• Konya19 °C
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Türkiyenin potansiyeli de ihtiyaçları da büyüktür
30 Kasım 2010 Salı 20:53

'Türkiye'nin potansiyeli de ihtiyaçları da büyüktür'

Başbakan Erdoğan, Lizbon'da düzenlenen NATO Zirvesinde alınan kararların Türkiye açısından son derece tatminkar olduğunu belirterek 'Bu konuda özellikle vatandaşlarımızın içlerinin rahat olmasını...
Recep Tayyip Erdoğan, televizyonlardan yayımlanan "Ulusa Sesleniş" programındaki konuşmasında, Türkiye'nin potansiyeli de ihtiyaçları da büyük bir ülke olduğunu söyledi.

Bilindiği gibi 8 Mart günü Elazığ'da herkesi derin üzüntülere gark eden bir deprem felaketi yaşandığını, 42 vatandaşın bu depremde hayatını kaybettiğini, evlerinin yıkıldığını, ocaklarının söndüğünü anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Hükümet olarak, bütün imkanlarımızı seferber ederek mağdur olan acılı insanlarımızın yardımına koştuk. Acılar paylaşıldı, yaralar yavaş yavaş sarıldı, yıkılan evler, ocaklar dedik ki daha güzeliyle, yeni, yepyeni, modern bir şekilde inşa edilecek. Nihayet 7 Kasım'da TOKİ tarafından sadece sekiz ay gibi bir sürede kullanıma hazır hale getirilen 1.474 afet konutunu kış bastırmadan sahiplerine törenle teslim ettik. Bu sayede Türkiye'nin kanayan yaralarını sarmada, zorlukları aşmada ne büyük bir azim ve kudrete sahip olduğu bir kere daha ortaya çıkmış oldu iktidarımızın."

GÜNEY KORE'DEKİ G-20 ZİRVESİ
Yine bu ay içinde G–20 5. Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere Güney Kore'nin başkenti Seul'e bir ziyareti yaptığını, 11–12 Kasım tarihlerinde düzenlenen bu zirvede, küresel ekonomik krizle mücadelede alınan mesafenin bir kere daha masaya yatırıldığını anlatan Başbakan Erdoğan, uluslararası ekonomide yaşanan gelişmeler, güçlü, sürdürülebilir ve özellikle de küresel dengeli büyüme için alınması gereken önlemlerin detaylarıyla değerlendirildiğini söyledi.

LİZBON'DAKİ NATO ZİRVESİ
19–20 Kasım tarihlerinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün, Portekiz'in başkenti Lizbon'da düzenlenen NATO Zirvesine katıldığını anlatan Erdoğan, Lizbon'daki toplantıda, NATO'nun yaklaşık 10–15 yıllık geleceğine yön verecek Stratejik Konsept'in, füze savunması, NATO-AB işbirliği ve Afganistan konularının değerlendirildiğini söyledi.
Bu konuda yapılan çeşitli spekülasyonları da dikkate alarak kamuoyunu bilgilendirmek istediğini bildiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu zirveye Türkiye damgasını vurmuştur. Türkiye, özellikle Stratejik Konsept Belgesi'nin şekillenmesinde ağırlığını fazlasıyla hissettirmiş, başta NATO-AB ilişkileri boyutu olmak üzere ülkemizin menfaatleri etkili biçimde savunulmuştur.
Bu konuda çetin müzakereler olduğu doğrudur, ancak bütün bu müzakereler sonucunda ülkemizin beklentilerini tümüyle karşılayan bir belge ortaya çıkmıştır. Bir kere daha ifade edeyim ki bu zirvede alınan kararlar, Türkiye açısından son derece tatminkardır, bu konuda özellikle vatandaşlarımızın içlerinin rahat olmasını istiyorum. Zirvede Türkiye'nin tüm hassasiyetleri dikkate alınmış, kaygılarımızı giderecek nitelikte bir mutabakat ortaya çıkmıştır.
Israrımız üzerine güvenliğin bölünmezliği ve ittifak dayanışması ilkelerine uygun olarak füze savunması sisteminin tüm müttefiklere tam koruma sağlayacak şekilde kurulması karara bağlanmıştır. Uyarılarımız neticesinde risk ve külfetlerin hakça paylaşımı prensibi temelinde bir karar alınmıştır. Yine altını çiziyorum: Zirvede, hiçbir spesifik ülkenin tehdit kaynağı olarak hedef alınmaması kararlaştırılmıştır.
Bazı Avrupa ülkelerinin tüm ısrarlarına rağmen, ülkemizin çabaları sonucu tehdit ülke ismi telaffuz edilmemiştir.
Bu konuda komşularımızın Türkiye'ye yönelik herhangi bir endişesi yoktur, aksine Türkiye'nin bu zirvede verdiği ilkesel mücadele büyük takdir görmektedir.
Türkiye'nin menfaatlerini koruma noktasında dün olduğu gibi bugün de büyük bir hassasiyet içinde hareket ettiğimizi bu vesileyle bir kere daha sizlere ifade etmek isterim."

