İslam ülkelerinin de IMF’si olmalı
ASKON Genel Başkanı Mustafa Koca, Küresel krizden kırılgan büyümeye, Türkiye
ASKON Genel Başkanı Mustafa Koca, ekonomideki kırılganlığın ortadan kaldırılması için reel ekonominin desteklenmesi gerektiğini belirterek, “Reel sektöre destek verecek faizsiz bankacılık uygulamaları desteklenmelidir. İslam Konferansı Teşkilatı bünyesinde oluşturulacak fonlarla IMF benzeri bir
Türkiye’nin ekonomik açıdan çok zor bir dönemden geçtiğini, milletin moralinin bozulmaması için sürekli iyimser rakamlar açıkladıklarını belirten Mustafa Koca, “2009 yılının ilk altı ayında hemen hemen tüm şirketler zarar açıklamıştır. Eğer kriz tedbirleri zamanında alınmış olsaydı, Başbakanın deyimiyle belki kriz o zaman ekonomimize teğet geçecekti. Ama iş işten geçmiştir. Şu anda piyasalar toparlanma sürecine girmiştir” dedi.
Türkiye’ye sermaye girişi noktasında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Paranın dini imanı olmaz” tesbitine katılmadıklarını belirten Koca, “Paranın dini imanı belki olmaz ama, parayı elinde tutan insanların dini ve imanı olması gerekir. Biz ASKON olarak, paranın her türlü
Koca, Anayasa’nın kesinlikle sivilleşmesi gerektiğini söyleyerek “28 senedir bu Anayasının değiştirilmesi gerekiyordu. Biz geçmiş dönemde TOBB’la birlikte Anayasa üzerinde bir çalışma gerçekleştirdik ve bu değişiklik paketimizi kamuoyuyla paylaştık. Demokrasi adına, İnsan hak ve hürriyetleri açısından bu Anayasanın değiştirilmesi yönünde bir talep içindeyiz” açıklamasını yaptı.
2009 yılı ekonomisini değerlendirirken ilk akla gelen kavramın kriz olduğunu, krizi doğru yorumlamak gerektiğini belirten Mustafa Koca, şöyle devam etti: “ Küresel finansal
Mevcut küresel
Daralma, 60 yılın en yükseği
Türkiye’nin kriz ortamında yaşadığı daralmanın 60 yıldır yaşanan en
Her şeye rağmen
Genel resim bu olmakla birlikte, göreceli olarak krizden fazla etkilendiğimiz de bir gerçektir. Ancak son veriler göstermektedir ki güven
Verilerden de anlaşılacağı gibi yıllık değişimler itibariyle kurulan şirketlerde azalma, kapananlarda artış yaşanan bir yıl geçirilmiştir” açıklamasını yaptı.
Gelir adaletsizliği
Türkiye’nin en önemli sorununun gelir adaletsizliği olduğunun altını çizen Koca, “Ülkemizdeki gelir dağılım düzeni asla istediğimiz noktalara gelememiştir. Son yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, ilk yüzde 20’lik gruba göre 8,1 kat daha fazladır. Aynı gösterge
Koca, bütçe dengesiyle ilgili olarak şunları söyledi: “2009 yılında ekonomide yüzde 4.7 oranında reel küçülme öngörülmüştür. Öte yandan, krizin etkilerini azaltmak için
2008 yılı bütçe açığının GSYH’ye oranı, yüzde 1,8 olarak gerçekleşmişti. Orta Vadeli Program’da krizin etkisini göz önünde bulundurarak 2009 yılsonu bütçe açığının yüzde 6,6 olarak öngörülmüştü. Ancak, gerçekleşme, yüzde 5,5 olmuştur.
