Prof. Dr. Abdulkadir Buluş: Yenilikçi olmalıyız!
Türkiye olarak uzun süredir ‘Yenilikçilik’ kavramının gündeme geldiğini ancak bu konuda yeterli çalışmaların yapılmadığını söyleyen Prof. Dr. Abdulkadir Buluş, “Yenilikçilik düzeyimizin düşük olması cari açık sorununu da beraberinde getiriyor” dedi
Girişimci İşadamları Vakfı Konya Şubesi'nin bu haftaki konuğu Prof. Dr. Abdulkadir Buluş oldu. Robotların, sanal yapay zekaların üretimde etkin rol aldığı ekonomik sisteme doğru bir gidiş yaşandığına dikkat çeken Abdulkadir Buluş, "Biz buna hazır değiliz. Hala endüstriyel olarak üçüncü safhadayız. Cumhuriyet kurulduğu zaman hammaddeye dayalı rekabetçi üstünlük elde ettik. Bizde bol olan, düşük maliyetli şeyleri satarak ekonomik hayatımızı devam ettirdik. Sonra teknoloji ile tanıştık. Yavaş yavaş girdi başına verimliliği arttırmayı öğrendik. Makine kullanımıyla beraber eskiden elde edemediğimiz düzeylere ulaştık ve sanayileşmede belli bir yere geldik. Şimdi yeni aşamaya 'yenilikçilik' diyoruz. Biz bu aşamada takıldık kaldık. Bu yenilikçilik denilen esrarengiz bir şey. Yenilikçiliği herkes konuşuyor ama bunu nasıl yapacağımıza dair somut bir önerimiz yok. Çünkü karmaşık bir şey. İyi bir şey olduğunu yıllardır öğrendik fakat ben akademik kariyerim boyunca yaklaşık 20 yıldır bu lafı duyuyorum ancak pratikte yenilikçilik düzeyimizi arttırmak için ne gibi adımlar atıldığını ya ben fark etmedim, ya da atılan adımlar yetersizdi. Herhangi bir seviyeye ulaşamadığımızı görüyorum. Demek ki birinci yapısal sorunumuz yenilikçilik düzeyimizin düşük olması. Çünkü bu düzey düşük olduğu için cari açık sorunumuz güçleşiyor" şeklinde konuştu.
“CARİ AÇIK BÜYÜK SORUN”
Cari açık sorununun Türkiye'nin en büyük problemlerinden biri olduğuna dikkat çeken Buluş, "Türkiye’nin şuanda en büyük sorunu budur. Cari açıkta bir ülke üretiyor, ihracat yapıyor ama bu üretim ve ihracatı yapmak için bundan fazla ithalat yapmak zorundadır. Biz ithal girdide bağımlı bir ülkeyiz. Bunu çözmemiz lazım. Katma değeri yüksek ürünler satarak çözebiliriz. Bu ürünleri, rakiplerimizin yapmadığı biçimde yeni tüketici zevk ve tercihlerini yönlendirerek, kilogram başına dolar cinsinden değeri yüksek mal satarak üretebiliriz. Türkiye’de ihracatın bileşeninde yüksek teknolojiye dayalı bölüm sadece yüzde 3,5. Sorun bu. Bunu çözemediğimiz için işler karmaşık hale geliyor. Yenilikçilik denilen şey, girdi başına çıktının arttırılmasıdır. Yani mevcut kullandığınız üretim faktörünün üretime sağladığı katkının aynı çalışma süresince daha fazla miktarda elde edilmesini kast ediyor. Veya aynı girdiden daha kaliteli çıktı elde etmek. Bu daha güzel bir tanım. Kaliteli, farklı, tüketici zevklerine uygun bir şey bulmak. Çünkü yenilik sanıldığının aksine icat demek değil. Her icat yeniliğe dönüşmüyor. İlla yeni bir şey icat etmeye gerek yok. Daha farklısını yapmak gerekiyor" dedi.
