Konya Sultan’ül Vaizin’i Unutmadı

Konya Sultan’ül Vaizin’i Unutmadı
Konya'nın manevi mimarlarından Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi'nin vefatının üzerinden tam 5 yıl geçti.

20. YÜZYILIN SULTAN’ÜL VAİZİN’İ TAHİR BÜYÜKKÖRÜKÇÜ

Konya'nın manevi mimarlarından Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi'nin vefatının üzerinden tam 5 yıl geçti. Milli Görüş Lideri Necmettin Erbakan'dan bir hafta sonra aramızdan ayrılan Konya’nın ve 20. yüzyılın önemli İslâm âlimlerinden Tahir Büyükkörükçü’yü Müslüman dünyası hiç unutmadı..

Bazı ruhların göçüşü insana ölümü sevdirir. Bu ruhların dünya macerası da dünyadan göçleri de ibret doludur. Konya’nın manevi dinamitlerinden biri olan paralelle, şerle, küfürle ve işbirlikçileriyle hiçbir zaman işi olmayan, sadece ve sadece Allah rızasını gözeten bir hayat yaşan Vaizlerin Sultanı Tahir Hocamızı rahmet ve minnetle anılıyor. Peki, İslam dünyası için bu kadar önemli olan Tahir Büyükkörükçü kimdir?

TAHİR BÜYÜKKÖRÜKÇÜ KİMDİR?

Memleketimizin yetiştirdiği güzel insanlardan, değerli vâizlerimizden Tahir Büyükkörükçü 2011 yılında aramızdan ayrıldı. Tahir BÜYÜKKÖRÜÇÜ Hoca Efendi 1925 yılında Konya’da doğmuştur. Ebû Saîd Muhammed Hâdimî Hazretleri’ne dayanan, dolayısıyla Seyyid olan nesli, ilme hizmet etmiş insanlarla doludur. Dedesi Abdurrahman Efendi çok temiz bir müslüman, babası Körükçü Mehmed Efendi marangozlukla iştigal eden saf bir mü`mindir. Büyük dedelerden gelen ilim aşkı Tahir Hoca Efendi’de yeniden canlanmıştır. İstiklâl Harbinden çıkan aziz milletimizin evinde görülen yokluk, Tahir Hoca Efendi’nin evinde de had safhadadır. Bu sebeple daha ortaokul döneminde iken, birkaç kuruş kazanabilmek, ev ihtiyaçlarının karşılanmasında babasına destek olabilmek için kunduracı bir yakınlarının yanında çalışmaya başlar. Zira evin en büyük çocuğu ve tek erkek evlâdıdır. Dükkân sahibi, sadece bir kunduracı değil, ilmî yönü de olan değerli bir insandır ve Hoca Efendinin de ilk Kur’ân-ı Kerîm hocasıdır. Hocası Mustafa Efendi, Tahir Hocaya bir dua metni verir. Tahir bunu yaz ve ezberle der. Tahir o bir sahifeyi okur ve hocasına geri verir. Hocası, evlâdım ben onu sana yaz da ezberle diye verdim, der. Tahir, ezberledim hocam, der ve metni eksiksiz bir şekilde okur. Bu kabiliyeti hocasının dikkatini çekmiş, Tahir’i daha çok sevmesine ve onunla daha yakından ilgilenmesine vesile olmuştur. Dersler ilerlemiştir. Tahir Hoca Efendi mahallelerinin mescidinde komşularına sohbet etmeye başlar. Kısa zamanda cemaati mescidin dışına taşar ve adı geniş bir çevrede duyulur. Halk genç bir hocanın çok güzel vaaz ettiğini konuşmaktadır.

ÖMRÜ TEBLİĞ HİZMETİYLE GEÇTİ

Konya'da doğan Tahir Büyükkörükçü, ilkokulu mahalle okulunda okur. Konya'da Karma Ortaokulu olarak bilinen meşhur okula devam eder. Bu sıralar ilk defa hoca olmak ister. Konya'nın meşhur hocaefendilerinden Mustafa Kurucu'dan hadis dersleri alır. Hayran olduğu Mahmut Sami Ramazanoğlu'dan da mânevî ders alan Tahir Büyükkörükçü, 1945'ten sonra askerlik dönüşü, eski garaj civarındaki Boncuk Camii'nde imamlığa başlar. Vaizlik ve müftülük yapar. Zamanın Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki'nin Konya'ya gelişinde vaazını dinlediği Tahir Hoca, prosedür gereği yapılan bir imtihanla 1951 yılında Konya merkez vaizliğine tayin edilir. 1965 yılında da Konya müftüsü olur. Ve Tahir Hoca artık ömrünü İslam’a hizmet etmeye adar. 1950 yılında resmî göreve, vaizliğe başladı. Genç ve heyecanlıydı, güzel konuşuyordu. Konuşmaları ruhlarda inkılâba sebep oluyordu. Çünkü söyledikleri ile bizzat amel etmekte, yaşadıklarını cemaatine anlatmaktaydı. İlim sahibiydi, büyük cemaatler saatlerce onu dinliyor, kimse sıkılmıyor, bırakıp gidemiyordu. Zira insanı hayran bırakan bir üslubu vardı. Tebliğleri devam etti. Camiler doldu taştı. Salonlarda on binlere hitâb edildi. Rasûlullah -sallâllahü aleyhi ve sellem-’in ravzasında, Beytullah’ın gölgesinde vaaz şerefine erişti. Cennet vatanı karış karış gezdi. İrşâd faaliyetleri Avrupa’ya dek uzandı. Avrupa’dan vatana gelen on binlerce konuşma bandı, binlerce insanın hidayetine vesile oldu.

