Adada ayrılık rüzgârı

Adada ayrılık rüzgârı
KIBRIS sorununu masaya yatıran Ankara, gelecek yıl içinde nihai çözüm istiyor.
Dünyanın dört bir yanında görev yapan Türk büyükelçiler, cuma gününden bu yana Türkiye’nin dış politika sorunlarını Ankara’da masaya yatırıyor. Pazar günü de, kapalı kapılar ardında Kıbrıs sorunu ele alındı. Kıbrıs’ta kapsamlı çözüm görüşmelerinin çökmesi halinde, Ankara’nın bundan sonra izleyebileceği stratejiler de masaya yatırıldı. “Sürecin çözümsüzlüğe uğradığının tesbiti halinde Türk tarafınca geleceğe dönük nasıl bir strateji geliştirilebilir? Kıbrıs konusunu Türk dış politikasının bir sorunu olmaktan çıkartmak yönünde ne gibi adımlar atılabilir?” gibi pek çok senaryoya karşı da çözüm üretilmeye çalışıldı.
 
Ankara’da Kıbrıs masaya yatırılırken New York’ta, Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, ocak sonlarına doğru Kıbrıslı Türk ve Rum liderler ile yapacakları beşinci üçlü zirvenin son şans olduğunu dile getiriyor ve artık çözüm olmazsa masadan çekileceklerini ilan ediyorlar.
 
Nitekim, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer, 18 aralıkta Kıbrıs Rum kesiminde yayımlanan haftalık Kathimerini gazetesine verdiği demeçte, “Tarafların birinin bir uçta, ötekinin diğer uçta kımıldamadan durduğunu” belirtirken, gelecek haftalarda çıkmazın devamı halinde çabaların çökebileceğini, Grentree’de yapılacak 5. Üçlü görüşmenin son olabileceği uyarısında bulunmuştu.
 
Downer, taraflar arasında 4’ncü yılını doldurmak üzere olan Kıbrıs barış görüşmelerinde aslında ilerleme kaydedildiğini ima ettiği açıklamasında, çözüm için asıl eksikliğin irade olduğunu dile getirerek, “Bir akşamüzeri çözüme ulaşabilirler, tamamen irade meselesi” demişti. Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü, özelinde, Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakerelerinin mevcut tıkanmışlığının ana nedenlerinden biri olurken genelinde Ankara’nın NATO ile ilişkilerini de sıkıntıya sokan önemli bir dış politika açmazı olarak duruyor. Türkiye, Kıbrıslı Türklerin dışlandığı ve yalnızca Rumların temsil ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımadığını, 2004 yılında ilan etmişti. Ama tanımadığı bu devlet, gelecek Temmuz 2012’de, altı aylığına AB dönem başkanlığını üstlenecek. Türkiye, Kıbrıs sorunu çözülmeden Rum tarafının dönem başkanlığını üstlenmesi halinde AB ile ilişkilerin donacağı uyarısında bulunmuştu.
 
Şimdi Ankara’nın cılız da olsa umudu, Rumların dönem başkanlığı öncesi Kıbrıs’ta çözüme ulaşılması ve iki toplumun temsil edileceği bir devletin kurulup, bayrağının da adada göndere çekilmesi. Tarafların detaylarını müzakere ettikleri çözüm planının temeli, iki kurucu devletin oluşturduğu federal bir devletin kurulmasına dayanıyor. Ana hatlarıyla bu devlet de, toplumların yaşadıkları topraklar ayrı iken devlet yönetimi paylaşılacak ve taraflar kendi kendilerini yönetecekler. Özetle taraflar, siyasi eşitliğe sahip olacaklar.

Zor konular sona bırakıldı
Dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan’la aynı adı taşıyan Annan Barış Planı için 2004 Nisan ayında, Kıbrıs’ta yapılan referandumda, Türk toplumu plana “evet” derken, Rumlar “hayır” oyu kullanmıştı. ...
 
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.