Faiz giderleri’ne baktığımızda, 2009 yılı sonunda faiz giderlerinin GSYH’ya oranı, yüzde 5.6 dır. Faiz giderlerinin bütçe içindeki payı ise yüzde 2009 yıl sonu itibarıyla yüzde 19.9’dur”
Sorunları çözmek için
“Krizlerin çözümü için eski model analizler yapmak ve bunlara dayalı çözümler önermek, eski sorunların benzerlerini biriktirmek demektir” yorumunu yapan Mustafa Koca, “Küresel
Kriz bir eksen kayması oluşturmuştur. Bu eksen kayması ile birlikte
Dünya çapında giderek önem kazanan ve
Sosyal sorumluluk kapsamında yoksul kesime yardım etmek olumlu bir tutumdur. Ancak aslolan
Gelir dağılımındaki adaletsizlik büyümektedir. Milli gelirden alınan paylar arasında dev farklılıklar oluşmaktadır. Adil bir yönetim için en alt yüzde 5’lik diliminin dahi geçim standardı içinde olması, orta vadeli hedef olarak benimsenmelidir.
Ülkemizde büyüme, özel sektörün yoğun çaba ve gayretleri ile oluşan bir büyümedir. Bu sektörü yıpratacak kamucu anlayıştan uzaklaşılmalıdır.
Yaşadığımız kriz, güçlü ile güçsüzü ayırt ederken, hazırlıklı ile hazırlıksızı da ayırt etmiştir. Bu kırılma zamanlarını şirketlerin eksiklerinin tespiti için fırsat olarak değerlendirmek gerekir. Önemli sorunlarımızdan birisi, nüfusun yüzde 24’ünün çalıştığı tarım kesimidir. Mevcut teşvik
Askon'un Ekonomik tedbirler paketi
Koca, Ekonomi politikalarının
Üretim teşvik edilmeli ve reel sektör ayağa kaldırılmalıdır. Bunu için öncelikli olarak;
• İç pazar desteklenmeli, daralan pazarların tekrar genişlemesi
• Küresel kriz nedeni ile ödeme zorluğu yaşayan firma sayısında ciddi artışlar oldu. Vergi, sigorta, enerji borçları ile ilgili
• Peşin vergi uygulamasına son verilmelidir.
• Sezon başlarında tüketimi artırmak amacıyla vergi indirimleri uygulanmalıdır.
• Leasing’de KDV tekrar yüzde bire indirilmelidir.
• Devlet, firmalara olan borçlarını nakit olarak ödemelidir.
• Yerli üreticinin korunması ve desteklenmesi amacıyla kamu alımlarındaki yüzde 15’lik yerli kotası % 25 ‘e çıkarılmalıdır.
• TTK yasalaşmamış olmakla birlikte, yine de şirket birleşmeleri ve tasfiye süreçleri hızlandırılmalıdır.
• Küresel talepteki azalma nedeni ile ihracat gelirleri azalmıştır. İhracatçı firmalara kolaylıklar sağlanmalıdır.
•
• Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da turizm sektörü dahil her türlü
• Ülkemizde gayrimenkul almak isteyen yabancı veya yabancı ortaklı Türk şirketlerinin işlemleri hızlı bir şekilde
• Organize perakende sektörünü düzenleyecek kanun meclise sunulmalı, perakende sektöründeki indirimler de kurala bağlanmalıdır.
• Akaryakıtta serbest piyasa ekonomisinin işleyişine dışarıdan müdahale
•
• Tarımsal üretimde lisanslı depoculuğa geçilmesi gerekmektedir. Bu durumda depolama
• Tarımsal destekler uygulanırken, süt
• Tarım ve hayvancılıktaki ciddi sorunlar nedeni ile KDV oranlarının yüzde bire indirilmesi, KOSGEB desteklerine tarım ve hayvancılığın da eklenmesi gerekmektedir.
Krizin zayıflattığı ekonomik
• İthalat kontrolleri artmalıdır. İç pazarı korumanın en önemli yöntemlerinden birisi de ithalatın kontrol altına alınmasıdır.
•
• Dış ticaret yapanlara her türlü kolaylık sağlanmalıdır.
• Dış ticaretimizdeki
• İhracatçıya kur riskine karşı bir koruma getirilmelidir.
•
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.