Esad'a şok suçlama
Arap Birliği'nin Suriye'ye gönderdiği gözlemci heyetinde yer alan ve daha sonra ayrılan Nur Maliki, "hiçbir insanın vicdanı Suriye'de olanlar karşısında sessiz kalamaz, Humus'ta bir insanlık dramı yaşanıyor" dedi.
Katar'ın başkent Doha'da yayın yapan El Cezire televizyonunun haber programına katılan Maliki, "Suriye'deki durum hiç anlatıldığı gibi değil. Kısa bir zaman diliminde çok şeye tanık oldum. Humus'un Bab Amro kentinde ordu ağır silahlarla saldırdı, birçok yeri yerle bir etmesinde rağmen 'Özgür Suriye Ordusu' burada güçlü olduğundan dolayı rejim bir ilerleme sağlayamadı" ifadesini kullandı.
Birliğin heyetinden vicdanının kendisini rahatsız ettiği için ayrıldığını dile getiren Maliki, yetkililer dışında ülkeye silah sokulduğuna dair hakla yaptıkları görüşmede böyle bir şey duymadıklarını belirterek, "ordudan ayrılan askerler beraberinde hafif silahları götürdü. Bab Amro kentinde görüştüğümüz askerler de bunu teyit etti" diye konuştu.
Askerlerin, "Yanlarımızda getirdiğimiz silahlarla orduya karşı mücadele ediyoruz' dediklerini aktaran Maliki, "Ülkeye silah sokulduğuna dair bir kanıya ulaşamadık" dedi.
Gözlemcilerin tecrübeli olduğunu fakat incelemeler için daha fazla zamana ihtiyaç duyulduğunu belirten Maliki, gözlemcilerin, yönetimce zaman kazanmak için farklı yerlere götürülüğünü ve bazı yer isimlerinin tabelalarının rejim yanlıları tarafından değiştirildiğini bildirdi.
Sadece Humus kentine bağlı Bab Amro'da ciddi manada halkla temas kurduklarını vurgulayan Maliki, "yönetim zaman kazanmak için her türlü oyunu oynadı. Biz sadece Bab Amro'da halkla temasa geçtik, burası Özgür Suriye Ordusu tarafından korunuyor ve halk da burada özgür orduya destek veriyor. Rejim kentin kontrolünü sağlamak için tüm imkanları denemiş fakat başarılı olmamış. Bunları, görüştüğümüz halk bize anlattı. Güvenlik güçlerinin olduğu bölgelerde halk teması güvenlik nedeniyle olmuyordu" diye konuştu.
''Her şey mizansen bir tiyatro''
Bir hapishaneye yaptıkları ziyaretten de söz eden Maliki, "hapishanedeki tutukluları dahi değiştirmişler, yerlerine başkalarını getirmişler, bazı tutukluların üzeri kadın parfümü kokuyordu. Normal olarak bir hücrede veya odada kalan insana o odanın kokusu siner. Hapishaneler konusunda uzman olduğum için durumu hemen fark ettim. Tutuklulara hapishane durumunu sordum, hiçbiri şikayet etmedi. Orada her şeyin mizansen bir tiyatro olduğunu anladım'' ifadesini kullandı.
"Rejim her yerde kendine bir tiyatro kurmuş" diyen Maliki, "yönetimin, sokaklarda rastgele tutukladığı kişileri daha sonra bırakmasında ise 'eli kana bulaşmayan şu kadar kişi serbest bırakıldı' açıklamaları gerçeği yansıtmıyor. Birçok defa talep etmemize rağmen gerçek tutuklularla görüşmedik" dedi.
--------------------------------------------------------------------------------
ABD'nin BM Büyükelçisi Rice: "Arap gözlemcilerinin Suriye'ye gitmesinden sonra ölü sayısı arttı"
ABD'nin BM Büyükelçisi Susan Rice, Arap Birliği gözlemci heyetinin Suriye'ye gitmesinden sonra Suriye güvenlik güçlerinin yönetim karşıtı protestoculara saldırılarının arttığını belirtti.
Rice, gazetecilere yaptığı açıklamada, heyetin, Arap Birliği barış planının uygulanıp uygulanmadığını denetlemek üzere Suriye'ye gitmesinden bu yana yaklaşık 400 kişinin öldürüldüğünün sanıldığını, bunun da günde ortalama 40 kişi olduğunu söyledi.
Bu oranın heyetin çalışmalarına başlamasından önceki orandan epey yüksek olduğuna dikkati çeken Rice, ölü sayısına, geçen hafta Suriye'nin başkenti Şam'da düzenlenen intihar saldırısında ölenlerin dahil olmadığını ifade etti.
Rice, sayıların, Suriye hükümetinin Arap Birliği'ne verdiği taahhütleri yerine getirme fırsatını kullanmadığını açıkça gösterdiğini de kaydetti.
--------------------------------------------------------------------------------
Rum basını: ''Bu sefer karşımızdaki İran değil, Rusya''
Rusya'nın St. Petersburg Limanı'ndan yüklediği 60 ton ağırlığındaki mühimmatı Suriye'ye götüren CHARIOT isimli Rus bandıralı gemiye, üç hafta Akdeniz'de dolaştıktan sonra, yakıt ikmali için yanaştığı Kıbrıs Rum kesiminin Limasol Limanı'nda el konuldu.
