İsviçre dünyada tek başına kaldı
Yayınlanma:
İsviçre'de önceki gün yapılan referandumda yeni minare yapılmasının yasaklanması yönünde çıkan karar dünyayı ayağa kaldırdı
Avrupa Birliği, İslam Konferansı Teşkilatı, Uluslararası Af Örgütü, Vatikan, Avrupa basını ve Müslüman din adamlarından karara tepki yağdı.
Kararı 'talihsiz bir gelişme' olarak nitelendiren İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, gelişmenin İsviçre'nin imajını zedeleyeceği uyarısında bulundu. İsviçre Dışişleri Bakanı Bayan Michelle Calmy-Rey ile telefonla görüşen İhsanoğlu, minare yasaklamanın din özgürlüğü ve insan haklarına aykırı olduğunu kaydetti. AB Dönem Başkanı İsveç de karara tepki gösterdi. İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, referandum sonucunun, 'korku ve önyargının göstergesi' olduğunu söyledi. Bildt, bu sonucun her yönüyle olumsuz sinyal içerdiğini vurguladı.
Gelişme, İtalya ve Vatikan'da da kaygıya yol açtı. İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini, Avrupa Birliği'nin "tüm dinlere özgürlük" ilkesini benimsediğini hatırlatarak, İsviçre'deki referandum sonucunu endişeyle karşıladıklarını belirtti. Vatikan'a bağlı Papalık Göçmenlik Kurulu Başkanı Antonio Maria Veglio, yasağı, "Din özgürlüğüne ve göçmenlerin bütünleşme sürecine ciddi bir darbe." ifadeleriyle eleştirdi. Karara tepki gösteren Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner de sonucu "Bir hoşgörüsüzlük ifadesi." şeklinde tanımladı. Kouchner, minare yapılamamasının bir dine baskı yapma anlamına geldiğini belirtti.
Uluslararası Af Örgütü ise kararın insan haklarını çiğnediğini ve İsviçre yüksek mahkemesi ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce bozulmasını beklediğini açıkladı.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Başkanı Lluis Maria de Puig, yasak kararının Avrupa Konseyi'nin benimsediği diyalog, hoşgörü ve farklı inançlara saygı gibi temel değerlere ters olduğunu açıkladı. "Minare yapımının yasaklanması, halkın çoğunluğundan destek almasına rağmen benim için derin bir endişe kaynağı." diyen De Puig, kararın radikal yaklaşımlarla mücadeleyi daha da zorlaştıracağını savundu.
BM İnsan Hakları Komisyonu, minare yasağının uluslararası insan haklarına uygunluğunu incelemeye aldığını açıkladı. BM'nin uzman bir ekip kurduğu ve konuyu takip ettiği bildirildi. BM Din ve İnanç Özgürlüğü Raportörü Esma Cihangir de yasaktan endişe duyduğunu belirterek, bunun "İsviçre'deki Müslüman topluluğuna yönelik ayrımcılık olduğunu" ifade etti.
Uluslararası Af Örgütü ise kararın insan haklarını çiğnediğini ve İsviçre yüksek mahkemesi ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce (AİHM) bozulmasını beklediğini açıkladı.
İSVİÇRE ADALET BAKANI: MAHKEMEDEN DÖNEBİLİR
Zaman'a konuşan İsviçre Yeşiller Partisi Genel Başkanı Ueli Leuenberger, konuyu anayasa hukukçularıyla görüştüklerini aktardı. Parti olarak AİHM'ye şahsen başvuru yapamasalar bile, bu konuyu Strasbourg'a taşıyacak Müslüman kişi ve kuruluşlara gereken hukuksal desteği vereceklerini ifade eden Leuenberger, İsviçre'nin en önde gelen anayasa profesörü Anderas Auer'le görüştüğünü, kendisinin, açılacak davanın İsviçre mahkemelerinde görülmeden AİHM'ye müracaat yapılmasının mümkün olduğunu ifade ettiğini aktardı.
İsviçre Adalet Bakanı Eveline Widmer-Schlumpf de minare kararının derhal yürürlüğe gireceğini; ancak bunun mahkemeden dönebileceğini söyledi. Widmer-Schlumpf, "Yasak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı" dedi. AİHM, kararlarında bu sözleşmeyi de esas alıyor.
Karar Avrupa'daki Müslümanları endişeye sevk etti. Konuyla ilgili açıklama yapan Almanya İslam Konseyi (IRD) Genel Başkanı Ali Kızılkaya, referandum soncunun kendisini dehşete düşürdüğünü söyledi. Bunun, tüm Avrupa'nın saygınlığına zarar verdiğini bildiren Kızılkaya, önyargıların ortadan kaldırılması için çalışmalar yapılmasını istedi. Ali Kızılkaya, İsviçre'deki referandumla ilgili Federal Meclis İçişleri Komisyonu Başkanı Wolfgang Bosbach'ın açıklamalarını da eleştirdi. Bosbach, İsviçre'deki referandum sonucunun Almanya'daki toplumda da aynı şekilde yaygın olan İslamlaşma korkusunun ifadesi olduğunu açıklamıştı.
