Konya neden marka çıkaramıyor?

Konya neden marka çıkaramıyor?
Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Anabilim -Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Atıf Bir tarafından "Konyanın markalaşması ve reklamcılığın yeni formülü" konulu konferans gerçekleştirildi
MÜSİAD Konya Şubesi’nin, Konya Reklamcılar Derneği(KRD) ile ortak düzenlediği Cuma toplantılarında Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Anabilim -Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Atıf Bir tarafından "Konya’nın markalaşması ve reklamcılığın yeni formülü" konulu konferans gerçekleştirildi.
 
 Programın açılış konuşmasını yapan MÜSİAD Konya şube başkan yardımcısı Mehmet Ali Korkmaz, markalaşma ve reklam Konya’daki firmalarımızın sınaî ve ticari sektörlerimizin birebir ilgi alanında olan bir konu olduğuna vurgu yaptı. Ardından söz alan Konya Reklamcılar Derneği başkanı Doç.Dr. Hüseyin Altunbaş ise, Konya’nın markalaşması konusunda firmalarımız hakikaten büyük potansiyele sahip olduğunu ama kabına sığamayan ve kendini farklı ifade eden birçok örneğe sahip olmasına rağmen bu özelliğini ekip çalışması şeklinde kullanamamakta olduğunu ifade etti.  Hem bu işin uzmanı bu işin hocasını, Konya’ya bu anlamda bir icraat noktasında farklı kreatif bilgiler ve farklı noktalardan sesler duyuracağından bahsetti.
 
 MÜSİAD ve KRD üyelerinin yanı sıra birçok izleyicinin ilgi gösterdiği programda, şehrin markalaşması ve bir şehir nasıl markalanır konusunu Konya örneği üzerinde anlatılarak, markalaşmanın önemlerinden bahsedildi.
 
 Prof. Dr. Ali Atıf Bir konuşmasının başında markayı ve markalaşmayı şu sözlerle aktardı: “Önce bu bildiğimiz bir şey marka dediğimiz şeyi biliyorsunuz. Hayvanları damgalarlar ya o, hayvanları tespit etmek için kullanıyorlarmış. Burada da isim, işaret, sembol, öneri kaynağı, kişilik ya da karakter ön planda. Tüketicinin, Konya bazında bakarsak tüm Türkiye’deki insanların Konya ile ilgili diyelim düşünce ve algılarının toplamı ya da Paris ile ilgili tüm dünya insanlarının algıları ya da düşünceleri. Baktığınız zaman gerçek marka şu demektir, yüksek fiyatı ödemek ya da ona gitmek için her şeyi göze almaktır. Ben Konya’ya gideceğim ne olursa olsun gideceğim. Ölmeden önce göreceğim diyen var diyelim ki, marka bu demektir. Görmediğin zaman arkada kalmak demektir ve bunu elde etmek için elinde avucunda ne varsa vermektir. Her yere isim yazmak markalamak değildir. Makyaj yapmakta markalamak değildir bu önemli bir farklılık. Ülke, köy ve ilçe nasıl marka olur? Satacak bir şeyi varsa marka olur. Ne satar bir ülke? Ziyaretçi satar yani turist gelir. Birde emlak fiyatlarının artması gerekir. Bir yer turistik açıdan çekiciyse ziyaretçisi çok olacak. Konya’ya gelen ziyaretçi sayısı iki milyon, bu çok iyi bir rakam. Çünkü Hz. Mevlana gibi bir kazanımı ve de doğal çekiciliği olan bir yerden bahsediyoruz. Yani ülkemizin en eski markalarından bir tanesi. Bu sebeple şehir olarak baktığımızda bunu nasıl kullandığımız ve bunun yanı sıra bu sayıyı neden dört milyona çıkaramadığımız konusu çok önemli. Dünya mirası açısından baktığımızda herhalde Paris’teki eyfel kulesinden daha değerli olduğunu düşünüyorum. Oraya gittiğinizde hiçbir şey yok yani bir kurgusu bir felsefesi yok. Ama burası öyle değil huzur kenti deniliyor Konya için.”
 
 Bir şehrin tanıtılmasında birçok tanıtım argümanının birleştirilmesinin gerektiğini işaret eden Ali Atıf Bir;  “Vali, büyükşehir belediye başkanı, şehrin işadamları ve sanayicileri ile bunların dernekleri, sivil toplum kuruluşları ve özellikle medya bunun için ortak platformda buluşup hiçbir kişi yada kurumu ön plana çıkarmadan toplantılar düzenlenmeli ve girişimlerde bulunulmalıdır. Şehrin markalaşması ancak bu yoldan geçer” dedi.
 
 Konferansın sonunda ise MÜSİAD Konya Şubesi tarafından Prof. Dr. Ali Atıf Bir’e hediye takdim edildi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.