Ömer Çelik partileri telefona benzetti

Ömer Çelik partileri telefona benzetti
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, ''CHP ve MHP'nin siyaset anlayışı ekonomi anlayışı,

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, ''CHP ve MHP'nin siyaset anlayışı ekonomi anlayışı, Türkiye vizyonu hani bu santral memurelerinin bağladığı ankesörlü telefonlar var ya ona benziyor. AK Parti'nin Türkiye vizyonu ise 3G teknolojisi ile çalışan ıphone telefon gibidir'' dedi.

Çelik, partisinin Adana'nın Çukurova ilçe teşkilatının 10. Danışma Meclisi Toplantısı'na yaptığı konuşmada, CHP ve MHP genel başkanlarının Adana'da mitingler veya yaptıkları toplantılarda ortak söylemleri dile getirdiklerini belirtti. Çelik, şöyle konuştu:

''Bu söylemlerinin en önemli olanlarından biri şuydu: 'Siz AK Parti döneminde bir sürü hizmet yapıldığını anlatıyorsunuz. Ama birçok şeyi sanki ilk defa siz yapmışsınız, sizden önce hiçbir hükümetin buna katkısı olmamış gibi konuşuyorsunuz. Halbuki sizden önce de bir sürü şey yapıldı.' Kuşkusuz tarih bizle beraber başlamadı biz bunu bilecek kadar siyasi ve toplumsal idrak sahibiyiz. Türk siyasi tarihini de biliyoruz. Fakat birçok şeyin bizle başladığını ifade ederken biz niceliksel bir şeyden bahsetmiyoruz, niteliksel bir şeyden bahsediyoruz. Aradaki fark da şöyle bir fark, kuşkusuz telefonu biz icat etmedik. Telefon her zaman vardı. Fakat CHP ve MHP'nin siyaset anlayışı, ekonomi anlayışı Türkiye vizyonu hani bu santral memurelerinin bağladığı ankesörlü telefonlar var ya ona benziyor. AK Parti'nin Türkiye vizyonu ise 3G teknolojisi ile çalışan ıphone telefon gibidir. Aradaki fark ilk çağla orta çağla ileri çağ arasındaki fark kadar büyüktür.''

Çelik, MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin gezdiği birçok yerde vurguladığı gibi bir grup konuşmasında da başbakana hitap ederek ''ne işiniz var Lübnan'da ne işiniz var Şili'de ne işiniz var Brezilya'da'' dediğini ifade ederek, şöyle devam etti:

''Şimdi tabi bunların vizyonu Misak-ı Milli sınırlarını aşamıyor. Hatta Misak-ı Milli'nin içinde de Sivas'ın doğusunu geçemiyor. Halbuki gerçek bir Türkiye vizyonu şunu gösterir: Sizin Türkiye'nin çıkarlarını korumak için, Türkiye'nin bekasını garanti altına almak için, ekonomisini güçlü kılmak, dış politikanızı güçlü kılmak için bütün bir küresel vizyona sahip olmanız gerekir. O küresel vizyonun içerisine bölgesel çıkarlarınızı yerleştireceksiniz o bölgesel çıkarların içerisine de Türkiye'nin milli çıkarlarını yerleştireceksiniz.''

Türkiye'nin tabii coğrafyasının, tabii manevi değerlerinin bunu talep ettiğinin altını çizen Çelik, ''Mesela bazı illere gidersiniz, o ilin milletvekili olmasanız bile kuşkusuz vatandaşlarımızın hakkıdır şeyler talep ederler. Derler ki; 'şuraya bir okul yapılsa iyi olur, buraya hastane yapılsa iyi olur, spor tesisi yapılsa iyi olur'. Kırım'a gittiğinizde Türkmenistan'a gittiğinizde Bosna'ya gittiğinizde size 'buraya bir okul yapılsa iyi olur' demezler, 'buraya bir okul yapmanız lazım' derler. Bosna'ya gittiğiniz de 'Buraya bir cami yapmanız gerekir' derler. Bizim buna mecbur olduğumuzu düşünürler. Haklıdırlar, çünkü onların gözünde Türkiye büyüktür bunları yapacak kudreti vardır. Kendi ülkenizin içinde insanınız bazı taleplerde bulunurken tereddütlü cümleler kurduğu halde oralarda kesin cümleler kurulur. Çünkü onlar bilirler ki; tarih emretmektedir, coğrafya emretmektedir, strateji emretmektedir ve siyaset emretmektedir ki Türkiye güçlü olmak zorundadır'' diye konuştu.