Almanya Sosyal Demokrat Parti (SPD) Federal Meclis Üyesi Sebastian Edaty ise din özgürlüğünün garanti altına alınması için çeşitli dinlere mensup insanlar için ibadethanelerin yapılmasına imkan sağlanması gerektiğini belirterek, İsviçre'deki gibi bir sonucun Alman Anayasası'na uygun olmadığını kaydetti.
İSVİÇRE, AVRUPA'NIN HOŞGÖRÜSÜZLÜK MÜZESİ
Berlin Eyalet Parlamentosu Sosyal Demokrat Parti üyesi Bilkay Öney de tepkisini "Kendini tarafsız olarak kabul eden bir ülkede 4 tane minare sorun oluyorsa, o zaman Allah oradaki Müslümanlara yardım etsin." şeklinde dile getirdi. Öney, yaşanan asıl sorunun Müslümanlara karşı önyargı ve Müslümanları radikalleştirmeye iten Müslüman düşmanlığı olduğunu, camileri ve minareleri yasaklayarak köktendinciliğin önlenemeyeceğini, bunu İsviçre halkının bilmesi gerektiğini belirtti. Federal Meclis Başkan Vekili Yeşiller Partili Katrin Göring-Eckardt da İsviçre'deki sonuçtan dolayı sarsıldığını belirterek, "Din özgürlüğü konusunda oylama yapılmaz." dedi.
Dün konuya ilişkin açıklama yapan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ise "İsviçre, Avrupa'nın ortasında bir açık hava hoşgörüsüzlük müzesi olmamalıdır. İsviçre AB üyesi bir ülke değil. AB üyesi bir ülke olsaydı herhalde böyle bir netice olmazdı." dedi. Bağış, İsviçre'nin, bu hatadan bir an önce dönmesini ümit ettiğini belirtti.
Çoğunluğu Bosna, Kosova ve Türkiye kökenli 400 bin civarında Müslüman'ın yaşadığı 7,5 milyon nüfuslu ülkede İsviçre'de hükümet, meclis ve kiliselerin karşı çıkmasına rağmen sağ kanattaki İsviçre Halk Partisi'nden bir grup politikacının minare yasağı teklifine referandumdan yüzde 57,5 destek çıkmıştı. 'Egerkingen Komitesi' adlı bir grup, minarelerin yasaklanması için teklifi hazırlayarak, ülke genelinde 114 bin 985 imza toplayıp 8 Temmuz 2008'de meclise sunmuştu. Özgür Taşçıoğlu, Emre Demir, Ziver Ermiş, Bern, PARİS, Köln
Kararı 'talihsiz bir gelişme' olarak nitelendiren İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, gelişmenin İsviçre'nin imajını zedeleyeceği uyarısında bulundu. İsviçre Dışişleri Bakanı Bayan Michelle Calmy-Rey ile telefonla görüşen İhsanoğlu, minare yasaklamanın din özgürlüğü ve insan haklarına aykırı olduğunu kaydetti. AB Dönem Başkanı İsveç de karara tepki gösterdi. İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, referandum sonucunun, 'korku ve önyargının göstergesi' olduğunu söyledi. Bildt, bu sonucun her yönüyle olumsuz sinyal içerdiğini vurguladı.
Gelişme, İtalya ve Vatikan'da da kaygıya yol açtı. İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini, Avrupa Birliği'nin "tüm dinlere özgürlük" ilkesini benimsediğini hatırlatarak, İsviçre'deki referandum sonucunu endişeyle karşıladıklarını belirtti. Vatikan'a bağlı Papalık Göçmenlik Kurulu Başkanı Antonio Maria Veglio, yasağı, "Din özgürlüğüne ve göçmenlerin bütünleşme sürecine ciddi bir darbe." ifadeleriyle eleştirdi. Karara tepki gösteren Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner de sonucu "Bir hoşgörüsüzlük ifadesi." şeklinde tanımladı. Kouchner, minare yapılamamasının bir dine baskı yapma anlamına geldiğini belirtti.
Uluslararası Af Örgütü ise kararın insan haklarını çiğnediğini ve İsviçre yüksek mahkemesi ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce bozulmasını beklediğini açıkladı.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Başkanı Lluis Maria de Puig, yasak kararının Avrupa Konseyi'nin benimsediği diyalog, hoşgörü ve farklı inançlara saygı gibi temel değerlere ters olduğunu açıkladı. "Minare yapımının yasaklanması, halkın çoğunluğundan destek almasına rağmen benim için derin bir endişe kaynağı." diyen De Puig, kararın radikal yaklaşımlarla mücadeleyi daha da zorlaştıracağını savundu.
