‘‘Hepimizin içinde biraz Ulvi var’’

‘‘Hepimizin içinde biraz Ulvi var’’
YUSUF KARAKAŞ / YENİ HABER

Selçuk Üniversitesi Girişimcilik ve Kariyer Topluluğu tarafından bu yıl 11.si düzenlenen ‘İletişim ve Kariyer Günleri’ kapsamında Konya’ya gelen ünlü oyuncu Bülent Çolak esprileriyle herkesi kahkahaya boğdu

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonunda verilen seminerde konuşan başarılı oyuncu Bülent Çolak uçaktan iner inmez Konya’nın soğuk havasıyla karşılaştığını ancak gördüğü ilginin kendisini ısıttığını söyledi. Oyunculuğa başlama sürecini anlatan Çolak, ’’Çocukluğum Kartal’da geçti. Evimizin arkasında bir dere vardı bir gün yeşil akardı bir gün siyah akardı sonra öğrendik ki orada kimyasal atık fabrikası varmış ve çocuklukta çok güzel fantastik geliyordu. Kartal Sanat Tiyatrosu’nda tiyatroya başladım. Kekemelik vardı bende, çok çalıştım bu diksiyonu ve kekemeliği düzeltme konusunda’’ dedi.

Sinema ve tiyatro oyuncusu olmasaydınız ne yapardınız sorusuna cevap veren oyuncu Çolak, isminin bile kendisine ilginç geldiğini düşündüğü savaş muhabirliğini yapmak istediğini söyledi. Çolak, ’’Bu arada normal üniversite okumadım askerliği ertelemek için açıktan okudum. Bir ara yazar olmayı kafama koymuştum halende zaman zaman bir şeyler karalıyorum öncesinden de biriktirdiğim notlar var. Küçük senaryolar yazıyorum bazen. İleride sinema filmi çekmek istiyorum. Sürekli öğrenmek, donanımlı olmak istiyorum. Oyunculuk kısmını da tam çözemedim yaşarken öğreniyorum onu da’’dedi.

Mürsel rolü bana yazılmıştı

Ulvi karakterinin çok sevilen ve tutulan bir karakter olduğunu söyleyen Bülent Çolak, ’’Geniş aileyi yazan arkadaşlar dergide çalışıyor aynı zamanda uzun süredir arkadaşlığımız vardı, çok demo yaptık onlarla daha önce yani ses kaydı. Bunu kimse bilmez ama öğretmen Mürsel rolü bana yazılmıştı. Ufuk Özkan’ın oynadığı cevahir rolü ise oyuncu olan bir başka arkadaşımıza Ali Savaşçı’ya yazılmıştı ama ekranda çok tanınmadığı için rol Ufuk’a kaldı. Arkadaşlarım ulvi karakteri hakkında biraz bilgi verip sana uygun bir rol dediler ve cast görüşmesine gittim. İlk ana castına girdiğim televizyon dizisi Geniş Aile oldu onun öncesinde de çok işler yapmıştım. 2002 yılından beri İstanbul’un çok sıkı sağlan tiyatro gruplarından olan Semaver Kumpanyası’ndayım. Ulvi bir şekilde yavaş yavaş oluşmaya başladı ama benim tek derdim farklı bir şey ortaya çıkarmak ve işimi düzgün yapmak. Çalıştım çabaladım 2-3 bölüm ilerledi ama rolü çıkartamıyorum bir türlü, arkadaşım Bülent artık şu rolü çıkart ortaya bak kanalda konuşuluyor seni askere gönderecekler yani diziden atacaklar.6-7 bölüm sonra  Ulvi karakteri ciddi anlamda tutuldu ve aldı başını gitti’’ diyerek karakterin ortaya çıkma sürecini anlattı.

Oyuncu Bülent Çolak seminerden sonra gazetemizin sorularını yanıtladı

Tiyatrodan televizyona geçişiniz nasıl oldu ?

Biraz zor oldu. Çünkü ajansa kayıt oluyorsun binlerce insan arasında sıra bekliyorsun şansın da iyi giderse bir şekilde bir yerde tutuluyorsun ama tabi ben tiyatro yaptığım için işin TV kısmı hep arka planda oldu önceliğim tiyatroydu. Farklı rollerde izleyicinin karşısına çıkmak istiyorum. Geniş Aileden sonra bir çok dizi projesi geldi hatta Ulvi karakterinin sinema filmi çekilmesi teklif edildi ama aynı şeyleri tekrarlamak yerine farklı bir karakterle izleyicinin karşısına çıkmayı istedim. Ama Geniş aile dizisi kadar iyi bir proje çıkmadı diyebilirim. Sinemaya eğilimim de  fazla olmuştur. TV ekranı çok acayip çünkü tüm Türkiye ile akraba ilişkisi kuruyorsun neredeyse, tanınıyorsun popülerliğin artıyor. Herkes sinemaya gidemiyor.

Yeni dizi-film projenizde nasıl bir Bülent Çolak izleyeceğiz?