Rum Politis gazetesine göre, yaklaşık bir ay önce St. Petersburg Limanı'ndan Suriye'ye gitmek üzere demir alan CHARIOT isimli Rus gemisi, AB'nin Suriye'ye uyguladığı ambargo nedeniyle üç haftadır Akdeniz'de dolaşarak Suriye'nin Lazkiye Limanı'na girmek için uygun zamanı kolladı, ancak yakıtı tükendiği için ikmal yapmak üzere dün akşam Limasol Limanı açıklarına yanaşarak ikmal talebinde bulundu.
İkmalin yapılmasının ardından uluslararası kurallar gereği geminin yükünü arayan Rum makamları, geminin yaklaşık 60 ton patlayıcı taşıdığının saptanması üzerine devletler arası kırmızı alarm verdi ve AB ile temasa geçti.
Habere göre, geminin manifesto belgelerinde, çeşitli kalibrelerdeki 60 ton mermiden oluşan patlayıcı/mühimmatın alıcısı olarak Suriye Savunma Bakanlığı görünüyor.
Dün akşamüzeri itibarıyla diplomatik yönetimini Rum Dışişleri Bakanlığının üstlendiği ve ilgili bakanlıkların alarma geçtiği konuda Brüksel (AB), Rum yönetimine, geminin demir almasının yasaklanması ve yüküne el konulması yönünde kesin talimat verdi.
Gazete, İran'dan Suriye'ye patlayıcı taşıdığı için 2009'da Rum yönetimince el konulan ''Monchegorsk'' isimli Rus gemisinin, Rum Milli Muhafız Ordusu'nun (RMMO) ''Mari''deki (Tatlısu) Evangelos Florakis Deniz Üssü'nde korunan 98 konteynır dolusu patlayıcıdan oluşan yükünün 11 Temmuz 2011 günü patlaması olayını hatırlatarak, bunun tekrarlanmaması için özellikle Hristofyas hükümetine büyük iş düştüğünü yazdı.
''Yeni kabus''
''Sularımızda yeni kabus'' başlığını atan Politis, şu detayları verdi:
''Ancak bu yeni vukuatta durum daha da karmaşıklaşıyor, çünkü bu sefer karşımızdaki, Güvenlik Konseyi kararı nedeniyle silah ambargosu uygulanan İran değil, geleneksel dostumuz ve BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi olan Rusya'dır. Gerek Rusya'nın gerek Çin'in birkaç ay önce Beşşar Esad rejimine silah satışının yasaklanması yönünde karar çıkartılmasına itiraz ettiğini de biliyoruz.
AB Bakanlar Konseyi'nin geçen yılın Mayıs ayında aldığı karar, üye ülkesi olarak 'Kıbrıs'ı bağlıyor. Bilindiği gibi o zaman AB tarafından Suriye'ye dayatılan yaptırımlar arasında, bu ülkeye silah satışlarının dondurulması da var. Uygulanacak yaptırımların tartışıldığı zaman (Güney) 'Kıbrıs'; Yunanistan, İtalya ve İspanya ile birlikte, Esad rejimine yaptırım uygulanmasına karşı çıkmış, bu da uzlaşı kararının, Suriye'nin kendi vatandaşlarına şiddet kullanarak bastırma konusunda sorumlu görülen 13 kişiye vize yasağı ve hesapların dondurulması ile sınırlı kalmasını gündeme getirmişti. 23 Mayıs'taki son kararda yaptırımlar listesine Beşşar Esad da eklenmişti.''
Alithia gazetesi de ''Tarih Tekerrür Ediyor'' başlığıyla manşetten verdiği haberde, ''Mari''deki trajediden 6 ay sonra dün akşam, Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'ın Monchegorsk'la tıpatıp aynı bir meseleyle daha karşı karşıya kaldığına dikkati çekti.
Gazete, yakıt ikmali talebinde bulunan, yine Rus bandıralı geminin, yine Suriye'ye götürülmek üzere taşıdığı konteynırda, yine büyük miktarda patlayıcı saptandığını aktardı.
Rum makamlarının kırmızı alarma geçtiğini belirten gazete, önce Rum gümrüğünün ardından da Dışişleri Bakanlığının dün akşam geç saatlere kadar toplantı üzerine toplantı yaptığını belirtti.
Gazete, adını saklı tuttuğu bir Rum hükümet kaynağının, Rus bandıralı gemi ve Suriye'ye patlayıcı taşıması meselesinin uluslararası kurallara tabi olup olmadığı açısından inceleneceğini, çünkü AB'nin Suriye'ye silah ambargosu bulunduğunu söylediğini aktardı.
Gazete, geminin yükünün bugün Rum gümrük görevlileri tarafından incelenerek rapor hazırlanacağını ve Rum yönetiminin daha ileri faaliyetlerinin, çıkacak sonuca göre kararlaştırılacağını yazdı. Gazete diplomatik kaynakların, meseleyle ABD'nin Güney Kıbrıs'taki Büyükelçiliği'nin de ilgilendiğini, üst kademeli bir Amerikalı yetkilinin Rum Dışişleri Bakanlığı ile temasa geçtiğini haberine ekledi. (AA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.