Erdoğan; 'Büyüme rakamımız rekor'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bloomberg TV'nin organize ettiği toplantıda iş adamlarına hitap etti.
İngiltere Başbakanı David Cameron ile bugün yapacağı heyetler arası ve baş başa görüşmelerde özellikle Kuzey Afrika, Orta Doğu'daki gelişmeleri değerlendireceklerini belirten Erdoğan, bir yandan da bunların küresel finansa yapmış olduğu olumsuz etkileri değerlendirme fırsatı bulacaklarını söyledi.
İngiltere'de dün bu sürece, özellikle Libya sürecine yönelik bir toplantı yapıldığını anımsatan Erdoğan, bu toplantının sonuçlarını da değerlendireceklerini belirtti.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Beni bu sabah en mutlu eden bir netice şuydu: Bir beklentiydi aynı zamanda, o da 8,5 yıl önce Türkiye'de görevi devraldığımızda mevcut ekonomik tablo neydi ve 8,5 yıl sonra bir seçime giderken bugünkü tablo ne? Özellikle de Türkiye'nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası göreve geldiğimizde 230 milyar dolardı. Şimdi ise bu rakam 2010 sonu itibariyle 736 milyar dolara ulaşmış vaziyette. Kişi başı milli gelir ise 10 bin doları aşmış durumda. Tabii bunlar gerçekten ülkem için, bizim için ayrı mutluluk vesilesi. Bununla kalmıyorum bir başka rakama bakmak durumundayım. O da özellikle büyüme rakamına geldiğimizde 2010'un son çeyreğine baktığımızda 9,2... Bu herhalde dünyada çok önemli bir oran olduğu gibi Türkiye'nin de rekor denilecek bir oranıdır ve en büyük büyüme oranını böylece Türkiye olarak yakalamış vaziyetteyiz. 2010 ortalamasına baktığımız zaman ortalama itibariyle de 8,9 oranında bir büyümeyi Türkiye olarak yakaladık. Biz petrol zengini bir ülke değiliz ama sanayide, teknolojide çok ciddi sıçramalar gerçekleştirmiş bir ülkeyiz ve bu artarak devam ediyor ve Türkiye adeta bir çekim alanı haline bu dönemde geldi.''
Göreve gelmeden önce Türkiye'ye yılda 1 milyar dolar civarında uluslararası sermaye geldiğini, son 4 yıl ortalamasının ise 12,5 milyar dolar olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bunlar durup dururken olmuyor. İki sır kelime, iki sır kavram var. Bir güvendir, iki istikrardır. Bu güven ortamını sağladığımız içindir ki uluslararası sermaye bize gelebiliyor, istikrarı görüğü için bize gelebiliyor. Eğer bu iki kavram olmamış olsa uluslararası sermaye bize gelmez. İnanıyorum ki bundan sonra bu daha da artacak. Çünkü bizim ülkemiz şu anda iyi bir sığınma alanı, körfezi haline geldi. Türkiye artık kendi bölgesinin bir ülkesi değil. Türkiye artık gündemi belirlenen bir ülke de değil. Türkiye artık dünya gündeminde gündem belirleyen ülkeler arasında yerini almış vaziyette.''
BORSA 64 BİNE ÇIKTI
Göreve gelmeden önce Türkiye'nin menkul kıymetler borsasında endeksin 11 bin civarında olduğunu, bugün bunun 64 bine çıktığını anlatan Erdoğan, bu durumun uluslararası sermayenin de Türkiye'ye girişi bakımından önem ifade ettiğini bildirdi.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Diğer içeride attığımız adımlara bakınca Türkiye'nin kamu net borç stoku milli gelire oranı itibariyle vereceğim yüzde 34'tü. Ama şimdi bu orana bakıyoruz yüzde 45. Buralara düşmüş vaziyette, böyle bir durum söz konusu. Aynı şekilde devletin borçlanma faizine bakıyoruz. Devletin borçlanma faizi yüzde 64'tü. Ama şu anda devletin borçlanma faizi 6.8, buraya düşmüş vaziyette. Bu maliyetlerin düşmesi sebebiyle tabii gerek iç piyasada gerek ihracatta da ciddi bir hareketlenme söz konusu.''
Bir başka önemli örneğin de inşaat sektöründe olduğunu ifade eden Erdoğan, ''İnşaat sektörü Türkiye'nin önemli bir sıçrama tahtası oldu. Sadece şahsıma bağlı olan Toplu Konut İdaresinin bu süreç içerisinde yapmakta olduğu inşaat sayısı 480 bin, ağırlıklı sosyal konuttur. Teslim ettiğimiz konut sayısı 350 bin'' dedi.
Bunun istihdam noktasında kendilerini rahatlatan bir konu olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Çünkü tüm gelişmiş ülkelerde işsizlik artmaya devam ederken Türkiye'de yüzde 14'e kadar çıktı ve düşmeye başladı. Şu anda 11.9 buradayız. Böyle bir noktadayız. Bütün bunlarla beraber 2011 her ne kadar bir seçim yılıysa da 12 Haziran'da bir seçim yaşayacağız. Böyle bir seçim yılı olmasına rağmen biz geçmişte alışıldığı gibi bir seçim bütçesi yaparak bu yıla girmedik. Normal rutin bütçemizi yaptık ve o bütçe üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Fakat farklı ülkelerde bilirsiniz sürekli, 'seçime gidiyoruz, seçim yılında farklı bütçeler oluşturalım' diye gayretler olur. Tabii bu aynı zamanda çöküşünde müjdecisidir. Ama biz buna fırsat vermedik. Biz iki dönem arka arkaya iktidarız ve bu iktidarımız döneminde asla böyle bir erken seçime fırsat vermedik. Şu anda da yine süresi içerisinde seçimi yapacağız. 'Türkiye artık bunlara alışmalıdır' dedik ve bu adımı da başarılı bir şekilde atmış vaziyetteyiz.''
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.