Helikopterin beynini keçiler götürmedi ki

Helikopterin beynini keçiler götürmedi ki
Cumhurbaşkanı Gül, merhum BBP lideri Yazıcıoğlu'nun öldüğü helikopter kazasıyla ilgili insanın aklının almayacağı ayrıntıların ortaya çıktığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül, merhum BBP lideri Yazıcıoğlu'nun öldüğü helikopter kazasıyla ilgili insanın aklının almayacağı ayrıntıların ortaya çıktığını söyledi. DDK'nın çalışmasının henüz bitmediğini belirten Gül, "Yazıcıoğlu'yla ilgili çok üzücü durumlar ortaya çıktı. Düşen helikopterin beyni (karakutu), yani her şeyi kaydeden o hafızası yok şimdi ortada. Keçiler gelip söküp götürmedi onu. Sökülüp alınmış" dedi
 
Bundan 8 ay önce Strasbourg'ta Cumhurbaşkanı Gül'le hemen hemen aynı gazeteci grubuyla birlikteydik. Hasan Cemal, Sedat Ergin, İsmail Küçükkaya, Abdülhamit Bilici o gezide de vardı. Gül'le Dink cinayetiyle ilgili konuşmuş ve bu konuda Devlet Denetleme Kurulu'nu neden harekete geçirmediğini sormuştuk.

Cumhurbaşkanı bunu gerekliyse yapacağını açıklamış, nitekim birkaç gün sonra Devlet Denetleme Kurulu'nu (DDK) görevlendirmişti.

Bu kurulu görevlendirdiği bir başka konu da Muhsin Yazcıoğlu'nun ölümüyle sonuçlanan helikopter kazasıydı.

Önceki gece Berlin'de sıkıntılı üniversite konuşması sonrası, fırsat oldu, Gül bizlerle bir araya geldi. Pek çok konu yanında, Devlet Denetleme Kurulu'nun Dink ve Yazıcıoğlu çalışmalarını sorma ve konuşma imkânı bulduk.

İnanılmazdı...

ÜZÜCÜ DURUMLAR ORTAYA ÇIKTI

Cumhurbaşkanı özellikle Yazıcıoğlu dosyasıyla ilgili inanılmaz açıklamalar yaptı.

Şöyle diyordu: "Dink ve Yazıcıoğlu'yla ilgili Devlet Denetleme Kurulu'nu görevlendirdim. Görüşmeler yaptılar, çalışmalarını tam olarak bitirmediler. Doğrusu Muhsin Yazıcıoğlu'yla ilgili çok üzücü durumlar ortaya çıktı. Yani inanmak mümkün değil ama ortaya çıkan büyük açıklar oldu.

Düşünebiliyor musunuz? Meclis'te bu mesele kapanmıştı. Ama düşen helikopterin beyni, yani her şeyi kaydeden o hafızası yok şimdi ortada. Keçiler gelip söküp götürmedi onu. Böyle özel vidalarla sökülüp alınmış ve ortada yok. Bunun yok olduğunu tespit etti bu denetleme raporu. Bu tespit edildikten sonra ihbarlar yağdı. Yazmış adam, "Cumhurbaşkanım" diye bana gönderdi. (kaza mahallinde bulunan bazı kamu görevlileri) 'Biz görev yapıyoruz zannediyorduk ama şunlar şunlar da var. Al şu videoya bak' diye gönderdiler.

Baktım ki bir taraftan birileri buzlarda cesetlerle ilgileniyor, birileri de bir taraftan (kara kutunun) vidasını söküyor.

Bunların hepsi çıktı ortaya.

VİDALARI KİM SÖKTÜ?

"Cinayet mi" sorusuna, onu savcı söyleyecek diyerek yanıt verdi Gül. "Savcılık her şeyi ortaya çıkartacak. Çok detaylı çalışıyorlar onu söylemek isterim. Daha bunun gibi insanın aklının almayacağı çok şeyler var orada, çok fazlasını söylemeyeyim..." diyerek kapadı konuyu...

