AYM Meclis'in çok gerisinde kaldı

Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez, Anayasa Mahkemesi'nin ve Başkanı Haşim Kılıç'ın son dönemdeki tavrını eleştirdi.

AYM'nin siyasi sisteme dahil edilmesinin temel sebebinin, yasama organının Anayasa'ya aykırı kanun çıkarma ihtimalini önlemeyi amaçladığını belirten Prof. Dr. Hakyemez, 'AYM, gerçekleştireceği denetimle esasında insan haklarının korunmasını sağlar. AYM'nin denetimi sadece hukuka uygunluk biçiminde olmalı, politik mülahazalarla hareket etmemeli' dedi.

TWİTTER KABULÜ SORUNLU

Twitter ile ilgili bireysel başvurunun kabul edilmesinin yanlış olduğunu ifade eden Prof. Dr. Hakyemez, 'AYM'nin bu kararı henüz iç hukuk yolları tüketilmeden verildiği için yetki aşımı olarak görülüp eleştirilebilir. Böyle bir durumda diğer yargı mercilerinin konumu ister istemez anlamsız kalacaktır. Başvurunun kabulü sorunludur. Mahkeme, özellikle bireysel başvurularda iç hukuk yollarının tüketilmesini beklemeden başvuruları kabul etmeyi sürdürürse daha yoğun biçimde tartışmanın odağına yerleşecektir' diye konuştu.

GÜVENİ ZEDELER

Mahkemenin siyasi mülahazalarla hareket ederek karar vermesinin hiçbir şekilde tasvip edilemeyeceğini belirten Hakyemez, şunları söyledi:

'Bu durum yargıya ve özellikle AYM'ye olan güveni aşırı ölçüde zedeler. Görünüşte insan haklarının güvencesi olarak siyasi sisteme monte edilen AYM, yarım asırlık sürede özellikle ifade, siyasi parti, din ve vicdan hürriyeti başta insan haklarının korunması konusunda hiç de başarılı bir sınav verememiştir. Hatta AYM'nin insan hakları anlayışının bazen TBMM'nin gerisinde kaldığı görülmektedir.'

EGEMEN GÜÇ OLUŞTU

Hakyemez, 2010 yılındaki referandumun CHP'nin başvurusuyla kısmen iptal edilmesinin sonuçlarının bazı sakıncaları da beraberinde getirdiğini söyledi. Hakyemez, 'Kısmi iptal kararıyla 2010 değişikliği öncesindeki gibi belli bir eğilim yargıda hakim oldu' dedi.

Siyasi polemik sorgulanmalıdır

Haşim Kılıç'ın AYM'nin 52. yıldönümü töreninde yaptığı konuşmayı eleştiren Prof. Dr. Yusuf Şükrü Hakyemez, 'Konuşma metninde olumlu vurgular yanında eleştirilmesi gereken hususların da olduğunu söylemek gerek. Sayın Başkanın konuşmasında mahkeme kararlarına yönelik eleştirilerden hareketle tümüne cevap vermeyi hedefleyen yaklaşım, esasında yargıçların değildir. Yargı mensuplarının sadece kararları ile konuşması, eleştirilere cevap yetiştirme yerine daha mükemmel kararlar verebilmek amacıyla bu eleştirileri analiz etmeleri daha doğru olur' dedi. Bu tür yıldönümleri ve adli yıl açılışlarındaki konuşmalarda genellikle siyasi gündemi meşgul eden polemiklere sıklıkla rastlandığını dile getiren Hakyemez, 'Bu tür konuşmaların siyasete yönelik mesajlar içermesi bir noktaya kadar anlaşılabilir bir durum olmakla birlikte onun ötesine geçen, siyasilere cevap yetiştirme amacı taşıyan ve yeni polemiklere yol açacak türdeki konuşmalardan kaçınmak gerek' diye konuştu.

Tüm yetkilerini kullanabilir

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin de konuşan Hakyemez, '1982 Anayasası, cumhurbaşkanına klasik parlamenter rejimdeki cumhurbaşkanı yetkileri yanında ayrıca sistem içerisinde kendisini güçlü aktör konumuna yükselten yetkiler de vermiştir. En önemlileri Bakanlar Kurulu'na istediğinde başkanlık yapması, hükümetin tesis ettiği işlem olarak tüm kararnameleri imzalaması ve yargıya yapacağı atamalar sayılabilir. Özellikle hükümetin tasarruflarına yönelik sahip olduğu yetkiler, cumhurbaşkanını sistem içerisinde daha güçlü hale getirir' dedi. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilecek olmasıyla birlikte yeni bir durumun ortaya çıkacağını vurgulayan Hakyemez, '2007 krizinden sonra cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi sonrasında artık cumhurbaşkanı Anayasa'daki yetkileri daha fazla sahiplenerek ısrarcı bir şekilde kullanmaya başlayabilecektir. Zira artık geçerli oyların yarısından fazlasını alarak halkın oyu ile seçilen bir cumhurbaşkanı olacak. Böyle bir durumda esasında parlamenter rejimden uzaklaşılmış, yarı başkanlık rejimine daha fazla yaklaşılacak' diye konuştu.