“İŞSİZLİK, GİRİŞİMCİLİKLE ÇÖZÜLÜR”
Türkiye'deki bir başka sorunun da işsizlik olduğunu söyleyen Abdulkadir Buluş, girişimciliği çözmeden bu problemin ortadan kalkmayacağını söyledi. Buluş, "Girişimcilik olmadan işsizliği çözmek çok zor. Ülkemizde Osmanlı’dan bu yana devlete kapak atmak, yani 'Kapı Kulu' diye bir deyim var. Bu biraz girişimcilik yeteneğimizi köreltiyor. Girişimciliği çözeriz de yenilikçilik sorunu bizi bitirecek. Matematiksel olarak bir ülke sürekli cari açık veriyorsa ithalata bağımlıysa bu sürdürülebilir bir şey değildir. Bir şekilde bunu tersine çevirmemiz lazım. Çünkü siz bir yabancı konuk geldiğinde Türkiye ekonomisini o konuğa nasıl tanımlıyorsunuz? Ben olsam, 'Türkiye genç nüfusa sahip, enerjide dışa bağımlı dinamik bir ülkedir' diye tanımlarım. Bu tanımda gençliği ve enerjideki bağımlılığı vurguladım. Bir yandan üretim ve ihracat yapmak için ithal girdilere bağımlıyız. Bu bağımlılığı düşürmek için dışarıdan aldığımızı mecburen burada üretmemiz gerekir. Fakat hepsini üretemiyoruz. Bir kısmı teknoloji veya elektronik ürünler. Bunu bir an önce yapmalıyız. İşimizi güçleştiren şeylerden biri de enerjide dışa bağımlı olmamızdır. Dolayısıyla dış açığı kapatmamız çok zor. Petrol ve doğalgazı üretemeyiz dışarıdan almamız gerekiyor. O zaman diğer şeylere odaklanmamız gerekiyor. İthal girdi bağımlılığını düşürmemiz lazım. Başka yolu yok" ifadelerini kullandı.
“GÜNEY KORE, HAZİN HİKAYE”
Türkiye'nin orta gelir tuzağında yer aldığını söyleyen Buluş, "Amerika, kişi başına düşen gelirin yüzde 20’sine erişme düzeyini orta gelir kabul ediliyor. Biz buna ulaştık. Fakat orada takılıp kaldık. Türkiye buraya çok önceden ulaştı. 50 yıldan fazladır oraya takıldı kaldı. ABD’nin kişi başına düşen milli gelirinin yüzde 20’sini biz zaten yaklaşık 50-60’lı yıllarda ulaşmıştık. Bu alt orta gelir tanımıdır. 2002’den sonra üst orta gelir tanımına ulaştık. Bu kez de orada takılıp kaldık. 2023 vizyonunda hedefimiz 25 bin dolar. Bu laf üst düzey gelirinin sınırıdır. Bizim kıyas ülkemiz Güney Kore. Onlar maalesef bizim için hazin bir hikaye. Biz onlar için öldük, 5 bin şehit verdik. 80’lerde Güney Kore’yle kafa kafaydık. Şuanda nüfusları, toprakları bizden az. Ama küresel iki üç tane markaları var. Bu bir hazin hikayedir. Dolayısıyla bizim hedefimiz Güney Kore gibi olabilmektir. Halbuki onlar bizden çok düşük seviyedeydi ancak atı aldılar ve geçtiler" dedi.
“YENİLİKÇİLİK SORUNUNU ÇÖZMELİYİZ”
Girdi bağımlılığını düşürmek için yapılması gerekenleri anlatan Abdulkadir Buluş, şöyle konuştu: "Türkiye’de 'yenilikçiliği arttıracağız, Ar-ge’yi yükselteceğiz. Yeni araştırmacılar yetiştireceğiz' gibi söylemler var. Olmadı bu projeler. Artık yapmamız gereken şey, oturup bir an önce yenilikçilik denilen şeyi çözmemiz lazım. Güney Kore örneğinden yola çıkarsak, onların yaptığı şey çok enteresan. Ancak yaptığı şeyler yaklaşık 20 yılda gerçekleştirdiler. Biz şuanda 2018’deyiz. Bugün başlasak, 38’e tamamlarız. Güney Kore önce eğitimle başladı. Yenilikçilik denilen şeyde fizik bilimlerinde yeteri kadar eleman yoktu. Bu sayıyı yükselttiler. Daha sonra bunları teknoloji birimlerinde istihdam ettiler. Güney Kore, yurt dışına binlerce doktora eğitimine adam gönderdi. Bu gidenler temel eğitimi aldıktan sonra ülkelerine döndü. Türkiye’den de gidenler var ama geri dönmüyorlar. Bura geldiklerinde arzu ettikleri ortamı bulamıyorlar. Orada milyonluk projelerde çalışıyorlar. Türkiye’deki üniversite modelini değiştirmemiz lazım. Güney Kore, yurt dışında yetiştirdiği ve tekrar ülkesine getirdiği insanlarıyla yenilikçiliği çözmeyi başardı."
HÜSEYİN KOYUNCUOĞLU / YENİ HABER GAZETESİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.