Kimdi vidaları sökenler?

Bu soruya yanıt vermek istemedi Cumhurbaşkanı.

Helikopterin düştüğü yeri, o bölgedeki görev birimlerini düşününce, akla önce jandarma geli-yor. Belli ki bu dosyanın altından büyük bir pislik çıkacak. Belki de bu pislik yeni bir temizliğe vesile olacak.

Cumhurbaşkanı bunları anlatırken aklıma geldi, kendisine de söyledim.

Hrant Dink cinayetinden sonra Yasin Hayal, Ogün Samast gibilerin ilişkide olduğu Alperenler teşkilatı gündeme gelmiş, BBP ile ilgili sorular ortaya atılmıştı. O günlerde BBP teşkilatından bir isim aramış, Yazıcıoğlu'nun benimle ve hatırladığım kadar Etyen Mahçupyan, Eser Karakaş gibi isimlerle bir araya gelmek istediğini söylemişti. Konuşmak istediği konular var demişti.

Bu buluşma olmadı, Yazıcoğlu öldü.

İnsan, ölüm nedeninin Dink konusu ve diğer meselelerde bildikleriyle, anlatmak istedikleriyle ilgili olup olmadığını kendisine sormadan edemiyor.

Gelelim diğer konulara...

Türkiye-Almanya, Türkiye Avrupa, Filistin meselesi gibi konularda bir ufuk turu yapıldı Cumhurbaşkanı'yla...

 

DDK belgeledi

Cumhurbaşkanlığı DDK, helikopter enkazında ARGUS 5000CE ile SKYMAP IIIC cihazlarının kaybolduğunu tespit etmişti. DDK raporunda, 29 Mart ve 30 Mart'ta enkazda görüntülenmesine rağmen 31 Mart'ta bu cihazların enkazda bulunmadığı açıklanmıştı. Raporda şöyle deniliyordu: "Son uçuşlara ait bir takım (irtifa ve güzergah gibi) uçuş bilgilerinin elde edilebileceği ve bu bilgilerin kazanın nasıl olduğuna dair değerlendirmelere katkısı olabilecek ve kaza mahallinde bulunamayan cihazlardan; SKYMAP IIIC cihazının tersyüz olarak fotoğraflandığı 29 Mart'tan sonra, ARGUS 5000CE cihazının ise en son fotoğraflandığı 30 Mart'tan sonra çalındığı anlaşılmıştır."

 

Türkiye'yi görecekler...

Almanya gezisi, Türkiye'nin yeni ve yenilenen imajı çerçevesinde ele aldı Abdullah Gül.

Şunları söylüyordu:

"Ben burada farklı bir perspektif ortaya koyuyorum. Onların da bazı şeyleri fark etmesine yardımcı oluyorum. Türk-Alman ilişkileri ne kadar sağlam olursa hepimizin o kadar faydasına olur.

Almanların Ortadoğu'ya, Doğu'ya daima ilgileri olmuştur. Almanya Orta Asya'ya ilgi göstermiş bir ülke. Bizde Bağdat demiryolu, Hicaz demir yolu niye yapıldı? Dikkat ettiyseniz ben konuşmamda gelecekle ilgili potansiyeli gösteriyorum bunlara. Karın doyurmayan şeylerle uğraşarak büyük çıkarları mahvetmeyin demek istiyorum. Ben ta körfezden buralara demir yolları döşendiğini, Pakistan'la Türkiye arasındaki demir yolları çalışmalarının başladığını, Çin'le, Kore'yle, Kazakistan'la yolların bağlandığını anlatırken, baksaydınız yüzlerine... Almanların tarihten beri ha-yalidir bütün bunlar...."