İSMET İNÖNÜ’NÜN KORKULU RÜYASI

1965'de Denizli'de başlayan salon konuşmalarıyla tanınmaya başlayan Büyükkörükçü'ye ilgi, 1960-70'li yıllarda Adana, Ankara, Bursa, Ceyhan, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, Isparta, Karaman, Kayseri, Malatya, Maraş, Nevşehir, Niğde, Samsun, Sivas gibi merkezlerdeki çeşitli camilerde verdiği vaazlara ilgi her geçen gün arttı. 1968'deki meşhur İzmir Alsancak Spor Salonu konuşması, o günün siyasilerinin fevkalade dikkatini çekmiş ve İsmet İnönü bir meclis konuşmasında Tahir Büyükkörükçü'den söz ederek şöyle demiştir: hükümeti destekleyen üç saç ayak var. Birisi Said-i Nursi, birisi Konya Müftüsü, birisi de Gazâlî...”. Türkiye, onu İsmet İnönü'nün korkulu rüyası olarak tanındı. Yedi yıla yakın devam eden müftülük döneminden sonra kendi arzusu ile tekrar kısa bir süre vaizlik yaptı ve 1973 yılında emekliye ayrıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra tekrar Kapu Camii'ne dönerek 2000 yılına kadar vaaz verdi.

SİYASİ YAŞAMI VE ESERLERİ

1977 yılında Milli Selamet Partisi'nden Konya milletvekili olarak Meclis'e girdi. 12 Eylül 1980 darbesinde Erbakan'la birlikte tutuklanarak 'İslâmî esaslara dönülmesini ve İslâmî devlet kurulmasını istemek' iddiasıyla askerî mahkemece yargılanarak 11 ay cezaevinde kaldı. Başta Mahmut Sami Ramazanoğlu olmak üzere Ali Ulvi Kurucu, Hacı Veyiszâde Mustafa Efendi, Havlucu Ahmed Efendi, Lâdikli Hacı Ahmed Efendi, Konyalı Dişçi Mehmed Efendi, Mehmed Zâhid Kotku, Mekkeli Üstad Muhammed Alevî Mâlikî, Muhammed Harrânî, Musa Topbaş, Necip Fazıl Kısakürek, Yahyalılı Hacı Hasan Efendi gibi kişiler, Büyükkörükçü'yü ziyaret edenler arasındaydı. Eserleri ise; Hakîkî Vechesiyle Mevlâna ve Mesnevî, İslâm’da Edeb, Mevlânâ ve Mesnevî gözüyle Peygamber Efendimiz, Mübarek Ramazan ve Oruç, Müslüman Peygamberini Tanımalısın.

EN BÜYÜK DERDİ MÜSLÜMANLARIN YÜZÜNÜN GÜLMESİDİR

Hoca efendi misafirperverdir. Başta Mahmud Sami Ramazanoğlu Efendi hazretleri olmak üzere, Lâdikli Hacı Ahmed Efendi, Hacı Veyis Zade Mustafa Efendi, Muhammed Harrani Hazretleri, Musa Topbaş Efendi, Muhammed Zahid Kotku Efendi, Mekkeli Üstad Muhammed Alevi Maliki, Yahyalılı Hacı Hasan Efendi, üstad Ali Ulvi Kurucu, Havlucu Ahmed Efendi, Konyalı Dişçi Mehmed Efendi gibi nice büyükler, Necip Fazıl gibi nice üstadlar evlerine teşrif etmişlerdir. Hali hazırda yaşayan birçok zevat da evlerinde misafir olmuştur. Allah dostlarına dost, düşmanlarına karşı düşmandır. Mevlana hayranıdır ve binlerce Mesnevi beytini vaazlarında ezbere okur. Mehmed Akif’i çok sever; üstat Necip Fazıl’la çok muhkem dostlukları vardır. Ali Ulvi Kurucu ile sohbetlerine doyum olmaz. Fıkıh ve tasavvufta çok titizdir. İmam-ı Azam hazretlerini çok sever ve Hanefi fıkhı konusunda lakayidliğe asla taviz vermez. Tasavvufta ise ölçüsü Şeriat’tır. Tasavvufa asla dil uzattırmaz ama Şer-i Şerif’e uymayan hallere de asla itibar etmez. Hayır yapmada önde olmayı sever. Yakınlarına ve çevresine, ’Nerede bir hayır işi varsa, sizin de mutlaka payınız, katkınız olsun’ diye tavsiye eder. Hafızlığını tamamlayanları umreye göndererek ödüllendirir. Haftalık sohbetlerinde mutlaka para toplanır ve bir ihtiyaç sahibine yardım edilir. Onun en büyük derdi İslam’ın ve Müslümanların yüzünün gülmesidir.

BÜŞRA AKSAKBAĞI / YENİ HABER GAZETESİ

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.