Yeni projem Bitlis-Tatvan’da çekilecek. İsmi Aşkın Dili Yok. Çok güzel bir aşk hikayesi ve Kürt Meselesine de çok ciddi anlamda değinecek bir dizi umarım beğenilir bende heyecanlıyım yeni projem için. Mahsun Kırmızıgül’ün Genel Yayın Yönetmenliğinde çekiliyor. İlk 2 bölümünü çektik orada da çok farklı hiç alışık olmadığım bir karakteri oynuyorum. Bunu da ilk kez sizinle paylaşıyorum, projenin dizi olarak yayınlanması planlanıyordu ancak  sinema filmine de dönüştürülebilir henüz net değil. Sinemada mı yoksa TV’de mi ,yoksa tiyatroda mı daha iyisiniz şeklinde soruyorlar bazen. Bunu ben bilemem buna seyirci karar verir ikincisi de gelen rolle alakalı her rolü harika oynarım diye kesin bir kural yok. Hepimizin içinde bir Ulvi var. Yeri geldiğimi mahalle ağzıyla konuşan otoriteye baş kaldıran bazen sorumsuz davranan bazen duygusal vs hepsini barındıran ve harika yazılmış bir karakter. Dizi sürelerinin çok uzun olmasından dert yakınıyoruz. Senaristleri tebrik ediyorum çünkü her hafta 90 dakika sinema uzunluğunda bir dizi senaryosu yazmak büyük marifet. Benim rolümde çok zordu saf ve salak insanı oynuyorsun ve bu itici olmaya kadar da gidebilir böyle bir riski var. Sinema ve tiyatro alanında Şener Şen idolümdür. Sadri Alışık’ın zaten ayrı bir yeri var Perran Kutman, Şevket Altuğ çok önemli birer oyuncu. Bu saydığımız oyuncularda hepsi komedi oynarken bile bir yaralı adam yada kadın görürsünüz. Yarasını saklamayan insanlardır komedi oynarken. Bende naçizane onların yolundan gitmeye çalışıyorum.

Tiyatronun geleceğiyle ilgili karamsar mısınız ?

Tiyatronun geleceğiyle ilgili biraz karamsarım. Bu karamsarlığı yine sırtlayacak yer İstanbul. Tiyatrolara gereken destek sağlanmalı. Seyirci konusunda her geçen gün artış var ama farklı mevzular memlekette tiyatronun önüne engel olabiliyor. Asla oynamam dediğim bir rol olmadı. Hırsları da olan bir oyuncu da değilim, fakat oyunculuğun giydiğiniz rolün yakışması demektir. Tiyatro insanın işinin kıymetini bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sinemada bir filmi bir çok kez izlersin ama tiyatro öyle değil oyuncuya yakınsın ve ufak bir hatasını hemen görebilirsin. TV’de aynı şekilde, bir sahneyi defalarca çekersin ama tiyatro çok daha dikkat ciddiyet ve samimiyet ister. O duyguyu seyirciye vermen gerekir onu veremezsen seyircide sana anında geri bildirimini gönderebilir. Oyun boyunca seyircinin dikkatini canlı tutmak gerekir.

TV’yi sanat olarak görüyor musunuz ?

Şuan dizi izlemiyorum. Yıllar sonra en güzel sahici bir diziydi Kayıp Şehir maalesef o da kaldırıldı. Zaten TV’de sanat yapılmaz orası bir market gibi düşünün ürün alıyorsunuz sürekli tüketime yönelik bir yer. O yüzden 90 dakikalık diziden para kazanmak için 4-5 defa reklam koyuyorlar.

Hoşçakal Yarın filmi 1998’de Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın dar ağacına gidişlerini konu alan bir politik filmdi. Çok önemli insanlardı. Onlara yazık oldu diyemem çünkü onlar kalplerde yaşamaya devam edecekler. İlk profesyonel işim diyebilirim sinemada. Ben figürasyon olarak gittim ertesi gün başrollerden bir tanesi için seçildim. Bu arada sesli çekilen ilk Türk sinema filmi örneği. Rahmetli Tuncel Kurtiz ile de orada tanıştım. Oynarken çok iyi hissetim. Politik olarak güzel bir filmdi, yer aldığım için keyif aldım.

Bir çok oyuncu sigortasız çalışıyor ve en çok dizi sürelerinin uzun olmasından şikayet ediliyor. Amerikan dizi modelinden yana mısınız ?

Oyuncuların çoğu sendikasız ve sigortasız olarak  çalışıyor bu bir gerçek. Bugün Amerika’da diziler 45 dakikalık çekiliyor tabi ki bunu savunuyoruz oyuncular olarak. Yaptığımız işlerin yayınlanması için herhangi bir telif hakkı ödenmiyor bunu tek başaran Kemal Sunal’ın ailesi oldu ve oğlu Ali Sunal bir dava açtı babasının filmlerinin telif hakkı için ve davayı kazandı. Oyunculuk sendikaları bu konuda bir şeyler yapmaya  çalışsa da bir türlü istenilen sonuç elde edilemiyor. Recep İvedik Türkiye sineması açısından bir felaket değil çünkü bu bir sektör ve parayı verip kendi isteğinle gidiyorsun. Sanat filminin dehası Nuri Bilge Ceylan’da oğluyla gidip Recep İvediki izleyebilir ,o kompleks yapmıyor gidiyor ama iyi iş izlemek  yada kötü iş izlemek derstir, insana neler yapıp yapmayacağını gösterir’’ dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.