Erdoğan'dan İsrail'e son ihtar!

Bugün sadece milletime değil, bütün insanlığa sesleniyorum.

Dün gece iki karanlık saldırı gerçekleştirildi.

Biri İskenderun'daki hain saldırıydı. 6 askerimiz şehit edildi.

İkincisi Akdeniz'de fecir vaktinde, yardım gemileri silahla zorbalıkla engellendi.

Yükü yardım olan gemiler menzillerine varamadı.

İnsanı yardım götüren 32 ülkeden insanın bulunduğu gemiye, uluslararası sularda saldırıda bulunuldu.

İnsani yardım gemilerine el konuldu. Kadınların, çocukların, din adamlarının bulunduğu bu gemiye yapılan saldırıyı şiddetle lanetliyoruz.

İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere yaptığı saldırı, her türlü laneti hak etmiş bir saldırıdır.

Bu saldırı, insanlığın vicdanına, barışa yapılmış bir saldırıdır.

O gemiler, ambargo altında bulunan gemiye insani yardım götürüyorlardı.

Bu insani yardımın şahidi olarak dünyadan 60 gazeteci gemiye binmişti.

Aç bırakılmış, evleri yıkılmış insanlara yardım götüren bu gemiye saldırının, BM'nin felsefesine yapılmış bir saldırı olduğu açıktır.

Gemilerde sivillerden, yardım gönüllülerinden başka kims bulunmamaktaydı. Beyaz bayrak çekilmişti. Tüm bunlara rağmen, gemiler silahlı saldırıya uğradı.

Biz Ladin Amerika'daydık, İskenderun'daki saldırı ve İsrail'in saldırısı üzerine gezimizi yarıda kestik. Gelişmeleri yakından izledik.

Dün sabah 6.30'da Başbakan Yardımcısı Bülen Arınç ve ilgili bakanlarla toplantı yaptık.

Dışişleri Bakanlığımız, silahlı kuvvetlerimiz olayı yakından takip ettiler. Dışişleri Bakanımız konuyla ilgili temaslar yaptı.

Bu çervevede yapılması gerekenleri tüm boyutlarıyla masaya yatırdık. Türkiye Cumhuriyeti, uluslararası alanda yapılması gerekenler yapılmaktadır.

Büyükelçimiz geri çağrılmış, 3 askeri tatbikat iptal edilmiş, Dışişleri Bakanımız, BM nezdinden girişimlerde bulunmuştur.

NATO Konseyi, olağanüstü toplantıya çağrılmıştır. Arap Birliği, İslam Konferansı toplantıya çağrılmıştır.

İsrail, yaralıları biz gönderelim demiştir. Biz kendi yaralılarımızı alacak güce ve iradeye sahibiz diyerek bu teklifi reddettik.

Sağlık Bakanlığımızın sivil uçakları da oraya ulaşmak üzeredir.

Tüm yaralıların tedavilerinin Türkiye'de yapılması için gerekli tedbirler alınmıştır.

İsrail, kamuoyunu doğru bilgilendirmelidir. İsrail'in sergileyeceği tavır da bütün dünya tarafından ibretle izlenmektedir.

Gemilerde 32 ülkeden insan bulunmaktadır. Bu ülkelerden de gerekli duyarlılığı sergilemesini bekliyoruz.

İsrail, Gazze'ye uygulanan insanlıkdışı ambagoyu kaldırmalıdır. Yardımların yerine ulaşmasına engel olmamalıdır.

Dün yaşanan olaylar, insanlık açısından kara bir leke olmuştur. İnsani yardım gemilerine silahlı saldırıda bulunmak, alçakça bir pervasızlıktır.

Biz biliyoruz ki, savaşın da barışın da bir hukuku vardır. Savaşta, çocuklara, kadınlara, yaşlılara, sivillere, din adamlarına, beyaz bayrak çeken yardım gönüllülerine saldırılmaz. Bunu yapanlar insanlığı ayaklar altına almış, insanlıktan çıkmış olurlar.