BM İnsan Hakları Komisyonu, minare yasağının uluslararası insan haklarına uygunluğunu incelemeye aldığını açıkladı. BM'nin uzman bir ekip kurduğu ve konuyu takip ettiği bildirildi. BM Din ve İnanç Özgürlüğü Raportörü Esma Cihangir de yasaktan endişe duyduğunu belirterek, bunun "İsviçre'deki Müslüman topluluğuna yönelik ayrımcılık olduğunu" ifade etti.
Uluslararası Af Örgütü ise kararın insan haklarını çiğnediğini ve İsviçre yüksek mahkemesi ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce (AİHM) bozulmasını beklediğini açıkladı.
İSVİÇRE ADALET BAKANI: MAHKEMEDEN DÖNEBİLİR
Zaman'a konuşan İsviçre Yeşiller Partisi Genel Başkanı Ueli Leuenberger, konuyu anayasa hukukçularıyla görüştüklerini aktardı. Parti olarak AİHM'ye şahsen başvuru yapamasalar bile, bu konuyu Strasbourg'a taşıyacak Müslüman kişi ve kuruluşlara gereken hukuksal desteği vereceklerini ifade eden Leuenberger, İsviçre'nin en önde gelen anayasa profesörü Anderas Auer'le görüştüğünü, kendisinin, açılacak davanın İsviçre mahkemelerinde görülmeden AİHM'ye müracaat yapılmasının mümkün olduğunu ifade ettiğini aktardı.
İsviçre Adalet Bakanı Eveline Widmer-Schlumpf de minare kararının derhal yürürlüğe gireceğini; ancak bunun mahkemeden dönebileceğini söyledi. Widmer-Schlumpf, "Yasak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı" dedi. AİHM, kararlarında bu sözleşmeyi de esas alıyor.
Karar Avrupa'daki Müslümanları endişeye sevk etti. Konuyla ilgili açıklama yapan Almanya İslam Konseyi (IRD) Genel Başkanı Ali Kızılkaya, referandum soncunun kendisini dehşete düşürdüğünü söyledi. Bunun, tüm Avrupa'nın saygınlığına zarar verdiğini bildiren Kızılkaya, önyargıların ortadan kaldırılması için çalışmalar yapılmasını istedi. Ali Kızılkaya, İsviçre'deki referandumla ilgili Federal Meclis İçişleri Komisyonu Başkanı Wolfgang Bosbach'ın açıklamalarını da eleştirdi. Bosbach, İsviçre'deki referandum sonucunun Almanya'daki toplumda da aynı şekilde yaygın olan İslamlaşma korkusunun ifadesi olduğunu açıklamıştı.
Almanya Sosyal Demokrat Parti (SPD) Federal Meclis Üyesi Sebastian Edaty ise din özgürlüğünün garanti altına alınması için çeşitli dinlere mensup insanlar için ibadethanelerin yapılmasına imkan sağlanması gerektiğini belirterek, İsviçre'deki gibi bir sonucun Alman Anayasası'na uygun olmadığını kaydetti.
İSVİÇRE, AVRUPA'NIN HOŞGÖRÜSÜZLÜK MÜZESİ
Berlin Eyalet Parlamentosu Sosyal Demokrat Parti üyesi Bilkay Öney de tepkisini "Kendini tarafsız olarak kabul eden bir ülkede 4 tane minare sorun oluyorsa, o zaman Allah oradaki Müslümanlara yardım etsin." şeklinde dile getirdi. Öney, yaşanan asıl sorunun Müslümanlara karşı önyargı ve Müslümanları radikalleştirmeye iten Müslüman düşmanlığı olduğunu, camileri ve minareleri yasaklayarak köktendinciliğin önlenemeyeceğini, bunu İsviçre halkının bilmesi gerektiğini belirtti. Federal Meclis Başkan Vekili Yeşiller Partili Katrin Göring-Eckardt da İsviçre'deki sonuçtan dolayı sarsıldığını belirterek, "Din özgürlüğü konusunda oylama yapılmaz." dedi.
Dün konuya ilişkin açıklama yapan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ise "İsviçre, Avrupa'nın ortasında bir açık hava hoşgörüsüzlük müzesi olmamalıdır. İsviçre AB üyesi bir ülke değil. AB üyesi bir ülke olsaydı herhalde böyle bir netice olmazdı." dedi. Bağış, İsviçre'nin, bu hatadan bir an önce dönmesini ümit ettiğini belirtti.
Çoğunluğu Bosna, Kosova ve Türkiye kökenli 400 bin civarında Müslüman'ın yaşadığı 7,5 milyon nüfuslu ülkede İsviçre'de hükümet, meclis ve kiliselerin karşı çıkmasına rağmen sağ kanattaki İsviçre Halk Partisi'nden bir grup politikacının minare yasağı teklifine referandumdan yüzde 57,5 destek çıkmıştı. 'Egerkingen Komitesi' adlı bir grup, minarelerin yasaklanması için teklifi hazırlayarak, ülke genelinde 114 bin 985 imza toplayıp 8 Temmuz 2008'de meclise sunmuştu. Özgür Taşçıoğlu, Emre Demir, Ziver Ermiş, Bern, PARİS, Köln
Dünya
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.