 

Merkel'den Gül'e sıcak karşılama

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Almanya'nın başkenti Berlin'de Başbakan Angela Merkel ile görüştü. Cumhurbaşkanı Gül, Başbakanlığa gelişinde Merkel tarafından, Türkiye, Almanya ve AB bayraklarının önünde karşılandı. Gül ve Merkel, daha sonra görüşme yapmak için Başbakanlık binasına girdi. Cumhurbaşkanı Gül, daha sonra Osnabrück kentine geçerek, Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff ile kenti gezdi. Havaalanından aynı araçla kent merkezine geçen ikili, Türk ve Alman vatandaşların alkışları arasında araçtan indi. Gül ve Wulff'u Osnabrück Belediye Başkanı Boris Pistorius ve Aşağı Saksonya Sosyal İşler Kadın Aile Sağlık ve Uyum Bakanı Aygül Özkan karşıladı. İki cumhurbaşkanı ve eşleri kentin tarihi yerlerini de birlikte gezdi.

 

Hayat boyu unutamazlar

Üniversitede yaşanan tam bir rezalet. Bizim arkadaşlarımız daha önce uyarmışlardı. Konuşma öncesinde 30-40 kişilik bir grup protesto edecek diye. Onun da tedbirlerini zaten herkes almıştı. Üniversite yetkilileri de bu durumu biliyordu. ROJ TV sabahtan akşama kadar yayın yapmış. Tüm gayretlerine rağmen orada, ancak 30-40 kişi toplanınca bu fiyaskolarını bomba ihbarı yaparak kapatmak istediler. Açıkçası nümayiş yapılmasına ben bir şey demem veya bir toplantı esnasında en aykırı soru sorarlar bunlara da hiçbir şey demem. Ancak böyle bomba filan denilince tabiri caiz ise kafamın tası o zaman attı. Ne demek Berlin'de bomba?

Tam konuşmaya geçecekken bomba var ne demek bomba? Zaten sen tedbirini almadın mı? Konuşma yapmaya bir ülkenin devlet başkanı geliyor buraya. Şaka değil ki, tam bir rezalet. Tedbirini almadın mı, etmedin mi?

Doğrusu çok canım sıkıldı. Ama söylediğim lafları hayat boyu hiç unutamazlar. Cumhurbaşkanı (Christian Wullf) çok üzgün tabii. Oradan ayrılmamakla çok iyi ettiniz dedi. Biz orada şantaja boyun eğsek bizi orada konuşturmamış, programımızı sabote etmiş olacaklardı. Bu Danimarka'daki ROJ TV davasına da etki edecek. ROJ TV'nin bu konudaki yayınlarını, anonslarını Danimarka'ya göndermek lazım.

EKONOMİ VE DEMOKRASİ ÖNEMLİ

Niye butün Avrupa sıkıntı yaşıyor? Büyüyemediği için yaşıyor. Bazı ülkeler doymuş artık. Onun için onları büyütecek bir dinamo lazım. Dünyanın merkezi nereye kayıyor bunu da görüyorlar. Onun için bunlar Türkiye'nin kıymetini çok iyi bilecekler. Yeter ki biz Türkiye'nin kıymetini gösterelim.

Kendi evi düzenli olmayan insanın kıymeti de olmaz. Onun için benim başından beri konuştuğum şey kendi evimizi düzene koyma meselesidir. Şu açıdan düzene koymak, hukuk açısından, insan hakları konusunda, iktisadi, ekonomik açıdan düzene koymak. Bütün meselelerimizde, Kürt meselesinde, Alevi meselesinde büyük bir özgüven içerisinde bir standart koymak.

Biz kendi içimizde bu yolda ilerledikçe Türkiye'nin çekimi, Türkiye'nin cazibesi o kadar çok artıyor ki... Türkiye'den göç yok şimdi. Buradan Türkiye'ye göç var.

Gerçekten hayret edici bir durum var ortada. İtalya'nın 2 trilyon dolar borcu var. Bunu nasıl yaptın? Bu niye bu kadar tepki çekmedi? İspanya'nın durumu öyle. Kim var ortada? Almanya var Lüksemburg var. Hollanda var İskandinav ülkeleri var sağlam durumda değil mi? Bunun ötesinde bir de Türkiye var. Kendisi saydı Alman Cumhurbaşkanı Türkiye var dedi. Onun ötesi hepsi sıkıntılı... Türkiye'nin ekonomik sahada, büyümesi işte Türkiye'ye bakışı asıl değiştirecek olan bu. Bu gidişle iki üç yıl içerisinde Avrupalı'nın Türkiye algılaması çok daha farklı olacak..."