LÜBNAN ZİYARETİ
Kasım ayının son günlerinde bu defa Lübnan Başbakanı Saad Hariri'nin davetine icabet ederek Lübnan'a iki günlük bir ziyarette bulunduğunu da anımsatan Başbakan Erdoğan,  bu ziyaret sırasında, iki ülke arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi anlaşması imzaladıklarını dile getirerek, şunları söyledi:
"Yine bu ziyaretimiz sırasında, Arap Bankalar Birliği'nin Beyrut'ta düzenlenen Yıllık Konferansı'na da katılarak şahsıma tevdi edilen Öngörülü Liderlik Ödülünü, milletim adına iftiharla aldım. Dost ve kardeş Lübnan'ın yeni bir kardeş kavgasına sürüklenmemesi için parlamentoda temsil edilen siyasi grupların liderleriyle, topluluk önderleriyle çok kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdik.
Sayda'da Türkiye'nin katkılarıyla inşa edilen Travma ve Rehabilitasyon Merkezi'ni bu vesileyle hizmete açtık, yaklaşık 20 milyon dolarlık bir yatırımdı bu bizim için. Yine UNIFIL bünyesinde orada görev yapmakta olan askeri birliğimizi ziyaret ettik, Mehmetçiklerimizle birilikte orada şöyle bir yemeğimiz oldu, hasret giderdik. Akkar bölgesinde, Aydamoun ve Kvaşra köylerinde yaşayan soydaşlarımızla da bir araya geldik, özlemle kucaklaştık. Gerçekten devasa bir mitingle onların heyecanını görme, yaşama fırsatımız oldu. On binlerce insanın o heyecanını görmek, onlarla o heyecanı yaşamak, bizim birbirimize olan yakınlığımızın en güzel ifadesiydi. Daha sonra okulun açılışındaki heyecan bunu ayrı bir şekilde ifade ediyordu."

İHRACAT RAKAMLAR
Başbakan Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisinin Ekim ayı ihracat verilerini açıkladığını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdü:
"Buna göre, 2010 yılı Ekim ayı ihracatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 8,8 oranında artışla 10 milyar 790 milyon dolar seviyesine ulaştı. Bu rakamla bir ilk gerçekleşti; 2009-2010 döneminin aylık rekoru kırıldı ve 10 milyar dolar eşiği aşıldı. Dikkatinizi çekiyorum; bu rakam, Cumhuriyet tarihi boyunca gerçekleşen en yüksek Ekim ayı ihracat rakamıdır. 2010 yılının ilk 6 ayında ekonomimiz ortalama yüzde 11 oranında bir büyüme kaydetti. Bu rakamlar ülkemizin yakaladığı istikrarlı büyüme yıllarının artık meyvelerini toplamaya başladığını gösteriyor, asıl sevindirici olan budur."

