Kazan'da Türkçe dizilerle pişiyor
Dünyadaki en eski Türkoloji bölümlerinden biri Tataristan'ın başkenti Kazan'da bulunuyor. 1800'lü yıllarda kurulan bölümde Tatar Türkleri kadar Rus öğrenciler de var. Türkoloji bölümü öğrenciler arasında oldukça popüler. Çünkü Türk iş adamlarının bu şehirde açtıkları firmalarda kolayca iş buluyorlar. Türkçe dilini gençler arasında çekici kılan bir başka sebep ise Türkiye'deki üniversitelerde eğitimlerini burslu olarak sürdürme imkanlarının olması. Türk dizilerini ve Türk müziğini çok seviyorlar.Türk yazarlardan Necip Fazıl, Orhan Pamuk, Nazım Hikmet, Alev Alatlı, Reşat Nuri Güntekin, Yunus Emre, Ömer Seyfettin gibi isimlerin eserlerini beğenerek okuyorlar.Hocalarından öğrencilerine kadar hepsi Türkçe'ye ve Türkiye'ye aşık. Onlarla konuşurken Türkiye'nin adının geçtiği yerlerde gözleri ışıl ışıl oluyor. Türkoloji Bölümü Başkanı Asiye Rahimova büyük bir misafirperverlikle okulu gezdirirken diğer yandan da bize hikayesini anlatıyor. Bölümde bir oda Yunus Emre Kültür Merkezi'ne ait. Burada Kazanlı her yaştan insan Türkçe öğrenmeye geliyor. Ayrıca kültür merkezi tarafından kurulan kütüphane herkese açık. Kütüphanede iki binin üstünde Türkçe kitap var. Karşılaştığımız herkes gürül gürül Türkçe konuşuyor. Çoğu İstanbul'u hatta Anadolu şehirlerini gezip görmüş sevgileri bu gezilerle birlikte biraz daha pekişmiş.
Bir dönem Rusya'yı ayağa kaldıran Çalıkuşu'nun yeni versiyonunu özellikle gençler ilgiyle izliyor. İlgiyle takip edilen bir başka dizi ise Muhteşem Yüzyıl. Öyle ki kentin marketlerinden, kitapçılarına kadar her yerde Munteşem Yüzyıl dizisinin DVD'leri ni görmek mümkün. Fiyatı bile diğer DVD'lerden biraz daha yüksek.
CEP TELEFONLARINDA TÜRKÇE MÜZİK
Türkoloji bölümü öğrencilerinin cep telefonlarının zillerinde ise Türk pop sanatçılarının müzikleri çalıyor. Bu öğrencilerden biri Türkoloji bölümü 2. Sınıf öğrencisi Katya Zaravova.Katya lisede Türkçe öğrenmeye başlamış. Türk edebiyatını çok seviyor. 'Kitap okumayı çok seviyorum özellikle de Türk yazarlarını' diyen Katya, ilk tanıdığı Türk yazarların Nazım Hikmet ve Orhan Pamuk olduğunu söylüyor. Yunus Emre şiirlerinin ise Katya'nın dünyasında bambaşka bir yeri var. Türkiye'ye birkaç defa geldiğini söyleyen Katya, İstanbul dışında Adıyaman Üniversitesi'nin davetlisi olarak bir grup arkadaşıyla geçen yaz Güneydoğu Anadolu'ya gitmiş ve buradaki şehirleri gezmiş. 'Gerçek Anadolu insanının sevgisini ve ilgisini orada hissettim' diyerek unutamadığı bir hafta geçirdiğini anlatıyor.
Çalıkuşu'nu not alarak izliyorum
Türkoloji Bölümü 4. Sınıf öğrencisi İnci İbrahimova, Türkiye Türkçesi'nin Tatar Türkçesi'ne olan benzerliğini fark edip öğrenmeye karar vermiş. Arkadaşlarıyla birlikte çıkardıkları bir dergide röportajlar yapıp, fotoğraf çektiğini anlatıyor.Okulda bir de fotoğrafçılık kulübü kurduğunu söyleyen İnci, Tatar diliyle Türkiye Türkçe'sinin birbirine benzerliği yüzünden sınıftaki Rus arkadaşlarına göre çok daha çabuk Türkçe'yi öğrendiklerini belirtiyor. Aynı zamanda Osmanlıca ve Farsça dersleri de aldığını anlatan İnci, Türk dizilerinden İntikam, Muhteşem Yüzyıl ve Çalıkuşu'yu izlediğini söylüyor. Dizileri izlerken elinde kağıt kalemle cümleleri yazıp bu cümle yapıları üzerinden deyimleri çalıştığını dile getiren İnci, dizi izleye izleye Türkçe'sini geliştirdiğini ve artık Türkçe'den edebi eserlerin çevirilerini bile yapıp dergilerinde yayınladığını söylüyor.Beş kez Türkiye'ye geldiğini söyleyen İnci'nin Türk edebiyatına özel meraklı var. Bugünlerde ise Recaizade Ekrem ve Namık Kemal'in eserlerini severek okuduğunu anlatıyor.