İSRAİL'DEN BIKTILAR

"Filistin BM'ye başvuruyor. ABD veto edecek mi, etmeyecek mi, bizim bakışımız ve pozisyonumuz bu konuda nedir" sorusuyla başka bir alana kaydı sohbet.

Tutumu netti Gül'ün:

"Biz Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda, bağımsız Filistin devletini güçlü bir şekilde destekleyeceğiz. Zaten bunu da ilan ettik daha önce. Bu konuda yalnız da değiliz. 126 ülke 'biz destekleyeceğiz' dedi. Desteklemeyenler zor duruma düşecek. Onlar düşünüyorlar şimdi, bu işi nasıl izah edelim diye. ABD ne yapacak şimdi? Obama geçen yıl BM Genel Kurulu'nda konuşurken demedi mi? 'Gelecek sene burada Filistin devletinin de olmasını istiyorum' diye. Hepimiz oradaydık. Ne diyecek şimdi? 'Filistinliler yanlış mı yaptı' diyecek? Şunu mu diyecek: 'Barış görüşmeleri devam etmedi...'

Barış görüşmeleri nasıl devam eder? Adam bir taraftan çalmaya devam ediyor. Ondan sonra da barış pazarlığı yapalım diyor. Hâlâ inşaat yapıyor. Yerleşim yerini genişletiyor. Aranızda Gazze'ye giden var mı hiç? Gazze'ye ben gittim. Gazze'yi adım adım dolaştım. Orada olan orada büyüyen herkes çıldırır.

BM'de ne olacak? İsrail'in müttefiklerine başta ABD'ye ne kadar yük olduğunu ortaya çıkartacak. Onlarda illallah demeye başlayacak. Zaten demeye başladılar.

AB BAKIŞIMIZ DEĞİŞMEDİ

Bugün Fransa ve bazı ülkeler bu günün konusunu konuşmuyor. İlerinin konusunu konuşuyor. Niye bazı fasılları açtırmıyor. Bunlar tam üyeliğe gider diye bazı fasılları açtırmıyor. Ben de diyorum ki sen zaten referandum yapacaksın, referandumda bana hayır de. Ama böyle sahtekarlık yaparak benim başarılı bir şekilde müzakereleri tamamlamamı engelleme. Benim için önemli olan da Türkiye'nin müzakere sürecini başarıyla bitirmesidir.

Hiçbir zaman yalvarma durumunda olmayız. Biz gayet dürüst bir şekilde kendi üzerimize düşenleri yapıyoruz. Onun için kendilerine samimi olmalarını böyle yakışmayacak şeyler yapmamalarını bunların farkında olduğumuzu söylüyorum.

Bugünün sorumluğu müzakerelerin aslına uygun, düzgün kuralına uygun bir şekilde devamıdır. Bunu dürüst olmayan metotlarla müzakere sürecini engelle-yerek değildir. Ve şunun farkındayız. Müzakereler sürecinde ne kadar ilerlersek o kadar güçleniyoruz. Hukukumuz güçlü oluyor, siyasetimiz güçlü oluyor. Demokrasimiz güçlü oluyor insan hakları standardımız yükseliyor. Dolayısıyla problemlerimiz de azalıyor. Ben onun için diyorum ki benim için önemli olan müzakere sürecini bitirmektir. Norveç gibi olduktan sonra hesabını onlar yapsın. Niye sadece ben yapacağım ki... Ben inanıyorum ki Türkiye o seviyeye geldikten sonra Türkiye'nin peşinde çok koşarlar.
Ali Bayramoğlu-Erhan Seven/ Yeni Şafak

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.