Çelik, insanların oraya Türkiye'nin güçlü olduğu zamanlarda Anadolu'nun bekçisi olarak gittiklerini belirterek, şu ifadeleri kullandı:

''Size derler ki: Biz buralarda yaşıyoruz burası bizim vatanımız. Ama bizim asli görevimiz burada, biz Anadolu'nun nöbetini tutuyoruz. Şimdi siz bırakın siyaseti stratejiyi başka işleri böylesine büyük bir manevi coğrafyanın böylesine büyük bir medeniyet havzasının merkeziyken cazibe unsuru iken MHP Genel Başkanı çıkıyor diyor ki: Sayın Başbakan Türkiye'nin içinde bu kadar sorun varken niçin Lübnan'a gidiyorsun, Brezilya'da ne işin var. Tam tersini sorması gerekirdi. Bugün tam tersi vatandaşımızın şunu sorması gerekirdi: Şimdiye kadar niye gitmediniz? Şimdiye kadar oralarda niye var olmadınız?''
Asıl sorulması gerekenin ''Biz niçin oralarda yokuz? Oralarda niçin var değiliz''in olması gerektiğini anlatan Çelik, şunları söyledi:

''Oralar buraya her zaman güçlü bir ülke güçlü bir medeniyet gözüyle baktılar. Kurtuluş savaşını verirken ne düşündüler biliyor musunuz? Onlar Kurtuluş Savaşı'na destek verirlerken Anadolu'yu kurtardıklarını düşünmediler, Anadolu'yla birlikte kendi varlıklarını da kurtardıklarını düşündüler. Çünkü onlar şunu biliyordu, İstanbul yoksa Bosna yok, Diyarbakır yoksa Bağdat yok, Erzurum yoksa Bakü yok. Asıl milliyetçilik bu idraki anlatması gerekmez miydi? Ama bunlar milletten koptukları için milletin manevi ruh kökünden koptukları için milletsiz milliyetçilik yaptıkları için şunu anlamıyorlar; Bosna sıkıntıya düşerse, Beyrut sıkıntıya düşerse, Bakü sıkıntıya düşerse Türkiye rahat etmez bizim insanımız kendisini huzur içinde hissetmez. Bunu anlayamadıkları için milletin bu büyük manevi coğrafyasını anlayamadıkları için milletin büyük bu ruh köküyle bağlı olan stratejiyi anlamadıkları için işte bugün yapılanı da anlamıyorlar.
Bağdat'ın, Beyrut'un ve Bosna'nın sokaklarında gezdiğinizi düşünün ve karşıdaki insanlara seslenin bir Türk bayrağı gösterin onlara, size iki kelimeyle cevap verecekler, Türk bayrağı gösterdiğiniz zaman 'Türkiye diyecekler, Recep Tayyip Erdoğan' diyecekler. Veya siz onlara Recep Tayyip Erdoğan deyin, Türkiye deyin onlar size Türk bayrağı sallayacaktır. Bugün Kurtuluş Savaşı'nı biz verirken ne demiştik; Kurtuluş savaşımız mazlum milletlere örnek oldu demişiz, mazlum milletlere önderlik etti demişiz.''

''2023'TEN SONRAKİ DÖNEMDE AVRUPA'DA İKİ TANE EKONOMİ AYAKTA KALACAK, AVRUPA VE BÖLGEYE YÖN VERECEKTİR"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, ''2023'ten sonraki dönemde Avrupa'da iki tane ekonomi ayakta kalacak, Avrupa ve bölgeye yön verecektir. Biri Türkiye diğeri de Almanya'' dedi.

Çelik, partisinin Çukurova ilçe teşkilatının 10. Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, bugün Türkiye'nin dünyanın bir çok açıdan cazibe merkezi olduğunu söyledi.

Çelik, ''Bütün bu Ortadoğu'daki olayları bir kenara bırakın. 11 Eylül'den sonra bütün dünyada güvenlik gerekçesiyle demokrasiden, özgürlüklerden, açık toplumdan, hürriyetler rejiminden taviz verilirken, dünyada demokratik ülkeler içerisinde bir tek Türkiye demokrasiden taviz vermemiştir, güvenlik adına demokrasiden bir eksiltme meydana getirmemiştir. Tam tersine demokrasiyi güçlendirmiştir. Bu bir tek Türkiye'de olmuştur. Bu bakımdan cazibe merkezidir'' diye konuştu.

