'Ortadoğu'da işleyen bir demokrasi istenmiyor!'
Mısır’da yaşananların konuşulduğu Cuma Toplantısının açılış konuşmasını yapan MÜSİAD Konya Şube Başkanı Dr. Lütfi Şimşek, “Mısır’da bir diktatörün yaşattığı acıyı hep beraber izliyoruz. Kendi halkının en temel haklarına kullanmaları adına her hangi bir şiddete başvurmadan sadece protesto haklarını kullanmaları karşılığında hangi zulümlerle karşılaştığını görüyoruz. Bizler bu zamana kadar farklı coğrafyalarda zulme tepkimizi gösterdik. Bu coğrafyalarda zulme maruz kalan kardeşlerimizin her zaman yanında olduğumuz bilinmelidir” dedi.
Açılış konuşmasının ardından konferansa geçildi. İlk olarak Mısır’da Mübarek’in devrilmesi ile başlayan süreci değerlendiren Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Birol Akgün, “Mısır’da iç ve dış cephede yaşananlar oldu. İçeride 50-60 yıllık bir Mısır derin devleti Mursi’ye karşı ittifak ederek direnmeye geçti. Mısır ekonomisinin yaklaşık %40’ı askerin kontrolünde. Siz tek başınıza iktidara gelseniz bile ekonomik kontrolü ele alamıyorsunuz. Asker ve polis ideolojik olarak 60 yıldır ihvanla mücadeleye şartlandırılmış. Baktığınızda bir seçim oluyor sizin düşman olarak gördüğünüz insanlar cumhurbaşkanı, bakan oluyor. Mesela hırsızlık olayı meydana geliyor polis gitmiyor. Asayiş ve güvenlik sorunları ciddi anlamda arttırılıyor. Mursi’nin iktidara gelmesinin ardından ekonomik, siyasi ve asayiş anlamında Mursi’yi başarısız kılmak için her şey yapıldı ” şeklinde konuştu.
Ortadoğu’da tam anlamıyla işleyen bir demokrasinin istenmediğini belirten Prof. Dr. Birol Akgün, “Batı bu coğrafyada Türkiye’nin 1960 yıllarında yaşadığı demokrasi modeli olsun istiyor. Batının bir şekilde kontrolünün devam ettiği, kendileriyle iyi geçinen partilerin iktidarda olduğu, askeri vesayet devam ettiği ama tek parti iktidarının olmadığı kontrollü rejimler sistemi oluşturmak isteniyor. Tunus, Mısır, Libya baktığımızda İslami gruplar daha örgütlü olmasından dolayı bunlar iktidara geldi. Mısır bunun en tipik örneği. Mısır’da ihvanın başarılı olması, bütün bölgede hızla buna benzer muhafazakâr sistemlerin iktidara gelmesi Ortadoğu’nun uluslararası sistemdeki yerini yeniden tanımlayacak dinamikleri, batı sisteminin çözülmeye başladığı bir dönemde yeniden tanımlayabilir” dedi.
İhvanın meydanlarda direnmesinin gelecekte ihvan benzeri grupların bölgedeki yerini belirleyecek olan önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan Prof. Akgün, “Bu direniş Batılıların ‘İslami hareketler ülkeyi yönetemezler’ söylemindeki oyununu bozmuş oldu. Hem de bu imajı yıkmış oldu. Uluslararası alanda da darbeye desteği çatlattı. Bugün yaşananlardan sonra Amerika ve Avrupa’nın darbeyi savunma şansı yok. Batının kendi imajlarını koruması için bundan sonra ihvan ve benzeri hareketlere destek vermesi gerekir. Gerçek demokrasiye giderken bugün yaşananların mutlaka bir maliyeti olacaktır ancak bir etkisi de olacaktır. İnsanlar onurları, gururları ve hürriyetleri için yaşarlar ihvan bu noktada son derece sağlam durdu. Kendi düşüncelerine ve inançlarına sahip çıktılar.” İfadesini kullandı.
Prof. Akgün sözlerinin sonunda, Klasik darbe yöntemi kullanılacaksa darbecilerin daha büyük bir eyleme ihtiyaç duyacağını ifade ederek, “General Sisi ya da Cumhurbaşkanı Adli Mensur gibi önemli bir isme karşı çok ses getirecek bir suikast yapılabilir. Ancak, böyle bir olay daha fazla şiddeti ve katliama meşruluk seyri kazandırabilir” dedi.
Toplantı soru-cevap bölümü ile devam ederken programın sonunda MÜSİAD Konya Şube Başkanı Dr. Lütfi Şimşek, Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Birol Akgün’e toplantının anısına hediye takdim etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.