"Erdoğan olmasa her şey ne güzel olacak"

Erdoğan olmasa her şey ne güzel olacak
''Gerçekten yolsuzluk olsaydı, "Yılbaşına Erdoğan'ın işi bitiyor" diye etrafa haberler salıp, devlet içinde korku imparatorluğu kuran polis şefleri Başbakan'ı evinden alarak kelepçe takma naraları atabilir miydi? "

Yukarıdaki sözlerin sahibi Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ocaktan çok sinirlendi. Ocaktan'a göre işin içinde başka bir iş var ve mesele yolsuzluk değil, diyor. 

Ocaktan'a göre, aslında plan kusursuzdu, tıkır tıkır işleyecek ve Erdoğan'dan kurtulacaklardı. Ama olmadı, işin içine millet girince küçük dünyaları altüst oldu, dedi ve ekledi:

"Türkiye'ye ve Tayyip Erdoğan'a karşı bir nefret ittifakı kurmuş bulunan başta Neocon çeteleri olmak üzere kalemini Türkiye düşmanlarına kiralayan azınlıktaki birkaç gazeteci ve sömürge ruhluaydınların paralel devleti savunmak için adeta çırpındıklarını gördükçe hayret ve dehşet içinde kalmamak mümkün değil. 

Sanki devlet içinde gizli bir güçten emir alan paralel cunta siyasi partileri, liderleri, işadamlarını, medya yöneticilerini, yazarları, bürokratları takip etmemiş, haklarında şantaj dosyaları hazırlamamış, millet iradesine suikast düzenlememiş gibi, hepimizin zekâsıyla alay edercesine masallar anlatmaya devam ediyorlar. 

Yok efendim Başbakan Erdoğan meydanlardaki üslubuyla "gönülleri kırıyor, vicdanları yaralıyormuş" ama rüşvet ve yolsuzlukla ilgili tek kelime etmiyormuş. El insaf, Başbakan neredeyse her konuşmasında, "Yolsuzluğa bulaşan oğlum bile olsa evlatlıktan reddederim" diye haykırıyor. Bu kadar açık ve net ifadeleri bile inkâr edenlere ne söylenebilir ki... 

Ama mesele yolsuzluk değil ki, hâlâ anlamadınız mı? 

Eğer mesele gerçekten yolsuzluk olsaydı, TÜRGEV gibi memleket çocukları için yurtlar yapan, yüzlerce öğrenciyi yurt dışı eğitimine gönderen bir kuruma yardımda bulunan hayırsever işadamlarına karşı cadı avı başlatılır mıydı? 

Eğer mesele gerçekten yolsuzluk olsaydı, "Yılbaşına Erdoğan'ın işi bitiyor" diye etrafahaberler salıp, devlet içinde korku imparatorluğu kuran polis şefleri Başbakan'ı evinden alarak kelepçe takma naraları atabilir miydi? 

Hiç lafı dolandırmadan söyleyelim, kim bu ülkede yolsuzluk yapıyor ve milletin malına el uzatıyorsa lanetli bir iş yapıyordur. Ama kim bu ülkede birtakım işadamlarına ihaleler ayarlıyor, "ananaslı" işlere bulaşıyorsa, işadamlarına şantajlar yapıyorsa ve insanların özel hayatlarını dikizliyorsa aynı şekilde arş-ı Rahman'ı titretecek kadar ağır bir suç işliyor demektir. 

Millet iradesini çalma girişiminde suçüstü yakalananlar telaş içinde öyle davranışlar sergiliyorlar ki, sadece bu tavrı izlemek bile paralel çetenin esas derdinin yolsuzluk değil,Tayyip Erdoğan'ı yok etme olduğu rahatlıkla anlaşılacaktır. Hiç uzağa gitmeye gerek yok,paralel yapıya paralel hizmetler sunan gazetelerdeki yazarların yazılarına, televizyonlardaki yorumlara baktığımızda bile rahatlıkla görebiliriz. Nitekim cemaatin üst yönetimine yakın kalemlerden biri, açık açık esas problemin Erdoğan'dan kurtulmak olduğunu, bu sağlanırsa yolsuzluk dosyalarının rahatlıkla ortadan kalkabileceğini söyleyebiliyor. 

Gerçi hiç bu örnekler olmasa bile "milli irade hırsızlığı" yapmanın hiçbir bahanesi olamayacağını zaten biliyoruz. İşte tam da bu yüzden, millet kendisine karşı yapılan bu saldırıyı ve arkasındaki karanlık ittifakı görmüş ve milli iradeye sahip çıkmıştır. Genelde siyasete uzak duran insanlar da, yıllardır büyük mağduriyetler yaşayan kesimler de tehlikeyi görmüş ve Türkiye'nin geleceği için Erdoğan'a sahip çıkmıştır. 
Bu paralel saldırıyı yapanlar aslında istemeden bir hayra da vesile oldular. Eğer bu kirli oyunlar olmasaydı, Türkiye halkının büyük bir çoğunluğu Neocon ırkçılarının ve İsrail aşırı sağının Başbakan Tayyip Erdoğan'a karşı çirkin bir kampanya başlattığını ve açıkça 'Türkiye'de rejim değişikliği' çağrısı yaptığını belki de hiç öğrenemeyecekti. Ama şimdi her şey gözümüzün önünde oluyor ve kirli senaryoyu kare kare seyrediyoruz. 
Paralel yapıya destek sunanların esas telaşı da bundandır. İşin başlangıcında, arkalarına aldıkları Neocon ve İsrail lobisinin özgüveniyle "Şimdi Erdoğan'ın işini bitirdik" edasıyla etrafa saldıranlar şimdi suç ortaklarıyla birlikte ortada kaldılar. Bu yüzden de çaresizlikle, kendilerini savunmaya çalışıyorlar. 

Aslında plan kusursuzdu, tıkır tıkır işleyecek ve Erdoğan'dan kurtulacaklardı. Ama olmadı, işin içine millet girince küçük dünyaları altüst oldu. 

Galiba Erdoğan'sız Türkiye hesabı yapanlar, AK Parti'nin iktidara geldiği günden bu yana darbe girişimleri, kapatma davaları gibi operasyonlarla mücadele ederek bugünlere geldiğini hesap edemediler ya da yok saydılar. Bundan sonra yeni oyunlar denemek zorundalar ya da yeni beddualar..."

Kaynak: Haber7

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.