İktidara geldikleri dönemde Türkiye dünyanın 23. büyük ekonomisi iken, bugün G20 içerisinde, dünyanın 17. büyük ekonomisi olmuştur. Bütün göstergeler şunu göstermektedir; bunu size hayali olarak söylemiyorum, bunlar rakamlarla hesaplamalarla ortaya konulmuş gerçeklerdir, 2023 yılı içerisinde Türkiye dünyanın ilk 5 ekonomisi içerisinde olacaktır. Ve üstelik yine rakamların gösterdiği bir şey vardır. 2023'ten sonraki dönemde Avrupa'da iki tane ekonomi ayakta kalacak, Avrupa ve bölgeye yön verecektir. Biri Türkiye diğeri de Almanya'' dedi.

Çelik, yaşanan gelişmelerin halkın yapılan siyasi reformlara destek vermesiyle sağlandığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu partiyi siz kurmasaydınız, hatta bu partinin adını bile siz koymasaydınız böyle büyük bir kudret ortaya çıkmazdı. Siz neyi başardınız biliyor musunuz? Daha önceden Türkiye'de ülkenin geleneğine vurgu yapan partiler bir tarafta duruyordu, Türkiye'nin modernleşmesini isteyen partiler bir tarafta duruyordu. Türkiye'nin doğulu kimliğine vurgu yapan partiler bir tarafta duruyordu, batılı kimliğine vurgu yapanlar başka bir tarafta duruyordu. Siz şunu başardınız, dediniz ki; 'Biz ne doğulu ne de batılı olma tercihinde bulunma zorunda değiliz. Hem doğulu hem batılıyız. Biz kendi geleneğimiz ile evrensel değerler arasında sentezi yaratabilecek kudrete sahibiz dediniz' ve sonuçta AK Parti ortaya çıktı. AK Parti 3 tane kavram arasındaki çatışmayı ortadan kaldırdı. Bu 3 kavramı Türkiye'nin milli güç unsuru haline getirdi. Gelenek, kimlik ve modernlik. Gelenek ve modernlik çatıştığı zaman Türkiye'de kimlik çatışması ortaya çıkıyordu. Bu millet kendi kimliğiyle ilgili çatışmalar içerisinde boğuluyordu. Siz gelenek ve modernlik arasında bu köprüyü kurarak şu an bütün dünyaya model olan bir parti yarattınız.''

Çelik, kendilerinin hiç kimseye model ihracı arayışı içinde olmadıklarını ifade ederek, ''AK Parti bölge için modeldir de demiyoruz. Öyle birilerinin Türkiye'ye karşı yaptığı psikolojik hareket unsurları olan, bizim bölgeyle aramıza girmeye çalışan bir takım kavramların peşinde de değiliz. Biz bölge barışı istiyoruz. Biz istikrar istiyoruz. Biz bütün bölgemizde zenginlik istiyoruz'' dedi.

