Millet “idam” istiyor
Avrupa Hukuku’nda idam cezasının doğru bulunmadığını fakat Türkiye’deki son dönemde yaşanan gelişmelerin idamı bir zorunluluk haline getirdiğini belirten Avukat Ümit Olgun, “Türkiye’de idam cezası en son 1984 yılında uygulandı. 9 Ağustos 2002 tarih ve 4771 sayılı kanun ile Avrupa Birliği 3. Uyum Paketi kapsamında idam cezası kaldırıldı. Hemen arkasından Türkiye, Kasım 2003’te 6 nolu ek protokolü onayladı. 14 Temmuz 2004 tarih ve 5218 sayılı kanunla ülkemiz, idam cezasını her koşulda mutlak olarak kaldırdı. Arkasından Şubat 2006’da da 13 sayılı ek protokolü onayladık. İdam cezasının tüm dünyada kaldırılması Avrupa Birliği’nin insan hakları politikasının başlıca amaçlarından birisi oldu. Avrupalı hukukçular bu cezalandırma şeklinin yaşam hakkıyla bağdaşmadığını, adli hataların olduğu durumlarda geriye dönüşü olmadığını ve suçun işlenmesine engel teşkil etmediğini gerekçe göstermektedir. Bir hukukçu olarak bizim düşüncemize göre cezanın amacı toplum düzenini korumak ve suçluyu ıslah etmekten ibarettir. Bir suçun cezasını da kanunlar belirler. Kanunlar bir suçun yaptırımını öyle bir dengede tutmalıdır ki ne suç işleyen kişinin hakkı, ne de mağdur olanın hakkı yenmelidir. Aksi takdirde adalet sağlanamamış olur. Bir toplumda yasaların belirlediği yaptırım eğer yeterince caydırıcı değilse suçlar var olan cezalara rağmen yine de işlenmeye devam ediliyorsa o yaptırım yeterli değildir. Demek ki o cezaları daha caydırıcı hale getirmek gerekir.” İfadelerini kullandı.
İDAM İÇİN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ GEREKİYOR
Adaletin bir intikam aracı olmadığını fakat kamuoyunun vicdanında tatmin duygusunu sağlamayan bir cezalandırmanın adaleti sağlamadığını belirten Olgun, “Bu noktada ülkemizde son zamanda arka arkaya yaşanan çocuk istismarları ve cinayetleri toplum üzerinde haklı olarak bir infial meydana getirdi. Bize göre de bu tip suçlar yönünden idam cezası tatbik edilmeli. Ancak bununla ilgili iki sorun var; birincisi Türkiye Anayasası buna uygun değil ve bağlı olduğumuz İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 6.,11. ve 13. protokollerine göre ölüm cezasını tekrar anayasaya alamıyoruz. Çünkü sözleşmenin temel ve vazgeçilemez hükümlerinden birisi de idam cezası yasağı. Bu sözleşmelerden çıkmadıkça ve anayasa değişikliği yapmadıkça idam cezasını getiremeyiz. Uluslararası sözleşmelerdeki idam cezasını yasaklayan kısımları da gözardı etmememiz lazım. Türkiye ayrıca Avrupa Konseyi'nin de kurucu üyeleri arasında ve örgütün şu anki 47 üyesinden hiçbirinin yasalarında idam cezasına yer verilmiyor.” şeklinde konuştu.
“SICAK PARA AKIŞI YÖN DEĞİŞTİREBİLİR”
Türkiye’de idam cezasının uygulanıp uygulanmayacağı konusunda son kararı üst aklın vereceğini söyleyen Avukat Ümit Olgun, “Avrupa Birliği hiçbir şekilde idam cezasını onaylamıyor. Türkiye’nin üst aklı karar verecek. Bu çok önemli bir karardır. ‘Türkiye Avrupa Birliği’ne giremiyor, veda etti’ kararı çıkarsa, o zaman idam uygulanabilir. Fakat AB’ye girme süreci sekteye uğrarsa ekonomik açıdan ülkemiz zarara girer. Türkiye’ye şuanda akan bir sıcak para var. Bu sıcak para akışı da yön değiştirebilir. Muhtemelen herkesi kara kara düşündüren nokta da burasıdır. Azerbaycan’da, Kazakistan’da, Mısır’da, Suudi Arabistan’da veya Afrika ülkelerinde insanlar parasal açıdan güven buldukları yere gider. Dolayısıyla Türkiye de Avrupa Birliği’ne doğru gidiyor. Onlar, dünyanın en güvendiği ülkeler arasında yer alıyor. Bu ülkelerde Avrupa Birliği yasaları uygulanıyor. İhracatımızın yüzde 65 kadarlık büyük bir kısmını AB ülkeleri ile yapıyoruz. AB kurallarının bazısını uygularız, bazılarını uygulamayız diyemiyoruz. AB ülkesi olabilmek için tüm kurallara uymak gerekiyor.” dedi.
HÜSEYİN KOYUNCUOĞLU / YENİ HABER GAZETESİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.