Okulda kalmak istiyorum
Mileüşe İsmagilova Türkoloji bölümünü bitirdikten sonra yüksek lisansa başlamış. Türkoloji bölümünde akademisyen olarak çalışmalarını sürdürmek isteyen İsmagilova, Türk edebiyatından Necip Fazıl, Ömer Seyfettin, Baki, Mehmet Akif Ersoy, Orhan Pamuk gibi birçok yazar ve şairi severek okuduğunu söylüyor.Mileüşe ayrıca Türkiye tarihi üzerine de akademik çalışmalar yapıyor. Kapadokya bölgesine ve Eskişehir'e geldiğini belirten Mileüşe Türkiye'yi çok seviyor.
İlk yıl çok ağladım
Aleksandıra Isıganova Türkoloji 2. Sınıf öğrencisi. Bölümdeki Rus öğrencilerden biri. Türkçe'ye olan ilgisi lise arkadaşının tavsiyesiyle başlamış. 'Sınıf arkadaşlarımdan biri ailesiyle İstanbul'a taşındı. Mektuplarında İstanbul'u anlata anlata bitiremiyordu ve bana mutlaka Türkçe öğren Türkçe çok güzel bir dil tavsiyesinde bulunuyordu' diyen Aleksandıra büyük bir hevesle girdiği bölümde ilk başlarda çok zorlanmış. 'Birinci sınıfta Türkçe'yi hiç anlamıyordum. Çok zor bir dil gelmişti, öğrenemeyeceğim diye çok ağlıyordum. Ama sonra yavaş yavaş Türkçe cümleleri okuyup anlamaya başladım' sözleriyle Türkçe öğrenme serüvenini anlatıyor.
12 Yaşımda Türkçe'ye aşık oldum
Elmira Habibuluna 12 yıldır Türkoloji bölümünde hocalık yapıyor. 'Teyzem bir Türk firmasında tercümanlık yapıyordu firmaya gittiğimde ilk kez Türkçe'yi duydum ve aşık oldum' diyen Habibulina, daha 12 yaşındayken duyduğu Türkçe'yi öğrenmek için kendi kendine evde çalışmaya başlamış. Habibuluna, 'İlk okuduğum Türkçe kitap Çalıkuşu romanıydı ve çok beğendim' diyor. Tatar Filolojisi okuyan ve burada Türkçe dersler alan Habibulina okulu bitirince yeni açılan Türkoloji bölümüne hoca olarak çağrılmış.Habibuluna, ailesiyle birkaç kez geldiğini İstanbul'u ve özellikle de Boğaz'ı çok sevdiğini dile getiriyor.
Türkçe kitap bulamıyorduk
Kazan Devlet Üniversitesi Türkoloji Bölümü'nün hikayesini akıcı Türkçesi'yle Bölüm Başkanı Asiye Rahimova anlatıyor. Bölümün kurulma hikayesi 1804'e kadar uzanıyor. Yaklaşık iki asır önce İranlı Prof. Dr. Mirza Aleksander Kazımbeg tarafından kurulan bölüm 1900'lü yılların başında Rusya tarafından siyasi sebeplerden dolayı St. Petersburg'a taşınıyor. Hikayeyi Rahimova şöyle aktarıyor: ' Türkoloji bölümü taşındığı halde Türk kökenli hocalar okulda öğrencilere Türkçe öğretmeye devam ediyordu. 1946›da Tatar Dili Bölümü açılınca Türkoloji biraz daha canlanmaya başlıyor ve bu canlanma seksenli yıllara kadar devam ediyor. 1986'da Doğu Dilleri Bölümü açılınca burada Türkoloji'nin de bir kürsüsü oluyor. Ben 1984'te Tatar Filolojisi'ne girdim ve burada Türkiye Türkçesi'ni öğrendim.Ancak hocalarımızın elinde Türkçe kitap yoktu. Bir hocamda yalnızca Nazım Hikmet'in iki kitabı vardı. Hiç unutmuyorum Moskova'da Türkoloji Bölümü'nden mezun olan hocamızın hocası Türk'tü ve biz ondan kitap istemeye başlamıştık.'
2002 yılında yeniden Türkoloji Bölümü açılınca okula hoca olarak çağrıldığını söyleyen Asiye Rahimova bölüm başkanı olarak yeni öğrenciler yetiştiriyor. Bir yandan da Türkçe'den Tatarca'ya Türk yazarlarının kitaplarını çeviriyor. Necip Fazıl'ın Reis Bey kitabı da bu kitaplardan biri.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.