Erdoğan: Şımarık piyonlara göz yummayız

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: Üniversiteler çatışmalarla, yasaklarla, kısıtlamalarla, ikna odaları ile gündeme geliyordu. Özgürlüğün alabildiğince yaygın olması gereken üniversiteler özgürlükleriyle kısıtlanıyorlardı. Özgür düşünceyi savunması gereken üniversiteler, ideolojik saplantılarla konuşuluyordu. Allah'a hamd olsun üniversiteleri 76 üniversiteden aldık 105 üniversiteye çıkardık. Üniversitelerin kendi asli vazifelerine dönebilmeleri için yoğun gayret sarf ettik, daha katetmemiz gereken bir süreç var. İşte geçenlerde başbakanımız özlük haklarıyla ilgili bir müjde verdi. İnşallah akademisyenlerimizin refah düzeyi yükselecektir.

 

 

Değerli arkadaşlar, aslında Türkiye'de sadece üniversiteler değil, asli vazifelerinin dışında faaliyet gösterdiğini görebilirsiniz. Örneğin siyaset kurumu, enerjisini Türkiye'nin ilerlemesine değil, bürokrasi kendi güvencesini almayı milletin hizmetinden üstün tutmuştur. Statükoyu korumayı öne çıkarmış, enerjisini buna sarf etmiştir. Milletiyle el ele verip, milletiyle arasına mesafeler açmak için seferber etmiştir.

 

 

İstikrarın yakalandığı dönem 2002 sonra şu döneme kadardır. Hiçbir yasak Türkiye'yi ilerletmemiştir, tam tersine demokrasiyi kırılgan hale getirmiştir. Sık tekrarlanan seçimler nedeniyle Türkiye uzun yıllar önünü göremeyen bir ülke olarak kalmıştır. Bu noktadan bakıldığında Yeni Türkiye enerjisini yapay meselelerde sarf etmiyor. Şu anda siyaset kendi alanı içerisinde güvenle hareket ediyor. Yargı milletin yargısı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

 

 

Eski Türkiye'nin kaosundan beslenenler Yeni Türkiye'ye karşı direnç gösteriyorlar. Eski Türkiye'de millet kaybederdi, şimdi millet kazanıyor ve terör lobisi kaybediyor. Bu aktörler Yeni Türkiye'nin yolunu kesmek için her türlü yolu deniyorlar. Yeni Türkiye'de istikrar ve güven ortamına tahammül edemiyorlar. Kardeşliğin güç kazanmasından rahatsızlık duyuyorlar. Vandallığı şirin göstermeye çalışanlar var.

 

 

Son günlerde sergilenen şiddetin sebebi asla Kobani değildir. Eski Türkiye'yi diriltme çabasıdır. Kobani'den kaçanlara evini açan yegane ülke Türkiye'dir. Biz bir buçuk milyon mülteciye ev sahipliği yaparken Avrupa ülkelerinin tamamında 130 bin mülteci var. Ürdün'de bir milyona yakın var. İşte ben havadan sadece bombalarım, bunu söyledik böyle çözüm olmaz. Siz havadan bombalıyorsunuz, onlar karadan tanklarla ilerliyor. Bu tanklar kimin ABD'nin, Maliki'ye vermişlerdi. IŞİD, ABD'nin ağır silahlarıyla halkı vuruyor.

 

 

Şimdi siyasi partiler çıkıp ne diyor? Tezkereye oy vermedik ama yeni bir tezkere yapalım diyor. Bunu Esed'i korumak için mi yapıyorsun? Bu şiddetin sebebi Esed. Siyasette yeni bir gözlüğe ihtiyacınız var. Şehirlerimizi yangın yerine çıkarmak için eylem yapanlar kimler? Bunları bilmek için profesör olmaya gerek yok. O çocukların eline silahı verenler, bölücü terör örgütüdür. Bunlara karşı polisimiz ne yapacak? Kimse bize akıl vermesin. Artık polisimizin kalkanla bu işi engellemesi mümkün değil. Asker de polis de gereği neyse onu yapacaktır. Çünkü bir devletin görevleri vardır, vatandaşını korumak. Bunu yapamazsa devlet olmaktan çıkar.

 

 

Bir parti lideri sokaklara çıkın şiddet yapın demedim diyor. Sokaklara dökülmeye teşvik ettiniz, şimdi de geri çevirmeye çalışıyorsunuz. Anladıkları dilde onlara yaklaşacağız, bir cumhurbaşkanı sıfatıyla böyle konuşmak istemezdim ama 31 kişinin ölmesi bizi bu noktaya sevk etti.

 

 

IŞİD, 49 konsolosluk görevlimizi rehin aldı. 102 gün sabrettik ve yakın takiple operasyonda başarılı olduk. Vatandaşlarımıza bir zarar gelmeden kurtardık. Sonra diyorlar ki karşılığında ne verdiniz? Yahu ne verdiysek verdik, sen neticeye bak.

 

 

Hiç kimseye boyun eğmeyiz, sokaktaki şımarık piyonlarına göz yummayız. Onların efendileriyle de mücadele edecek güce sahibiz. Bizim kardeşliğimiz farklı ve bu kardeşliği çok iyi korumamız lazım.