Hasan Angı: Türkiye, yeni bir döneme yürüyor
Yayınlanma:
Güncelleme:
Türkiye, 1 yıl önce 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halkoylaması ile Anayasa değişikliğini gerçekleştirdi. Bürokratik oligarşinin kırıldığı 16 Nisan’ın yıldönümünde, Ak Parti Konya İl Başkanı Hasan Angı, Yeni Haber’e özel açıklamalarda bulundu
Türkiye’nin tarihi boyunca demokratikleşmek adına önemli adımlar attığını söyleyen Ak Parti İl Başkanı Hasan Angı, “16 Nisan 2017’de yapılan Anayasa Değişikliği sürecine nasıl geldik diye baktığımız zaman; Türkiye, Cumhuriyet tarihi boyunca demokratikleşme adına dönem denem adımlar atmıştır. Ama ne hikmetse birçok dış müdahaleyle de, tabi bir kısmı askeri müdahale, demokrasi askıya alınmış, parlamento tatil edilmiş, tüm siyasi partiler kapatılmıştır. Sonraki dönemde millet iradesine rağmen, demokrasi dışı müdahalelerle planlanan hükümet modelleri ülkemize dayatılmıştır” dedi.
“MECLİSİN YETKİSİ, ANAYASA MAHKEMESİ’NİN İKİ DUDAĞI ARASINA İPOTEK EDİLDİ”
Türkiye’nin yaşadığı bazı hadiselerin, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa değişikliğini zorunlu kıldığını söyleyen Angı, “2007 Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde parlamento, o günkü mevzuata uygun olarak Cumhurbaşkanını seçecekken, maalesef birilerinin akıl hocalığıyla meclisin toplantı yeter sayısı 367 olarak gösterilmiştir. CHP, bu gerekçeye sığınıp meclis iradesini Anayasa Mahkemesi’nin iki dudağı arasına ipotek etmiştir. Meclisimiz, Cumhurbaşkanı seçemeyen bir meclis haline dönüşmüş ve Türkiye krize sürüklenmiştir. 2006 yılındaki Danıştay saldırıları ile başlayan süreç, 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimindeki sıkıntıların habercisiydi. 2007’de yaşadığımız bu zorluklar, Türkiye’nin, yeni bir anlayışla uygulanacak Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne ihtiyaç duyulduğunu göstermiştir. Bu süreci yönetmek adına da, meclisin seçtiği cumhurbaşkanı yerine, milletin seçtiği cumhurbaşkanlığı sistemi ortaya çıkmış oldu. Dolayısıyla, 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nde,milletimiz sandığa gidip kendini yönetecek cumhurbaşkanını ilk defa kendi oylarıyla belirlemiş oldu” diye konuştu.
“KUVVETLER AYRILIĞI UYGULANMADI”
2000 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Türkiye’nin çok büyük sıkıntılar yaşadığını hatırlatan Angı, “Bir Cumhurbaşkanı adayını, 5 partinin ortak adayı yapmak adına neler yaşandığını daha sonraki süreçte bedeller ödeyerek görmüş olduk. Sonraki koalisyon görüşmeleri ve ortaya çıkan hükümet yapılarının ülkeyi yönetmekte de ne kadar başarısız olduğunu yakın geçmişte gördük.Geçmişte, Anayasa Mahkemesi, kendini meclisin üzerinde gördü ve meclisin yaptığı değişiklikleri şekil açısından bakması gerekirken, esas açısından incelemeye kalkarak, meclis iradesini ipotek altına aldı. Anayasa’nın vermediği yetkiyi kullandılar. Yürütmenin çalışmalarını yerindelik değerlendirmesi ile Danıştay tarafı uygulanamaz hale getirdi. Halbuki kuvvetler ayrılığı; yasamanın, yürütmenin ve yargının, ülkenin geleceği adına birbirlerini denetledikleri gibi, ülkeyi topyekün geleceğe taşıma adına sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiği bir süreçtir. Bunu yapmak yerine, kurumların birbirlerine takoz olduğu bir döneme doğru gittik. Ülke kaybetti. Siyasi irade hesap verirken, siyasi iradenin iş yapmasını engelleyen yargı ise kimseye hesap vermedi. Dolayısıyla yargının geçmişte verdiği kararlar, pek çok önemli başlıkta Türkiye’nin geri kalmasına sebep olmuştur. Ama bu kararları verenler, hiçbir noktada denetlenebilir durumda olmamışlardır” dedi.