EĞİTİM ALANINDAKİ GELİŞMELER
Erdoğan, bu projeleri Türkiye'nin eşiğine kadar geldiği aydınlık çağın öncü eserleri olarak gördüklerini ve böyle değerlendirdiklerini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Yine bu çerçevede benim çok önemsediğim, çok üstünde durduğum bir başka projenin de startını verdik. Milli Eğitim ve Ulaştırma Bakanlıklarımızın ortak gayretiyle gerçekleştirilen FATİH (Fırsatları Arttırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi) Projesi'ni 22 Kasım'daki törenle başlattık. İnşallah bu projeyle birlikte Türkiye'deki okullarda bulunan her sınıfımızı bir bilgisayara kavuşturmuş olacağız. 2002 yılında biz göreve geldiğimizde Türkiye genelinde ortalama 85 öğrenciye bir bilgisayar düşüyordu. O günden bugüne geçen sekiz yılda okullarımıza tam 750.000 adet yeni bilgisayar gönderdik. 10 ve daha fazla dersliğe sahip her okulumuza ayrıca bilişim teknolojileri sınıfı kurduk. Sadece bilgisayar yetmez dedik, okullarımızı hızlı internete de kavuşturduk. Bütün bu çalışmaların sonucunda bugün Türkiye genelinde ortalama 15 öğrenciye 1 bilgisayar düşüyor. Bakınız, göreve geldiğimizde 85 öğrenciye 1 bilgisayar düşerken bugün 15 öğrenciye 1 bilgisayar düşüyor, nereden nereye. 2003 yılında çok az sayıda okulda internet bağlantısı varken, bugün ilköğretim okullarımızın yüzde 96'sına, orta öğretim okullarımızın ise tamamına internet hizmetini getirmiş durumdayız. Bunlar ülkemizin aydınlık geleceğini inşa etmek üzere yaptığımız en önemli yatırımlardır."

BİZİM ÖĞRETMENLERİMİZLE ARAMIZI BOZAMAZLAR
"Türkiye bugün yaptığı bu yatırımlarla bilgili, donanımlı, özgüven sahibi nice kuşaklarını yetiştirecektir" diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu kuşakları yetiştirecek olanlar da ülkemizin dört bir köşesinde fedakarca görevlerini yapan sevgili öğretmenlerimizdir. Biz onları hiç unutmadık, unutmuyoruz. Bakınız 8 yıl içinde 167 bin 621'i kadrolu, 70 bini sözleşmeli olmak üzere toplamda tam 237 bin 621 öğretmenin atamasını gerçekleştirdik. Sadece 2010 yılında, atamasını yaptığımız ve yapacağımız öğretmen sayısı ne biliyor musunuz, 40 bin. Buna ilave olarak, usta öğretici, vekil öğretmen, öğretici gibi kadrolarda 241 bin personel görevlendirdik. Bunun yanında öğretmenlerimizin ekonomik standartlarını iyileştirmek için de büyük gayret sarf ettik. 9. derecenin birinci kademedeki öğretmenin, ek ders ücretiyle 2002 yılında aldığı maaş 635 lira iken, bugün yüzde 185'lik artışla bu rakam Bin 809 liraya yükselmiş durumda.
Kimse bu konuyu istismar etme çabası içinde olmasın, bizim öğretmenlerimizle aramızı bozamazlar. Hayali vaatlerde bulunup hayali rakamlarla kimse öğretmenlerimizi aldatmanın gayreti içerisine girmesin. Biz göreve gelene kadar neredeydiniz? O verdiğiniz ücretlerle öğretmenlerimize ne sundunuz? Biz mi o zamanlar iktidardaydık, biz parti olarak var mıydık? Ne yaptınız? Tüm gerçekler ortada. Öğretmenimize verdikleriniz ortada. Enflasyonla öğretmenlerimiz o aldıkları basit rakamları bile daha ceplerinden harcamaya başlamadan bitiriyorlardı. Ama şimdi enflasyon öğretmenimi tehdit edemiyor ve kendilerine de enflasyonun üzerinde zam veriyoruz."

 

 

Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Senin Şehrin, Senin Siten
Tüm Hakları Saklıdır © 2013-2015 Haber Konya | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 332 351 66 50 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA