen ilk çalışmadır.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
AUTOİMMUNE THYROİDİTİS AND ANTİ-THYROİD ANTİBODİES İN PRİMARY SJOGREN'S SYNDROME: A CASE-CONTROL STUDY.
ANN RHEUM DİS. 2004 MAY;63(5):575-7.
OTOİMMÜN TİROİDİTİN SİSTEMİK OTOİMMÜN HASTALIKLARA EŞLİK ETMEDİĞİNİ GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA
Hikâye tipi bildiriler sebebiyle, Romatoid Artrit, Sistemik Lupus ve Sjögren sendromu gibi sistemik hastalıklarda Otoimmün Tiroidit gibi organ-spesifik hastalıkların arttığı söylenir ve yazılırdı. İspanyollar, kontrollü bir çalışma ile Sjögren sendromunda Otoimmün Tiroidit sıklığının artmadığını göstermişlerdi. Sağlıklı ve hastalıklı kontrol gruplarını da içeren bu çalışma; Primer Sjögren’in yanı sıra Sekonder Sjögren, Romatoid Artrit ve Sistemik Lupus gibi sistemik hastalıklarda da organ-spesifik Otoimmün Tiroidit sıklığının artmadığını göstermiştir. Bu çalışma Sistemik otoimmün hastalıklarda nadiren görülen organ-spesifik otoimmün hastalıkların tesadüften başka bir şey olmadığını yani; 50 yaşındaki SLE, RA veya Sjögrenli bir hastadaki Otoimmün Tiroidit görülme ihtimalinin, 50 yaşındaki sağlıklı bir kimse ile aynı olduğunu gösteren ilk çalışmadır.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
A REASSESSMENT OF THE INTERNATİONAL STUDY GROUP CRİTERİA FOR THE DİAGNOSİS (CLASSİFİCATİON) OF BEHÇET'S SYNDROME.
CLİN EXP RHEUMATOL. 2001 SEP-OCT;19(5 SUPPL 24):S45-7.
INTERNATİONAL STUDY GROUP (ISG) KRİTERLERİNİN BEHÇET HASTALARINI İNFLAMATUVAR BARSAK HASTALIKLARINDAN AYIRABİLDİĞİNİ GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA
Behçet için kullanılan ISG kriterlerinin oluşturulmasındaki en büyük katkıyı Türkiye yapmıştır. Bu çalışma, ISG kriterlerinin iyi çalışıp çalışmadığını ilk kez test etmiş ve Behçeti diğer hastalıklardan ayırma konusunda iyi çalıştığını ikinci kez göstermiştir. Bu çalışmanın orijinal çalışmaya üstünlüğü çalışmanın içine Behçet ile karışabileceği düşünülen IBD hastalarının da katılmış olmasıdır. Bu çalışma orijinal çalışma bulgularına ilaveten ISG kriterlerinin Behçet hastalarını Crohn ve Ülseratif Kolit hastalarından da gayet iyi bir şekilde ayırabildiğini ilk kez göstermiştir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
THE FREQUENCY OF CALCANEAL SPURS İN PATİENTS WİTH FAMİLİAL MEDİTERRANEAN FEVER CLİN EXP RHEUMATOL, 18, 290, 2000.
TOPUK DİKENİ OLUŞUMUNDA SİSTEMİK İNFLAMASYON TEORİSİNİ İLERİ SÜREN İLK ÇALIŞMA.
Topuktaki entezis bölgelerinde, topuk dikeni denilen kalsifikasyonlar görülebilir. Topuk dikeni oluşumunda lokal, travma ve/veya lokal inflamasyon teorilerine inanılırdı. Bu nedenle topuk dikeni olanlarda, Entezit yapan spondilartrit grubu hastalıklar (Ankilozan Spondilit gibi) araştırılırdı. Sağlıklı ve hastalıklı kontrol gruplarını içeren bu çalışmada, AS’li hastalardaki topuk dikeni sıklığı sağlıklı kontrollerden daha fazla bulunmuştur. Ama AS’li hastalardaki topuk dikeni sıklığı RA, FMF ve Behçet gibi sistemik inflamatuvar hastalığı olanlardan fazla değildi. Bu nedenle bu çalışma, topuk dikeni oluşumundaki üçüncü teori olan sistemik inflamasyon teorisini ilk kez ileri sürmüştür.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
THE İMPORTANCE OF USG ON THE DİFFERENTİATİON OF NODULAR SKİN LESİONS SEEN İN PATİENTS WİTH BEHCET’S DİSEASE.
YONSEİ MED J, 41, 40, 2000.
BEHÇETTEKİ NODÜLER CİLT LEZYONLARININ YÜKSEK REZOLÜSYONLU ULTRASON İLE AYIRT EDİLEBİLECEĞİNİ ORTAYA KOYAN İLK ÇALIŞMA.
Behçet hastalarındaki nodüler cilt lezyonları, çoğunlukla eritema nodozum benzeri lezyon veya flebotrombozdur. Bu lezyonların en güvenli ayrımı biopsi ile yapılırdı. Bu çalışma yüksek rezolüsyonlu ultrasonların biopsi ile teyit edilmiş nodüler lezyonları %95 sensitivite ve spesifisite ile ayırt edebildiğini ilk kez göstermiştir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
INTRAOBSERVER AND İNTEROBSERVER AGREEMENTS OF LEG CİRCUMFERENCE MEASUREMENTS BY TAPE MEASURE BASED ON 3 REFERENCE POİNTS. ANGİOLOGY. 2007 OCT-NOV;58(5):593-6.
İKİ BACAK ARASINDAKİ ÇAPI FARKINI ARAŞTIRMAK İÇİN, YAPILMASI GEREKEN MUAYENE YÖNTEMİNİ, YER VE REFERANS NOKTALARI AÇISINDAN ORTAYA KOYAN İLK ÇALIŞMA
Çoğu muayene yönteminin bilimsel temelleri yoktur. İki bacak arasındaki çap farkını araştıran muayene yöntemleri hikâye tipi bilgilere dayanırdı. Bu çalışma, baldır kasları için tuberositas tibianın 10 cm altını, ödem için iç malleolün 10 cm yukarısını, ilk kez, ölçüm yeri olarak en güvenli bulmuştur.
Bu çalışma iki bacak arasındaki çap farkı var diyebilmek için, 5 mm’den fazla bir farkın olması gerektiğini, ilk kez, ortaya koymuştur.
Bu çalışma yukarıdaki muayene yöntemini poliklinik takipleri için önerirken, yatan hastalar için en iyi yöntemin zor çıkan boya ile çilmiş çizgiler olduğunu, ilk kez, göstermiştir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
ABSENCE OF ANCA İN BEHCET’S SYNDROME WİTH LARGE VESSEL İNVOLVEMENT. INT J ANGİOL. 2001 10: 260-62
BEHÇET SENDROMUNUN ANCA GRUBU VASKÜLİTLERLE İLİŞKİSİZ OLDUĞUNU GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA.
Genel anlamda, Behçet’in ANCA antikoru ile ilişkili olmadığı 2 çalışma ile gösterilmişti. Yunanlılar, çok az sayıdaki hastalarına dayanarak, klinik vasküliti olan Behçetlilerde ANCA pozitifliği olabileceğini ileri sürdüler. Sağlıklı ve hastalıklı kontrol grupları ile birlikte klinik vasküliti olan yeterli sayıdaki Behçet hastasında yapılan bu çalışma, Behçet’teki vaskülitlerinde ANCA antikoru ile ilişkisinin olmadığını, ilk kez, göstermiştir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
DALAĞIN PALPASYON VE PERKUSYON YÖNTEMİ İLE MUAYENE SONUÇLARI.
3. ULUSAL İÇ-HASTALIKLARI KONGRESİ, KONGRE KİTABI, 178, ANTALYA, 2001.
TRAUBE PERKÜSYON MUAYENESİNİN DALAK BÜYÜKLÜĞÜNÜ GÖSTERMEDE ANLAMSIZ OLDUĞUNU GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA.
Pek çok muayene yöntemi gibi Traube perküsyon muayenesinin de bilimsel temelleri yoktu.
Bu çalışma Traube perküsyonunun dalak muayenesine hiçbir katkı sağlamadığını ilk kez gösteren çalışmadır.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
CEREBRAL VENOUS THROMBOSİS İS ASSOCİATED WİTH MAJOR VESSEL DİSEASE İN BEHÇET'S SYNDROME. ANN RHEUM DİS. 2004 DEC;63(12):1693-4.
BEHÇET’TE BEYİN DAMARLARI TUTULUMUNUN BEYİN TUTULUMUNDAN 10 YIL KADAR ÖNCE ORTAYA ÇIKTIĞINI GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA.
İsrailliler tarafından, çalışma için uygun olmayan az sayıdaki Behçet hastasıyla, Behçet’teki beyin tutulumunun beyin dışı damar tutulumlar ile ilişkili olabileceği ileri sürülmüştü. Bu çalışmada beyin dokusunun tutulumu olanlar ile beyin damarlarının tutulumu olanlar, beyin dışı damarların tutulumu yönünden karşılaştırıldı. Bu çalışma beyin damarlarındaki tutulumun, ilk kez, beyin dokusundan 10 yıl kadar önce başladığını gösterdi. Bu çalışma ayrıca, ilk kez, beyin dokusundaki tutulum ile beyin dışı damarların tutulumu arasında ilişki olmadığını göstermiştir. Diğer yandan bu çalışma, ilk kez, beyin damarları ile beyin dışı damarların tutulumları arasında ilişki olduğunu ortaya koymuştur.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
HOTAMIŞ-KONYA BÖLGESİNDEKİ BİR GRUP YAŞLI VE GENÇ POPULASYONUN HEMATOLOJİK PARAMETRELERİNİN KARŞILATIRILMASI
3. ULUSAL İÇ-HASTALIKLARI KONGRESİ, KONGRE KİTABI, 174, ANTALYA, 2001.
SAĞLIKLILARDA YAŞLANMANIN KAN DEĞERLERİ ÜZERİNE ETKİ ETMEDİĞİNİ, KADINLARIN ORTALAMA TROMBOSİT SAYILARININ ERKEKLERİNKİNDEN DAHA FAZLA OLDUĞUNU GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA.
Hotamış bölgesindeki bilinen hastalığı olmayan ve laboratuar incelemesinde sedimentasyon ve CRP değerleri normal olan çok sayıdaki 60 yaş üstü ve 40 yaş altı sağlıklı insanın kan değerlerini karşılaştırdık. Bu çalışma, sağlıklı yaşlanmanın hematolojik değerler üzerine etki etmediğini göstermiştir. Bu çalışmada her yaş grubu için kadınların trombosit sayılarının erkeklerden anlamlı derecede fazla olduğu, ilk kez, gösterilmiştir. Klasik bilgi kadınların hemoglobin değerleri erkeklerden düşüktür. Yeni bilgi Kadınların trombosit değerleri erkeklerden yüksektir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
GLOMERULONEPHRİTİS İN BEHÇET'S DİSEASE: REPORT OF SEVEN CASES AND REVİEW OF THE LİTERATURE. CLİN RHEUMATOL. 2002 FEB;21(1):14-8. REVİEW.
BEHÇET’LİLERDE GN’İN ARTMADIĞINI, GN’LERİN ANCA İLE İLİŞKİSİZ OLDUĞUNU GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA.
Behçet bir vaskülit türüdür. Vaskülitli hastalarda sık tutulan organların başında böbrekler gelir. Bu çalışma, alışılmışın dışı vaskülitik özellikleri olan Behçet’in, ilk kez, glomerülonefrit yapmadığını göstermiştir. Behçetlilerdeki az sayıdaki glomerülonefritin de, ilk kez, ANCA antikoru ile ilişkisiz olduğunu göstermiştir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
TÜRKİYEDEKİ MEZUNİYET ÖNCESİ TIP EĞİTİMİNDE BAZI TEMEL TIP KAVRAMLARININ ÖĞRENİLMESİ; EGE TIP DERGİSİ, 41(3), 129-32 (2002)
TÜRKİYE TIP FAKÜLTELERİNDE TEMEL TIP KAVRAMLARININ ÖĞRETİLEMEDİĞİNİ GÖSTEREN İLK ÇALIŞMA.
Çalışma İstanbul, Marmara, Dokuz Eylül, Ege, Akdeniz ve Selçuk Üniversitelerinin Tıp Fakültelerindeki gönüllü son sınıf öğrencilerinde yapıldı. Bu çalışma; üniversiteler arasında fark olmamak üzere, ilk kez, Tıp Fakültesi son sınıf öğrencilerimizin; anaemi, poliüri, poliartrit, düşük, kronik ishal, siyanoz… gibi temel tıp terimlerini %30-35 oranında öğrenebildiğini göstermiştir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
UZMANLIK TEZLERİ
1. DANIŞMANI OLDUĞUM İÇ HASTALIKLARI UZMANLIK TEZİ
Baş dönmesinin FMF hastalığının klinik bulgusu olabileceğini gösteren ilk çalışma.
FMF otozomal resesif geçişli genetik hastalık olarak bilinir. Türkiye’de FMF için taşıyıcılık %10’larda bildirilmiştir. Kaba bir hesap ile %10 taşıyıcılığı olan resesif geçişli genetik hastalıkların toplumdaki sıklığı 1/400’lerde olması beklenir.
Ülkemizdeki FMF sıklığı 1/1000-2000 oranlarında bildirilmiştir. Bu FMF için tarama yapan hekimlerin hastalığı tanımaması ile izah edilemez. Bu durum FMF hastalığının henüz bilinmeyen klinik bulguları düşündürebilir. Bu nedenle bu çalışmada Hastalıklı ve hastalıksız kontrol gruplarında baş dönmesi sıklığına bakıldı. FMF’li hastalarda Behçetlilerden daha fazla sayıda baş dönmesi bulundu. Ayrıca baş dönmesiyle seyreden Menier hastalarındaki FMF mutasyonuda normalden fazlaydı. Bu çalışma, ilk kez, Baş dönmesinin FMF’in bir kliniği olabileceğini düşündürtmüştür.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
2. DANIŞMANI OLDUĞUM İÇ HASTALIKLARI UZMANLIK TEZİ
Hematolojik ve biyokimyasal tahlillerin aç karna yapılmasının gereksiz olduğunu gösteren ilk çalışma.
Hematolojik ve biyokimyasal tahlillerin aç karna yapılmasının bilimsel gerekçeleri yoktur. Hekimler ve hastalar tahlillerin aç karna yapılmasını istiyordu. Hastalar tahlil için düzenli kullanmaları gereken ilaçları bile içmiyorlardı.
Bu çalışma hematoloji ve biyokimya laboratuarlarımızın 22 parametre için doğru düzgün sonuçlar verdiğini, toklukta şeker ve trigliserit artışı dışında önemli bir değişikliğin olmadığını, ilk kez, göstermiştir.
Şeker hastalarının çoğu Tip II diyabettir. Tip II diyabette ilk tokluk kan şekeri yükselir. Bu nedenle tarama amaçlı tüm tahliller tok karna yapılmalıdır.
Eğitim
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.