-''TAHRİR MEYDANI'NI DOLDURAN GENÇLER BİZİM KARDEŞLERİMİZ''-
Mısır'daki gelişmelere de değinen Çelik, ''Tahrir Meydanı'nı dolduran gençler bizim kardeşlerimiz, canlarımız. Bunu gördüler, baktılar ki; etraflarına Türkiye'de AK Parti diye bir parti var. Bu parti demokrasi ile barışık, hatta barışık olmanın ötesinde demokratik değerleri en yüksek standartlara ulaştıracak bir performans göstererek bütün dünyanın gözünde bir cazibe merkezi haline gelmiş'' dedi.
Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Hukuk devleti, açık toplum düzeni, hak ve hürriyetler düzeni, evrensel değerler bütün bunlarla barışık bir parti var. Üstelik bu parti Türkiye'yi geleneği ile de barıştırıyor. Dolayısıyla gelenek ve modernlik arasındaki çatışmayı ortadan kaldırıyor. Demek ki evrensel değerlerle barışmak kendi milli kimliğinden taviz anlamına gelmiyormuş. AK Parti dünyaya şunu gösterdi. Evrensel değerlerle barışarak aslında milli kimliğinizi daha kuvvetli hale getirirsiniz. Bunun da başka bir yolu yoktur. MHP gibi gece gündüz korku yayarak, milletin özgüvenini sakatlayarak, kendi korkularınızı bir siyasete dönüştürerek ortaya çıktığınızda esasında milli kimliğinizi de koruyamazsınız. Tahrir Meydanı'nda o çocuklar bunu gördüğü zaman kendi geleneği ile barışık ama aynı zamanda modernliğin yüksek standartlarını yakalayan, evrensel değerleri yakalayan bir siyasi parti ortaya çıktı. Bunun talimatını siz verdiniz. Ve AK Parti böyle kuruldu. Ve 'bu değerlerle, bu değerlerin yaşattığı siyasi modellere biz niye kavuşmayalım' dediler. Bugün ne diyorlar sokaklarda, 'özgürlük diyorlar, onur diyorlar, ekmek diyorlar'. Fransız devrimi 1789'da eşitlik, özgürlük ve kardeşlik demişti Tahrir Meydanı'ndaki çocukların istedikleri başka bir şey yok. Gidin bakın El-Cezire'yi, CNN'i, BBC'yi seyredin. O kardeşlerimizle röportaj yaptıklarında nasıl bir ülke, nasıl bir dünya istiyorsunuz dediklerinde 'Türkiye gibi istiyoruz' Ama hangi Türkiye. İşte Bahçeli ve Kılıçdaroğlu'nun anlamadığı bu. 2002'den sonra AK Parti sayesinde ortaya çıkan Türkiye'yi istiyorlar.''

-BATILI DEVLETLERE DEMOKRASİ DERSİ-
Tüm bunlara karşı ''eksen kayması'', ''Türkiye yönünü doğudan batıyor çeviriyor, Türkiye batıdan kopuyor'' denildiğine işaret eden Çelik, ''Bugün gördük ki bütün batılı devletler Sayın Başbakanımızı arayarak bu bölgelerde ne yapalım diye soruyorlar'' dedi. Çelik, şöyle konuştu:

''Şunu unutmayın. 'Türkiye yönünü batıdan doğuya çeviriyor' diyenler, yani Türkiye demokratik değerlerden kopuyor diye propaganda yapan bir takım batılı demokratik devletler, diktatörlük rejimlerine tam tavır alamazken, evrensel değerleri demokrasi ve hukuk devleti gibi değerlerden yana tavır alarak diktatörlüklere tavır koyan ilk yine Sayın Başbakanımızdır. Batılı devletlere demokrasi dersi veren biz olduk, sokaktan yana olmak gerektiğini gösteren yine biz olduk. Tabii İslam dünyası açısından da çok müthiş bir gelişme yaşandı. Yıllardan beri İslam dünyasının önde gelenleri bir takım istisnaların dışında sürekli olarak 'fitne çıkmasın kaos çıkmasın' diye otoriteden yana tavır koyarlardı ama Türkiye kendi değerlerini koruyarak özgürlüklerden yana bir dünya yaratılabileceğini dünyaya gösterdikten sonra Tahrir Meydanı'ndaki çocuklardan yana diktatörlüklere karşı İslam alimlerinin birçoğundan ses yükselmeye başladı. Yani bazıları 'İçtihat kapısı Gazali'den sonra kapanmıştır' derler ya. Gazali'den sonra kapanan içtihat kapısı Tahrir Meydanı'nda yeniden açıldı. Tahrir Meydanı'nda açılan içtihat kapısı özgürlüğü, demokratik değerleri açtı. Ve bu insanların kendi özgür kimlikleriyle yaşama hakkını bizim önümüze getirdi. Bakın oradaki tabloya baktığınızda bir şey görüyorsunuz. Twitter ve Facebook üzerinden modern iletişim teknolojileri üzerinden örgütlenen bu çocuklara Mübarek rejiminin adamları develerle saldırıyor. Bir yanda develerin sembolize ettiği gerici zihniyet, bir yanda Facebook gibi iletişim teknolojileri üzerinden örgütlenerek ileri bir çağı savunanlar. İşte biz diyoruz ki; o develerle saldıranların temsil ettiği zihniyeti Türkiye'de kim temsil ediyor. 'Ordu bir kağıttan kaplandır' diyerek ordunun aslında darbe yapması gerektiğini söyleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı söylüyor.''

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.