“YENİ HÜKÜMET MODELİ İHTİYACI ORTAYA ÇIKTI”
Yasama, yürütme ve yargıdaki karışıklıkların ortadan kaldırılması adına 16 Nisan 2017 yılında yapılan referandumun önemine dikkat çeken Angı, “Türkiye’deki bürokratik oligarşi ve diğer sebeplerden dolayı ortaya çıkan karışıklıklar ülkemizin gelişimini engelledi. O yüzden de, yeni sistemle seçilen cumhurbaşkanının aynı zamanda yürütmenin başı olarak da değerlendirilmesi, ülkemizde yeni bir modelin ortaya konması adına elzem oldu. Ve bir anayasa değişikliği milletimizin önüne konacak şekilde getirildi.Artık birilerinin istediği ya da planladığı isimler değil, milletin istediği ismin Cumhurbaşkanı olma fırsatı doğdu. Bu çerçevede de yeni bir hükümet modeli ihtiyacı ortaya çıktı. Dolayısıyla Türkiye’nin çok daha hızlı kararlar alabildiği, güçlü bir şekilde yolunda yürüdüğü, zaman kaybetmediği, millet desteğini arkasına alan güçlü iktidarlar oluşturulması adına önemli bir eşik aşıldı. Anayasa değişikliği kararının milletimizin önüne gitmesiyle beraber 16 Nisan 2017’de milletimiz bu değişikliklere evet dedi. Ve Türkiye yeni bir döneme yürümeye başladı. Geçen 1 yıl içinde, seçim sistemi ile ilgili kısımlar başta olmak üzere birçok yasal düzenlemeler yapıldı. Dolayısıyla, Türkiye, kuvvetler ayrılığının bizatihi yerleştiği, yasamanın yasa koyucu olarak yetki ve sorumluluğunu aşmadığı, yargının Anayasa ve yasaların verdiği yetkiler çerçevesinde değerlendirme yapabildiği, yürütmenin de milletten aldığı yetkiyi icraatlarıyla ortaya koyup, hem 5 yıllık hizmeti sonrası millete hesap verdiği, hem de denetim yetkisi mecliste olan bir süreci yürütmek durumunda olduğu bir sistem ortaya çıktı”dedi.
“TÜRKİYE, HIZLI KARAR ALACAK”
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin, Türkiye’nin hızlı karar almasını sağlayan çok önemli bir hamle olduğunu değerlendiren Angı, “Türkiye, hem bölgedeki gelişmelere karşı, hem kendi içindeki meselelerine karşı, çok hızlı kararlar almak için bu değişikliği yaptı. Bu değişiklik,ülkemizi çok değerli ve güçlü kılacak. Bugün gelişmiş toplumlara baktığımız zaman tek merkezli yürütme anlayışı çok daha hızlı karar ve sonuç alarak ülkeyi geliştirmeye sevk ediyor. Türkiye de artık demokrasisinde yaşadığı inişli çıkışlı günlerden sonra, belirli olgunluk seviyesine geldi. Kurumların yerli yerine oturduğu, hesabın kimlere verileceğinin artık çok net bir şekilde ortada olduğu, sözün de kararın da millete ait olduğu, kapalı kapılar ardında hesaplar yapılmayan,zaman kaybettirip, güçsüzleştiren yapı sona erdi. Bunun yerine; önüne bakan, hedefleri olan bir ülke olduk.Bunun en güzel göstergelerinden biri de Ak Parti iktidarlarının uzun vadeli süreçler ve hedefler belirlemesidir. Ak Parti’nin; 2023, 2053, 2071 hedefleri de bunların bir göstergesidir. Türkiye’yi çok daha güçlü bir şekilde geleceğe taşımak, geçmiş yıllardaki kayıplarını telafi etmek ve dolayısıyla da muasır medeniyetler seviyesini yakalamanın yanında, gelişmekte olan ülkelere bir rol modellik görevi üstlenmiş durumdayız. Önümüzdeki ilk seçimlerle beraber bu düzenlemeler hayata geçmiş olacak.Anayasa Değişiklik Paketi’nin büyük bir kısmı, yapılacak ilk seçimlerle birlikte yürürlüğe gireceği için de 2019 Kasım ayındaki seçimlerine çok önem veriyoruz” dedi.
“MUHALEFET, POLİTİKA GELİŞTİREMİYOR”
Türkiye’nin ne kadar doğru bir tercih yaptığını, geçmiş kayıp yıllarına bakıp anlayacağını söyleyen Angı, “Türkiye’nin bu yeni düzenlemesi geçmiş dönemlerde de sürekli gündeme girmiş, partilerin seçim beyannamelerinde, parti programlarında yer almıştır. 2017 yılında ortaya çıkan bu fırsatı milletimiz değerlendirmiş ve uygun görmüştür. O günlerde bu değişikliğe karşı çıkanların ellerindeki argümanlara baktığınız zaman, hiçbir haklı gerekçe yokken olan düzenlemelerin tam tersini kamuoyuna anlatıp klasik muhalefetçilik anlayışının ötesine geçemediler. Yeni dönemi yönetmek adına da, seçimlere nasıl bir hazırlık içinde olduklarının açmazlarını yaşıyorlar. Recep Tayyip Erdoğan’ın tekrar Cumhurbaşkanı olarak seçilememesinin dışında bir politika geliştiremiyorlar. Bu da çaresizliklerini ortaya koyuyor. Biz seçimlerde şu adayımızla, Türkiye’yi şuraya taşımak istiyoruz. Biz 2171’lere ülkemizi şu şekilde taşıyacağız gibi politikaları yok. Milleti inandıramıyorlar. Tabi bu olmadığı için de bugünü dahi kurtaramayıp, geçmişte takılı kalıp siyasetin kendi dar sokaklarına sıkışıp kalıyorlar. Türkiye o günleri çoktan geride bıraktı. Türkiye’yi, Anayasa Mahkemesi’nin iki dudağı arasına mahkum edenler, 411 milletvekilinin desteklediği bir maddeyi, yetkisi olmadığı halde Anayasa Mahkemesi’nin iptal etmesine sebep olanlar, Cumhurbaşkanını seçtirmeyenler, her türlü kritik eşikte ülkemiz eşiği atlasın diye uğraşmak yerine, ülkemiz bu eşikte kalsın diye özellikle çaba sarfedenler artık bu çabalarına erişemeyecekler. Milletin unuttuğunu zannediyorlar. Meclisin itibarını koruyan yine Ak Parti iktidarı olmuştur. Ak Parti, sıkıştığı yerde millete gitmeyi bilmiştir. Ak Parti, milletine güvendiği için, millet de desteğini Ak Parti’nin arkasında kılmıştır. Önümüzdeki yerel seçimlerde ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de bu desteği daha net bir şekilde göreceğimize inanıyorum” dedi.
“KONYA YİNE REKOR KIRACAK”
Konya’nın Ak Parti hükümetlerine desteğini hiç esirgemediğini vurgulayan Angı, “Konya, Türkiye’de hep rekor oylarla Ak Parti’ye destek olmuştur. Yerel Seçimlerde de ekseriyetle Ak Partili belediyelerin yönettiği bir şehir olmuştur. Konya’da 2002 dönemi öncesiyle kıyaslanamayacak boyutta gelişmeler oldu. Geçmişte Mevlana Kültür Merkezi’nin yapamayacak boyutta olan iktidarlar ve yerel yönetimlerden, kendi stadını, spor salonlarını ve dev projelerini gerçekleştiren bir Konya haline geldik. Merkezi idare ve yerel yönetimlerimizin gayretleri ve başarıları sayesinde Konya, 100 yıllık hayallerini birer birer gerçekleştirdi. Bu projelerin, bizden sonraki kuşaklara sağlayacağı faydaları biliyor ve bu aşkla devam ediyoruz. Bu ülkede yıllar yılı mavi tünel konuşuldu ama bir kazma vuran olmadı. Ama bugün 3 barajımız bitmek üzere. 2 tane büyük tünelden biri bitti, diğeri devam ediyor. Büyük Ahi Kanalı ve Hotamış depolaması tamamlanmak üzere. Bir taraftan hızlı trenimiz Türkiye’de ilklerden oldu. Ankara, Eskişehir, İstanbul ile bağlantılarımız tamam. Diğer taraftan İzmir, Yozgat, Sivas hatları da yapılıyor. Konya her tarafa gidilebilen bir geçiş noktası olacak. Ulaşımı konforlu, güvenli ve hızlı bir şekilde sağlanacak. Bir zamanlar köhne yapılar olan hastanelerimizin bugün ulaştığı boyutları biliyorsunuz. Konya’mızın bu doğrultuda yeni bir rekoru yaşatacağını inanıyorum. Bu umutla kendimize yüzde yüz hedefini koyuyoruz. Milletimizin teveccühüne saygımız sonsuzdur” diye konuştu.
SEYFULLAH KOYUNCU / YENİ HABER GAZETESİ
Konya
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.