Zorbaların, haydutların, korsanların bile belli hassasiyetleri, ahlak kuralları olur. Bunlara bu sıfatları yakıştırmak bile iltifat olur.

İsrail'in bu saldırısı, mutlaka ama mutlaka cezalandırılmalıdır.

Yalan söylemesi, develt politikası haline getiren, yüzü kızarmayan bir ülkeyle ilgili uluslararası soruşturmak beklenmelidir.

Türkiye, yeni yetme ve köksüz bir devlet değildir.

Bir kabile devleti hiç değildir. Kimse Türkiye ile aşık atmaya, Türkiye'nin sabrını test etmeye kalkmasın.

Türkiye'nin dostluğu ne kadar kıymetliyse, düşmanlığı da o kadar şiddetlidir.

Bu olayın iki ülkenin dostluğuna vurulan çok büyük bir darbe olduğunu İsrailliler de kabul eder.

Meselemiz, hukuk tanımayan, şu anki yönetimin tavırlarıdır.

Ortdoğu'da barış için tek çaba gösteren ülke Türkiye olmuştur.

Artık mızrak çuvala sığmamaktadır. Karşımzıda, şiddeti politika haline getiren, kan akıtmaktan çekinmeyen bir yönetim bulunuyor.

BM, bu akşam aldığı kınama kararıyla yetinmemelidir. Bunun da arkasında durmalıdır.

Akşam saat: 8.00'de Obama arayacağını söyledi, kendileriyle de konuşacağız.

İsrail hükümetinin bu cüreti bir yerlerden aldığı güçten kaynaklanıyor.

Bugün İngiltere'in yeni başbakanıyla da görüşeceğiz.

İsrail'e yaptığın yanına kar kalsın diyemeyiz. Bunun bedelini ödemeleri gerekiyor.

İsrail, etrafındaki savunma kalkanlarını bir bir yok etmekte, kendisini yalnızlaştırmaktadır.

Etrafına istikrarsızlık yayan bir çıbanbaşı olarak, bir iyot gibi ortaya çıkıyor.

Biz her zaman antisemitizme karşı olduk. Musevilere yapılan saldırılara karşı olduk.

Şimdi aynı duyarlı ve insani tavrı sergilemek sırası İsrail halkı olarak sizdedir.

Hükümetinizin saldırgan tavırları, İsrail devletini haydutluk, korsanlık yapan bir konuma düşürmektedir.

Olaylara tepkisini gösteren Musevi Cemaati'ne de teşekkür ediyorum.

Musevi vatandaşlarımıza kimsenin farklı bir biçinde bakması kabul edilemez.

Bu gün yeni bir gün, bir milatttır. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Sivil gemiye saldırıda bulunmak, yolcuları alıkoymak, masum insanlara saldırda bulunmak devlet terörüdür.

Gemidekiler bize ateş açtı diyorlar. Artık sizin bu yalanlarınızdan bıktık. Dürüst olun, dürüst.

İsrailli yöneticiler cinayeti katliamı ne ölçüde iyi bildiklerini Dünya'ya göstermişlerdir.

Yeryüzünün bütün milletleri bu zulmü lanetliyor, ama kuru kuruya lanetlemek yetmiyor.

Kan dökücü siyasetiyle İsrail hiçbir gerekçeyle bu kanlı siyaseti meşru gösteremez.

İsrail hiçbir gerekçeyle elindeki kanı temizleyemez.

Her kim o saldırıları görmezden gelirse, bilmelidir ki bu kanlı saldırılarda onlar da bizzat suç ortağıdır.

Meselenin terörle mücadele olmadığı, meselenin bir şehrin toptan katletme olduğu görülmüştür.

Herkes bu hukuksuzluğa göz yumabilir mi, sinsice destekleyebilir mi?